Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/496 E. 2021/1659 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2018
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/04/2018 tarih ve 2017/76 E. – 2018/128 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … markasını 33 yıldır sağlık sektöründe yoğun şekilde kullandığı ve 1996’dan itibaren tescille koruma sağladığını, davaya konu 2015/26191 sayılı ve “… …” ibareli başvuruya karşı sundukları itiraz üzerine, Markalar Dairesince başvurunun davacı Şirkete ait 36, 41 ve 42. sınıflara hizmetlerde tescilli … sayılı …, 37. sınıfa konu hizmetlerde tescilli 2009/30233 sayılı …, 44. sınıfa konu hizmetlerde tescilli “… …” markalarıyla benzer bulunarak başvurunun kapsamından 41, 42 ve 44. sınıflarlarda yeralan hizmetlerin çıkartıldığını, başvuru kapsamında bırakılan 9 ve 16. sınıflarda yeralan ürünler bakımından da başvurunun reddi gerektiği ve başvurunun kötüniyete dayandığı gerekçeleriyle YİDK nezdinde yaptıkları itirazın sonuçsuz kaldığını, oysa 9. sınıfta tesciline izin verilen bazı malların 42 ve 44. sınıflarda yeralan hizmetlerle ve 16. sınıfta tesciline izin verilen bazı malların ise 41. sınıfa konu hizmetlerle çok benzer ve ilişkilendirilebilecek nitelikte olduğunu, başvurunun davacının … ibareli markalarının serisi olarak algılanacağını, davalı Üniversitenin … ve … Üniversitesi ibareleri için 41. sınıfta birebir aynı hizmetler için 2014’de yaptığı önceki başvuruların 556 s. KHK md.7/1-b uyarınca reddedildiği ve bu kararlara karşı açılan davaların da reddedildiğini ileri sürerek 2016-M-12725 sayılı YİDK kararının iptali ile tescil edilmiş olması halinde 2015/26191 sayılı ve “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Üniversite vekili, … Üniversitesinin, 556 s. KHK’ya nazaran özel hüküm niteliğindeki 27.02.2014 tarihli kanun ile kurulması sebebiyle, … markasının kullanımının haksız rekabet oluşturmayacağını, markayı Davacı yan markalarının tescilli olduğu ve fakat kullanılmadığı 41.sınıfta yeralan eğitim ve öğretim hizmetlerinde kullandıklarını, yapılan yatırımlar ile harcanan emek ve sermayeyle markaya ayırtedicilik kazandırdıklarını, davaya konu 2015/26191 sayılı ve “… …” markasının özgün ve original bir şekilde bütün olarak tasarlandığını ve uzun süredir kullanıldığını, davacıya karşı İstanbul 2. FSHHM nezdinde … markalarının kullanılmadığı gerekçesiyle hükümsüzlük davası açtıklarını, alınan bilirkişi raporu ve mahkemenin E. 2014/242 K.2016/23 sayılı ve 03.03.2016 tarihli gerekçeli kararında … sayılı … markasının 41. Sınıfa konu hizmetler bakımından iptaline hükmedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “… …” ibareli başvurusu ile davacının “şekil+… …”, “…” markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davacı markaları ile davalının başvuru markası arasında benzerlik bulunmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibasın olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşulların da oluşmadığı, ayrıca davalı üniversite tarafından kötüniyetli marka başvurusu yapıldığı hususunun da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, bilirkişi raporunda hatalı tespitlere yer verildiğini, Kurum kararında dahi benzerliğin kabul edildiğini, bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, ama yeni bir heyetten rapor alınmadığını, emsal dosyada alınan bilirkişi raporunda benzerliğin belirlendiğini, dava dilekçesindeki iddiaların dışına çıkıldığını, davaya konu markanın 9. ve 16. Sınıf mallar bakımından da karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, 9. Sınıf malların müvekkilinin markasının kapsamındaki mallar ile ilgili olduğunu, kararın yerinde bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalının “… …” ibareli başvurusu ile davacının “şekil+… …”, “…” markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunup bulunmadığı ve davalının marka tescil başvurusu kapsamından, davacının itirazlarına rağmen çıkartılmayan 9. ve 16. Sınıf yönünden davalının başvurusunun tesciline dair Kurum kararının doğru bulunup bulunmadığı, sonucuna göre de davalının markasının hükümsüzlüğü şartlarının somut olayda oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Öncelikle belirtmek gerekir ki somut uyuşmazlıkta mahkemece bilirkişi görüşüne başvurulmuş, bilirkişi heyeti raporunda, tarafların markalarının kapsamlarının kısmen benzer bulunduğu ancak ibarelerin benzememesi nedeni ile 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşulların bulunmadığı bildirilmiş, mahkemece de bilirkişilerin bu görüşüne iştirak edilerek yukarıda anılan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibarelerin asıl unsurları aynı “…” ibaresinden oluştuğu gibi, dosya kapsamında anılan bilirkişi raporunda da markaların kapsamlarının kısmen benzer olduğu da belirlenmiştir.
