Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabetin Tespiti, Meni ile Maddi Tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/11/2019 tarih ve … K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin yaklaşık 20 yıldır davalılardan … Şirketi tarafından üretim ve ticareti yapılan makine ve motor yağları ile kimyasal temizleyicilerin Ankara bölgesi tek satıcısı olduğunu, 16 yıllık sürede oluşturduğu müşteri portföyüne satış ve satış sonrası hizmet verdiğini, müvekkili merkezinin Ankara, diğer davalı … şirket merkezinin ise Konya’da olduğunu, 2014 yılında davalı şirketlerin işbirliği yaparak müvekkilini piyasadan silme gayesiyle müvekkilince oluşturulan müşteri portföyüne doğrudan satış yapma yoluna gittiklerini, bu kapsamda davalı … şirketinin Ankara’da şube açtığını, müvekkilinin ürün talebinde bulunmasına rağmen isteklerinin karşılanmadığını, gümrükten giriş yapılan ürünlerin kasten müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin bir çalışanına iş teklif edilerek davalı … şirketinde işe başlatıldığını, diğer bir müvekkili çalışanına da iş teklif edildiğini, müvekkilinin tüm müşterilerinin ziyaret edilerek mevcut fiyatın oldukça altında ürün temininin teklif olunduğunu, müvekkili hizmetinin kötülenmeye çalışıldığı gibi gerçek dışı ve yanıltıcı beyanlarda bulunulduğunu, müvekkilini piyasadan silmek ve oluşturduğu müşteri çevresine doğrudan satış yapmak için müvekkilinin ürün taleplerini sürekli olarak reddeden ve müvekkiline yapılan toptan satış fiyatının dahi altında perakende satış fiyatı oluşturarak piyasayı diğer davalı … şirketine teslim etmeye çalışan davalı … şirketinin müvekkili ile olan sözleşmesini sonlandırdığını ileri sürerek, haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, 10.000,00 TL maddi tazminatın avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 11/09/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 21.698,37 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı … … davacının uzun yıllardır müvekkili şirketin müşterisi olduğunu ancak bu firmayla ne yazılı ne de sözlü tek satıcılık sözleşmelerinin bulunmadığını, yıllardır süregelen ilişkileri devam ederken Ankara bölgesindeki başka müşterilere de ürün satışlarının devam ettiğini, müvekkilinin kısa bir süre önce bölgelerde münhasır olmayan distribütörlük sistemine geçmek için bir çalışma başlattığını, cevap tarihi itibari ile distribütörlük sözleşmesinin de imzalanmadığını, Ankara bölgesi için davacı şirkete teklif götürüldüğünü ancak davacı şirketin imzadan kaçındığını, diğer davalı şirketin Ankara’da yapmış olduğu ticari faaliyetlerle müvekkilinin hiçbir ilgisinin bulunmadığını, ortak karar alınarak Ankara’da şube açılmasının söz konusu olmadığını, bilgileri olmamakla birlikte personel transferi var ise bu konunun da müvekkili ile bir ilgisi olmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili firmanın Ankara’da bulunma, şube açma gayesinin, davalı … ürünlerini satmak değil, distribütörlüğünü üstlendiği dava dışı … firması ürünlerini satmak olduğunu, diğer davalı ile aralarında sözlü veya yazılı akdedilmiş herhangi bir tek satıcılık sözleşmesinin bulunmadığını, bunun en bariz örneğinin, davacının Konya iline yaptığı satışlar olduğunu, bunun yanında müvekkili firmanın tespit edilebildiği kadarı ile diğer davalı ürünlerinin Ankara ilinde ….z gibi firmalar tarafından satıldığını, madeni yağ sektöründe tecrübeye sahip müvekkili firmaya göre, sektörde davacının iddiasının aksine bir müşteri kitlesi oluşturulmasının fiilen mümkün olmadığını, zira madeni yağ kullanıcısının, ağır veya hafif sanayinin her kolunda özellikle imalatçı olarak faaliyet gösteren firmalar olduğunu, davacı firmada çalışırken ayrılarak müvekkili firmada çalışan bir kişi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dosyaya tek satıcılık sözleşmesi sunulmadığı, tek satıcılık sözleşmesi olduğunun davacı tarafça ispat edilemediği, bunun dışında … Şirketinin devamlı surette Ankara bölgesindeki birçok firmaya direkt satış yaptığı, 2012 yılı içerisinde Ankara bölgesi dahilinde davacı firma dışında birbirinden farklı 6 firmaya satış yapıldığı ve bu satış tutarının 153 tona ulaştığı, 2013 yılında aynı şekilde satışların devam ettiği, dava dışı firmalara 130 ton satış yapıldığı, davalı … Ltd. Şti’nin de 2012-2013-2014 yıllarında Ankara ilinde birçok firmaya satış yaptığı, davacının iddia ettiği gibi Ankara bölgesinde tek satıcı olmadığı, bu haliyle davacının tek satıcılık iddiasına dayanan sözleşmeye aykırılık iddiasının kanıtlanmadığı, davacının ikinci iddiasının kendi çalışanlarının davalı … şirketine transferinin sağlanıp, bu çalışanlardan müşteri çevresinin öğrenilerek bu şirketlere ucuz ürün temin edilmesi olduğu, tanık