Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/504 E. 2021/1607 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/04/2019 tarih ve 2017/435 E. – 2019/122 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı tarafın tescil işlemlerinin devamına karar verilen davaya konu 2014/60129 sayılı “…” ibareli başvuruda esas ve vurucu unsurun … ibaresi olduğunu, … ibaresinin, 19, 35, 36 ve 37. sınıflarda tescilli olan tanınmış … markası ile çağrışıma ve bu markanın serisi olduğu izlenimine yol açacağını, Ankara 4. FSHHM’nin 28.11.2016 tarih E.2015/309 K.2016/356 sayılı ve 08.05.2017 tarih E.2015/390 K.2017/188 sayılı kararlarında da bu hususların vurgulandığını, tescilinden itibaren 5 yıllık süre geçmediği için davalının 04.01.2011 başvuru tarihli 2010/04415 sayılı ve “…” ibareli markasının kazanılmış hak oluşturmayacağını, davaya konu markada genişletilmiş emtia ve hizmetler açısından da müktesep haktan bahsedilemeyeceğini, davalıya … markasının devredilmesinin … ibaresini ön planda tutan başvurulara yasal kılıf olamayacağını ileri sürerek 2017-M-7252 sayılı YİDK kararının iptali ile tescil edilmiş olması halinde 2014/60129 başvuru sayılı … markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, davalının soyadını kendisine verdiği kullanma yetkisini kullandığını ve bunun kötüniyetli olarak değerlendirilemeyeceğini, davacının 2010/04415 sayılı … markasını davalıya devretmesinin, davalı tarafından 04.01.2011 tarihinden bu yana tescilli olarak kullanılması ve dolayısıyla davalının müktesep hakkı olmasına rağmen yeni başvuruya itiraz etmesinin asıl davacının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, davalının sadece … ve ….. ibareli markalarını kullandığı, bu markaların tanıtımı için büyük emek ve masraf yaptığı gerekçeleriyle davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli markaları arasında başvuru kapsamından yayına itiraz üzerine çıkartılan mal/ hizmetler yönünden görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşulların oluştuğu, marka işaretleri ve emtia benzerliği nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşulların da oluşmadığı, ancak davalının, bizzat davacı tarafça davalıya devredilen, 2010 04415 sayılı “…” ibareli markasının tescilli olduğu, 35. sınıftaki “Reklam acentesi hizmetleri.”, 36. sınıftaki “Kaza, hayat, yangın, sağlık sigortası hizmetleri.”, 37. sınıftaki “İnşaat hizmetleri,” yönünden müktesep hakkı bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı şirketin müktesep hakkı bulunmadığını, zira, tescilden başvuru tarihine kadar 5 yıllık sürenin dolmadığını, 2010/04415 nolu markanın tescil tarihinin 04.01.2011, davaya konu markanın başvuru tarihinin 18.07.2014 olduğunu, müktesep hakkın varlığı için ikinci markanın başvuru tarihi itibariyle önceki markanın tescilinden itibaren 5 yıllık sürenin geçmesi gerektiğini, müktesep hakkın varlığı için markanın uzun süre kullanılmış olması gerektiğini, müktesep hakkın olduğu iddia edilen 2010/04415 no’lu markada tescilli olmayan hizmetlerin yerel mahkeme tarafından müktesep hak kapsamında değerlendirilmesi tamamen hatalı olduğunu, müktesep hakkın olduğu iddia edilen 2010/04415 no’lu markada tescilli olmayan hizmetlerin müktesep hak kapsamında değerlendirilmesinin hatalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli markaları arasında başvuru kapsamından yayına itiraz üzerine çıkartılan mal/ hizmetler yönünden görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ancak davalının, bizzat davacı tarafça davalıya devredilen, 2010 04415 sayılı “…” ibareli markası dikkate alındığında, davacı yönünden müktesep hakkın varlığı için 5 yıllık kullanım süresinin dolmasına gerek bulunmadığı, davacı tarafça 20/05/2013 tarihli 2010/4415 sayılı markasını devir sözleşmesi ile devrettikten sonra davalının aynı asıl unsurları kullanarak yeni başvuruda bulunmasına itiraz edilip hükümsüzlük istenmesinin Medeni Kanun’un 2. maddesine göre “çelişkili davranış yasağına” aykırı olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/1417 Esas, 2021/1610 Karar ve 23/02/2021 Tarihli kararının da bu yönde bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021
….