Somut uyuşmazlık yönünden ilk olarak tartışılması gereken husus, davacının itirazında dayandığı … (1996/019473 başvuru) numaralı markanın benzerlik incelemesinde dikkate alınıp alınmayacağı konusundadır. YİDK kararının iptali istemine ilişkin davalarda, YİDK kararının verildiği tarihteki koşullara göre uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerektiğinden ve karar tarihi itibariyle redde mesnet bu marka hüküm ifade ettiğinden, davacının itirazında dayandığı … numaralı markasının da benzerlik incelemesinde dikkate alınması gereklidir. Zira … numaralı markanın kullanmama nedeniyle kısmen iptaline dair İstanbul 2. FSHHM.’nin 2014/242 E.- 2016/23 K. sayılı dosyasında verilen kararı, Anayasa Mahkemesinin 14/12/2016 tarih, 2016/148 E- 2016/189 K. sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nin 14. maddesinin iptaline karar verildiğinden, bu hususta bir değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmek suretiyle Yargıtay 11. H.D.’nin 19.03.2018 tarih ve 2016/8543 E.- 2018/2067 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Aynı taraflar arasındaki benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda, davalı Üniversitenin “…” esas unsurlu marka tescil başvurularının, davacı Şirketin … numaralı markası nazara alınarak, üstelik de 556 sayılı KHK.’nın 7/1-b maddesine dayanarak reddedilmesine dair ilk derece mahkemesi ve Dairemiz kararları, Yargıtay 11. H.D.’nin 15.06.2020 tarih ve 2019/3444 E.- 2020/2811 K. sayılı kararı ile onanmıştır.
Dosya kapsamında taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan 16. sınıf hizmetler yönünden, davalının marka tescil başvurusunun, davacının itirazında dayandığı …, 2009/30233 ve 2009/30234 sayılı markaların kapsamındaki hizmetler ile benzer olup olmadığının ayrıca bir incelemeyi gerektirdiği açıktır. Esasen bu konuda Dairemizce de yine aynı taraflar arasında görülüp, Yargıtay 11. H.D.’nin 04.12.2019 tarih ve 2019/1775 E.- 2019/7822 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin 24.01.2019 tarih ve 2018/684 E.- 2019/85 K. sayılı kararının konusu olan olayda, tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibareler yönünden 41. sınıftaki bilinçli tüketici kitlesi nazara alınarak, taraf markaları 41. sınıfta benzer görülmemişse de, davacı Şirketin, yine aynı markalarına dayalı olarak, davalı Üniversitenin, “…” esas unsurlu ve 16. sınıfta, tamamen aynı mallar üzerindeki marka tescil başvurusunun, 16. sınıftaki “Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar” ürünleri bakımından, birleşen davada davacının itirazında dayandığı … sayılı markasının kapsamındaki hizmetler ile benzer olduğu kabul edilmiştir.
Dolayısıyla aynı taraflar arasındaki, aynı sınıf mallar üzerinde, Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşen bir konuda varılan sonucun, iş bu davada da esas alınmasında Dairemizce bir sakınca görülmemiş ve aynı konuda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
Diğer yandan, mahkemece bilirkişi heyetinden alınan 22/01/2018 havale tarihli raporda, dava konusu markanın tescili kapsamında bırakılan ürünlerden “Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programlan ve yazılımlarının” davacının itiraza mesnet … sayılı … ibareli markasının tescili kapsamında olan “bilgisayar donanımlan sahasında danışma, bilgisayar programcılığı, bilgisayar yazılımlarının kiralanması, bilgisayar yazılımlarının güncelleştirilmesi” hizmetleriyle aynı tür/benzer mal ve hizmet niteliğinde olduğu belirlenmiş olup, Dairemizce de bu görüşe iştirak edilmiştir.
Yine mahkemece davacı Şirket tarafından, itiraza dayanak markalarının tanınmışlığına ilişkin herhangi bir bilgi veya belgenin sunulmadığı ve itiraza mesnet markaların tanınmış olmadığı, 556 sayılı KHK.’nın 8/4. maddesinde sayılan koşulların, oluşmadığı, başvurunun kötüniyetle yapıldığı yönündeki iddianın da somut delillerle ispatlanamadığı konularındaki tespitlere de Dairemizce aynen iştirak edilmiştir.
Bu itibarla mahkemece, 9. Sınıftaki “Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programlan ve yazılımları; 16. sınıftaki “Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar)”; ürünleri bakımından, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunduğu için davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın tamamen reddedilmesi Dairemizce doğru görülmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, bu yeni karar istinaf kararı olduğundan, istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09/04/2018 gün ve 2017/76 E. – 2018/128 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, …….sayılı YİDK kararının 9. Sınıftaki “Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programlan ve yazılımları; 16. sınıftaki “Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar)”; ürünleri bakımından İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davalı Üniversite adına tescil edilen ….. sayılı “… …” ibareli markanın, 9. Sınıftaki “Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programlan ve yazılımları; 16. sınıftaki “Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar)”; ürünleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.500,00 bilirkişi ücreti, 190,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 99,50 TL tebligat masrafından oluşan toplam 1.789,50 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 894,75 TL.’ye, 31,40 TL peşin harç ile 31,40 TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 957,55 TL.’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/01/2022

….