beyanından anlaşıldığı üzere davalı çalışanının, davacı yanındaki çalışması sona erdikten sonra davalı yanında çalışmasının başladığı, davalı firma tarafından davacı çalışanlarının ayrılmaya ikna edilmediği, çalışanın iş akti feshedilten sonra davalı şirkette çalışmasının hukuka aykırı menfaat temininin tek başına göstergesi olmadığı, ayrıca davacının ticari sırlarının ele geçirilmesine yönelik bir çalışmanın da var olduğunun ispatlanmadığı, davacı firmanın Ankara ilinde faaliyet gösteren müşterilerinden önemli bir kısmına zaten davalı firma tarafından 2014 yılı öncesinde, yani tanığın işe girdiği dönem öncesinde satışlar yapıldığı, 2014 yılında davacı ve davalı firmanın ortak satış yaptığı Ankara ilinde faaliyet gösteren firma sayısının 4 olup, 2013 yılında bu rakamın 26’ya, 2014 yılında da 27’ye ulaştığı, davalı … şirketinin, davacı şirket çalışanını işe almadan önce Ankara ilinde davacının da ürün sattığı 26 firmaya ürün satmakta olup 2014 yılında sadece bir firmanın daha satış yapılan firmalar arasına girdiği, davalı firmanın davacı çalışanlarından elde ettiği ticari sır niteliğindeki müşteri bilgilerini kullanmak suretiyle ve rekabet kurallarına aykırı davranarak davacı aleyhine ticari faaliyette bulunmadığı, davacının diğer bir iddiasının, davalı … Şirketi tarafından kendisine sipariş ettiği ürünlerin kasten verilmediği yönünde olup alınan bilirkişi raporları ile belirlendiği üzere davacıya 2012 yılında 151.482 ton, 2013 yılında 172.774 ton ürün satıldığı, davacının 2014 yılında 09/07/2014 tarihine kadar aldığı ürünün ise 81.258 ton olduğu, ay üzerinden orantılama yapıldığında ve geçmiş yıllarla kıyaslandığında 2014 yılı içinde satış yapılan döneme kadar herhangi bir kısıtlama yapılmadığı, tüm bu hususlar bir arada gözetildiğinde davalıların haksız rekabet yaptıklarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, 26.10.2015 tarihli oturumda dinlenen tanık …’in beyanında, müvekkili Şirketteki işinden ayrıldıktan iki ay sonra davalı … Şirketinin arayarak kendisini işe aldığını, müvekkili şirketin müşterilerinin kendisine sorulduğunu, kendisinin de müşteri bilgilerini … şirketi yetkilisi ile paylaştığını, paylaşılan müşterilere satışlar yapıldığını bildiğini belirttiğini, buna rağmen mahkemece davanın reddedilmesinin kabul edilemeyeceğini, mahkemece uyuşmazlığın hatalı değerlendirildiğini, müvekkili şirketin devre dışı bırakılmasıyla davalı … şirketinin, müvekkilinin satacağı 55.000 kg ürünü sattığının basit bir matematik işlemi ile ortada olduğunu, mahkemece bu hususların yok sayılarak karar verildiğini, davalıların haksız rekabet oluşturan eylemler içerisine girdiklerini teyit eden satış rakamları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddedilmesinde isabet bulunmadığını, davalı … şirketinin 2014 yılında satış yaptığı firmaların tamamına yakınının, 2014 yılı başına kadar müvekkilinin satış yaptığı firmalar olduklarını, 09.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin zararının hesaplandığını, sonuç olarak davalıların birlikte hareket ederek haksız rekabete yol açtıklarını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ile maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafça, davalı … şirketinin Ankara ili tek satıcısı olduğu, davalıların 2014 yılında iş birliği yaparak kendilerince oluşturulan müşteri portföyüne doğrudan satış kararı aldıkları, bu nedenle davalı … şirketinin Ankara’da şube açtığı, ürün isteklerinin kasten karşılanmadığı, çalışanlarının ayartıldığı hususlarının ileri sürüldüğü, ancak davacının davalı … şirketinin Ankara ilindeki tek satıcısı olduğunu ispat edemediği, aksine dosya kapsamından, davacı ile davalı … şirketinin ilişkisinin devam ettiği dönemde anılan davalının, davacı dışında Ankara ilindeki başka şirketlere de satış yaptığının anlaşıldığı, buna göre davacının, anılan davalının tek satıcısı olduğu iddiasının sübut bulmadığı, yine dosyada mevcut bilirkişi raporunda, davacıya önceki yıllarla uyumlu miktarda 2014 yılında da ürün verildiğinin açıklandığı, dolayısıyla davacının bu iddiasının da yerinde olmadığı, davacı çalışanının, davacı nezdindeki işinden ayrılmasında iki ay sonra davalı … şirketinde işe başladığı, bunun dışında davacı işçilerinin davalı tarafça ayartıldığına dair başkaca da bir delil sunulmadığı, buna göre işçilerin ayartılması suretiyle haksız rekabette bulunulduğu iddiasının da yerinde olmadığı, davalı … şirketinin, davacının ürün sattığı şirketlere ürün satmasının da tek başına haksız rekabetin varlığını göstermeyeceği, ilk derece mahkemesince de tüm bu gerekçelerle davanın reddine karar verildiğinden, ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/10/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/11/2021