Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/543 E. 2021/1601 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2019
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/02/2019 tarih ve …… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının “… …” ibareli dava konusu markasının ayırt edici ibaresinin “…” kelimesi olup müvekkilinin markalarının esas unsuruyla aynı olduğunu, “…” kelimesinin başvurucu şirketin çatı markası olduğunu ve benzerlik incelemesinde dikkate alınmayacağını, aksine benzer ve aynı türdeki mallar için başvuru yapıldığı da göz önüne alınırsa itiraza dayalı markaların seri markası olarak adlandırılabileceğini, müvekkiline ait markaları çağrıştırdığını ve daha önemlisi müvekkiline ait seri markaların tanımışlığından ve ticari itibarından yararlanmaya çalıştığını, dolayısıyla ortalama tüketicilerin iki markanın kökenini ayırt edemeyeceğini, markalar arasında idari bağlantı ihtimali olduğunun düşünüleceğini, bu açıdan incelendiğinde itirazda bulunduğu marka ile müvekkili markaları arasında mutlak bir iltibas tehlikesi olduğu ve bu sebeplerle müvekkilinin maddi ve manevi zarar göreceğini, müvekkilinin tescilli markaları ile davalı Şirkete ait markanın aynı sınıfta yer alan mal ve hizmetleri kapsadığını, ortalama tüketicilerin davalı Şirkete ait markayı müvekkilinin seri markası sanarak satın alabileceklerini, müvekkilinin markaları ile seri marka imajı yaratan bu marka başvurusunun 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi hükmü uyarınca tescil edilmemesi gerektiğini, dava konusu marka başvurusuun kötü niyetli bir marka başvurusu olduğunu ileri sürerek ….. sayılı YİDK kararının iptali ile “… …” ibareli markanın tescili haline iptali ile hükümsüz sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer Davalılar vekili, tescili talep edilen “… ….. markalarının benzer olmadığını ve müvekkili şirketin adına tescili talep edilen “… …” ibaresinin davacı vekili tarafından itiraza mesnet gösterilen “…”, “…”, “…”, “… …..” markalarından net olarak ayırdığını ve bir başka deyişle oluşum itibari ile tamamen farklı bir yapıya bürünerek ayırt edicilik kazandığını, yanıltıcı, karışıklığa veya benzerliğe mahal verici olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru konusu … … ibaresi ile davacının itirazına mesnet gösterdiği markaları arasında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, gerek bütünsel gerekse içerisinde bulunan diğer unsurlar nedeniyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçiminde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı, kötüniyet iddiası ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, işyerin kelimesinin ayırtediciliğinin düşük bulunmadığını, yaygın kullanımının bulunduğunun da söylenemeyeceğini, ibarenin ayırt ediciliğinin olduğunun bilirkişilerce dikkate alınmadığını, hatalı hukuki değerlendirme yapıldığını, dava konusu başvurunun kötüniyetle yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketlerin başvuru konusu yaptığı “… …” ibaresi ile davacının itirazına mesnet gösterdiği markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.