Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/499 E. 2021/1576 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/05/2019 tarih ve …sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, … Kooperatifinin 1967 yılında bir … geliştirmek için kurulduğunu, üyelerini sanayi, ticaret ve yatırımcılıkla buluşturmak amacıyla gerçekleştirdiğini, … organizasyon yapısı içerisinde her biri kendi alanında uzmanlaşmış ve bir bütün olan bölgesel kalkınma modelinin parçalarını oluşturan şirket projelerinden oluştuğunu, … …’nın da 1993 yılında … Kooperatifi tarafından kurulduğunu, müvekkillerinin kurulduğu tarihten bu yana tescilli markalarının esas unsuru olan “…” ibaresi ile anıldığını, tüm faaliyetlerini “…” markası ile gerçekleştirdiğini, kooperatif tarafından 1967 yılından bu yana “…” markasını öncelikle kooperatif adına tescil edildiğini, ardında da duyulan lüzum üzerine 2014 yılından itibaren korumaya devam ettiğini, … ibaresinin…… sayı ile vakıf adına da tescilli olduğunu, söz konusu “…” ibaresinin korunması amacıyla yapılan çalışmalar kapsamında müvekkilinin markası ile iltibasa neden olacak nitelikte davalıya 30 adet ihtarname gönderildiğini, … ibaresi bakımından müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, haksız kullanımlara son verilmesi için ihtar gönderildiğini, davaya konu olan “… …” ibaresinin müvekkilinin … sayılı … markasını aynen içerdiğini, markada yer alan “…” ibaresinin ise tıpkı … gibi Ankara’da bulunan … …’nin isminden türetildiğini, “…” ve “…” hizmetlerinin hiçbir şekilde ayırt edicilik kazandırmadığını, ayırt edicilikten uzak olduğunu, bu ibarelerin arasında dikkat çeken unsurun “…” ibaresi olduğunu, bu nedenle markalar arasında yüksek derecede benzerlik olduğunu, müvekkilinin markalarının 42, 44 ve 45. Sınıflar hariç diğer tüm sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde tescilli olduğunu, davaya konu olan markanın ise 41. Sınıfta yer alan hizmetlerde tescilli olduğunu, bu nedenle müvekkilinin faaliyet gösterdiği alanlarda kullanılacağını, bu ibarenin müvekkilinin markaları ilişkilendirme ihtimalinin güçleneceğini, davalının markasının müvekkiline ait Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyinden haksız bir şekilde yararlanacağını, onun itibarına zarar vererek ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, bu nedenle SMK’nın 6/7 ve 7/2-c maddeleri gereğince hükümsüzlüğünün gerçekleşeceğini, … ibaresinin davacı müvekkili için ayırt edicilik sağlamanın ötesinde müvekkilinin alanındaki tecrübesini sağladığı kalite ve yetkinlik standartını simgeler hale geldiğini ileri sürerek…. sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, davalının anılan markayı kullandığı iş evrakı, reklam, mal ve ambalajlar üzerinden markaların silinmesine, yapılan tecavüzün refine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, taraf markaları arasında iltibasın bulunmadığını, müvekkilinin markasında … … kelimeleri ile bu kelimelerin altında “Tüm Dünya Dillerinde …” ifadesinin yer aldığını, her iki tarafında iştigalinin farklı olduğunu, … ibaresinin markalarda ortak olmasının markalar arasında iltibası oluşturmayacağını, … ibaresi gibi yer adlarının markasal anlamda ayırt ediciliğinin olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının ” şekil+… … Tüm Dünya Dillerinde …”” ibareli markası ile davacılardan … … … ait “şekil+…” ibareli marka arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki markada da … ibaresinin asli ve belirleyici unsur olarak yer aldığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin ayırdığı satın alma/faydalanma süresi içinde, yargılama konusu 41. sınıftaki hizmetler açısından davalının “şekil+… … Tüm Dünya Dillerinde …” ibareli markasını gördüğünde davacılardan … … … ait “şekil+…” ibareli aynı sınıftaki markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici nazarında bu markaların aynı işletmeye ait marka, idari ve ekonomik açıdan birbirleriyle bağlantılı işletmelere ait markalar olduğu konusunda izlenim doğurabileceği (yanılgı yaşanabileceği) bu açıdan taraf markaları arasında bu hizmetler yönünden oluşan iltibas nedeniyle hükümsüzlük koşulu oluştuğu gerekçesi ile davacılardan SS … … yönünden açılan davanın aktif husumet yönünden reddine, davacı … … tarafından açılan davanın kabulüne, dava konusu…. sayılı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilleri Vakıf ve Kooperatifin, kuruldukları (1967 ve 1993 yıllarından) tarihten bu yana isimlerinin esas unsuru olan “…” ibaresi ile anılmakta ve tüm faaliyetlerini “…” markası ile gerçekleştirdiğini, farklı konu ve alanlardaki …’li işletmelere yönelik hizmet ağının sürekli iyileşmesinin ve genişleyen yapısının sonucu olarak “…” ibaresi zamanla müvekkilleri ile özdeşlemiş, belirli bir düzeyde kalite ve güvenin sembolü haline geldiğini, bu nedenle de zaman içerisinde söz konusu faaliyetlerin gerçekleştiği yerleşim yeri de “…” ismiyle anılmaya başlamış ve semtin adı haline geldiğini, müvekkillerin “…” ibaresi bakımından daha önce ve gerçek hak sahibi olduğunu, “…” ibaresinin….sayı ile müvekkili Vakıf adına tescilli bulunduğunu, mahkemece davacılardan … Kooperatif’i