Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/492 E. 2021/1621 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/492
KARAR NO : 2021/1621
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2017
NUMARASI : 2016/288 E. – 2017/504 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/12/2017 tarih ve 2016/288 E. – 2017/504 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin tanınmış “…” markalarının sahibi olduğunu, 2013/8069 sayılı “… …” ibareli ve 2013/80613 sayılı “… …” ibareli markaların bu markalar arasında bulunduğunu, yine müvekkili adına tescilli tasarımların da olduğunu, bu marka ve tasarımlarına dayalı olarak müvekkilince davalı Şirketin 2015/24016 sayılı “… … … … …+şekil” ibareli marka başvurusuna yaptığı itirazın, davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet marka ve tasarımlar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, zira dava konusu başvuruda ön planda yer verilen şekil unsurunun, müvekkiline ait marka ve tasarımlardaki şekillerle birebir aynı olduğunu, daha önce de davalı Şirket tarafından söz konusu ürün görselini içeren tasarımın tescili için başvuru yapıldığını ve müvekkilinin itirazı üzerine tescil işlemlerinin durdurulduğunu, davalı Şirketin müvekkiline ait marka ve tasarımlarda yer alan ürün görselinin etrafında dolandığını ve bir şekilde adına tescile çalıştığını, bu durumun da başvuru sahibinin kötü niyetli olduğunu gösterdiğini ileri sürerek, YİDK’in 2016-M-4962 sayılı kararının iptaline ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı TÜRKPATENT vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının “… …” markaları ve YİDK kararında geçen tasarım görselleri ile davalının “… … … … …+şekil” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, her iki markanın ürünlerinin (davacının aynı zamanda görsel tasarım ürünleri yönünden) aynı işletmenin ürünleri ya da idari ve ekonomik açıdan birbirine bağlı işletme ürünleri olarak algılanamayacağı, taraf markaları (davacının aynı zamanda tasarımları) arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas oluşmadığından yine tasarım iddiaları yönünden davacının tasarımları ile davalının marka başvurusu benzerlik göstermediğinden 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, davacı tarafın tanınmışlık iddiası yönünden ise davalı başvurusu nedeniyle davacının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği kanıtlanmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu başvuruda yer verilen kek/… görselinin müvekkili adına tescilli ve korunan bir görsel olup, müvekkili adına tescilli ürün marka ve görsellerinin, davalı Şirket ve diğer herkes tarafından kullanılabilen serbest işaret olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, zira dava konusu ürünler gibi düşük maliyetli küçük ürünlerin, incelenmeden günlük ve anlık satın alınan ürünler olduklarını, dava konusu ambalaj markasında ürün görselinin esas unsur olarak dikkat çektiğini, tüketicinin, müvekkili Şirketin tescilli marka ve tasarımlarındaki ürün görseli ile davalı markasındaki ürün görseli benzerliği nedeniyle iki işaretin gözle algılanan resimlerinin alıcıyı yanıltacak derecede benzemesi ve aynı olmasından kaynaklı olarak taraf markalarını karıştıracağını, davalı Şirketin … ürünündeki deseninin, müvekkilinin tescilli marka ve tasarımları ile aynı şekilde yapmasını gerektirecek teknik fonksiyon zorunluğunun bulunmadığını, 2015/24016 sayılı marka başvurunda, ayırt edici unsurun “…” ibaresi olduğu varsayımından hareket edildiğini, oysa bu ibareyi ayırt edici unsur olarak kabul etmenin mümkün olmadığını, müvekkilinin tescilli … markasının ve kek görselinin zayıf marka ibaresi olarak değerlendirilmesinin kabul edilemeyeceğini, kötü niyetli davalının, endüstriyel tasarım olarak tescil ettiremediği başvurusunu iş bu davaya konu başvuru ile marka olarak tescil ettirme girişimine yöneldiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, YİDK kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “… … … … …+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “… …” asıl unsurlu markalar ve davacı tasarımları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, öte yandan taraf markalarında ve davacı tasarımında yer alan kek/… figüratif unsurlarının ilgili sektörde yaygın kullanımı olan serbest işaret oldukları gibi taraf markalarında yer alan şekil unsurları arasında benzerlik de bulunmadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunun da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip