Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/563 E. 2021/1627 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2020
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/01/2020 tarih ve……. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin dünyaca tanınan … markasının lisansörü olarak Türkiye’de faaliyet gösteren, Türkiye’de 17,5 milyon aboneye hizmet veren bir GSM kuruluşu olduğunu, tescilli “…” ve “…” asıl unsurlu seri markaların bulunduğunu, davalı Şirketin ……ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, tescili halinde dava konusu başvurunun, müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, “…” ibaresinin müvekkili tarafından kullanımı sonucu ayırt edicilik ve tanınmışlık kazandığını, başvurunun tescil edilmesi durumunda davalının, bu tanınmışlıktan haksız yarar sağlayacağını, müvekkili markalarının itibarlarının ve ayırt edici karakterlerinin zedeleneceğini, marka başvurusunun tamamen müvekkilinin ticari itibarından faydalanmak için yapıldığını ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ……sayılı kararının iptaline, marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf marklarının benzer olmadığını, … ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı başvuru sahibine ait “…….. ibareli markasının, tescilli olduğu 09, 35, 38, 41 ve 42. sınıf emtiaların tümünün davacının itiraza mesnet markaları kapsamında yer alan emtialarla aynı/benzer olduğu, söz konusu markada davacının itirazına mesnet markası ile ortak “…” ibaresinin yer aldığı görülmüşse de, davalı başvuru sahibine ait markanın esas unsurunun “… ……..” ibaresinin yanına getirilen ibareler bütün olarak değerlendirildiğinde “… …” ibaresinin, görsel, işitsel ve kavramsal açıdan bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesi arz etmeyeceği, SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesindeki koşulların oluşmadığı, aynı Kanun’un 6/3 maddesine dayalı tescil engeli bulunmadığı gibi SMK’nın 6/6 maddesine dayalı iddianın da ispatlanamadığı, diğer taraftan dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi gereğince benzerlik bulunduğunu, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarının ayırt ediciliğinin zayıf olduğu iddiasısının dayanaksız bulunduğunu, müvekkiline ait “…” ibareli markaların seri marka niteliği taşıyan ve kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmış markalar olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketin en büyük rakibi olup müvekkilinin markalarından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ve müvekkilinin marklarının ayırt ediciliğini zayıflatmak, sulandırmak ve ticari itibarından faydalanmak amacıyla yapıldığını, somut olay bakımından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşullarında bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava,YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama tüketiciler üzerinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibasa yol açacak düzeyde benzerliğin olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından aynı Kanun’un 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2022