yönünden red kararı verilmesi ve taleplerin tam olarak karşılanmaması nedeniyle anılan karar hakkında istinaf yoluna başvurulması zorunluluğu hasıl olduğunu, müvekkili … Kooperatifi “…” ibaresi üzerinde önceye dayalı kullanımından ve isim hakkından kaynaklı üstünlük hakkına sahip olduğunu, davacı müvekkillerinin SMK madde 6/5 anlamında tanınmışlığının bulunduğunu, eksik inceleme yapıldığını, davalının davacı markasının tanınmışlığından faydalandığını, kötüniyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal anlamda benzerlik bulunmadığını, markalar arasında şekil, renk, bir bütün olarak okunuş, çizim ve anlam açısından bariz farklılıklar olduğunu, “…” ibaresinin her iki marka için de asli ve belirleyici unsur olmadığını, müvekkilinin internet adresi, basılı evrakları, vs. dahil hiçbir mecrada … ibaresi kullanılmamakta olup esasen herhangi bir ayırt edici niteliği olmayan bu ifade müvekkili markasının ana unsuru da olmadığını, müvekkilinin markası için esas unsur “…” ibaresi olup ayrıca markanın bütününe bakıldığında “…” ibaresinin hiçbir şekilde esas unsur olarak kullanılmadığını, … hizmeti almak isteyen tüketici ortalama tüketici değil nitelikli tüketici olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte somut olayda bir an için “…” ibaresinin davacı adına tescilinin geçerli olduğu düşünülse dahi davacıya ait marka kullanımla “ayırt edicilik vasfını” yitirdiğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının ” şekil+… … Tüm Dünya Dillerinde …”” ibareli markası ile davacılardan … …. ait “şekil+… ” ibareli marka arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, taraf markaları arasındaki iltibas nedeniyle hükümsüzlük koşulunun oluştuğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarına gelince, mahkemece davacılardan SS … … yönünden açılan davanın aktif husumet yönünden reddine karar verilmiş ise de, SMK’nın “Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi” başlıklı 25. Maddesinin 2. Fıkrasında, menfaati olanların markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebileceğinin düzenlendiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin… Karar ve 10/12/2020 Tarihli kararında da, davacı Kooperatifin markanın hükümsüzlüğü davasını açmakta hukuki menfaatinin bulunduğunun belirlendiği anlaşıldığından mahkemece davacılardan SS … … yönünden açılan davanın aktif husumet yönünden reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
Dava tarihi itibariyle somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 149. maddesinde, sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibinin ileri sürebileceği talepler olarak “(1) Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması.
e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması.
f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.
g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.” düzenlenmiştir.
Davacılar vekilince dava dilekçesinde, davalıya ait ….. tescil sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının anılan markayı kullandığı iş evrakı, reklam, mal ve ambalajlar üzerinden markaların silinmesine, yapılan tecavüzün refine karar verilmesini talep etmiş olup, 12/09/2018 tarihli ön inceleme tutanağında da uyuşmazlığın kapsamı belirlenmiştir. Bu durumda İlk derece mahkemesince davacıların asli talepleri kabul edildiği ve davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne karar verdiği halde, davacıların replik dilekçesinde sundukları talepleri yönünden bir karar verilmemesi yerinde ise de, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2019/3859 Esas, 2020/2198 Karar ve 02/03/2020 Tarih; 2017/5129 Esas, 2019/1830 Karar ve 05/03/2019 Tarih), davacıların dava dilekçesinde talep ettikleri diğer talepleri yönünden bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.
Bu durum karşısında mahkemece, davacılar vekilinin dava dilekçesindeki fer’i taleplerinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değilse de, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Bu yeni kararın istinaf kararı olduğu ve istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulması gerektiği ise tabiidir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/05/2019 gün ve … sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın KABULÜ ile, davalı adına tescil edilen ….. sayılı “… …” ibareli markanın, HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden TERKİNİNE,
4-Davalının anılan markayı kullandığı iş evrakı, reklam, mal ve ambalajlar üzerinden markaların silinmesine, yapılan tecavüzün refine,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90.TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça ilk derece yargılaması sırasında yapılan 600,00.TL bilirkişi ücreti, 160,50.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı olan 55,50.TL olmak üzere toplam 816,00.TL yargılama giderine, 31,40.TL başvurma harcı ile 31,40.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 878,80.TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Davalı tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-Davalıdan alınması gereken 59,30.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021