Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/473 E. 2021/1510 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/06/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/06/2019 tarih ve …… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili müvekkili şirket adına tescilli “…” asıl unsurlu tanınmış markaların bulunduğunu, davalı Şirketin “… ” ibareli marka başvurusuna müvekkilince yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı markasının müvekkilinin “…” ibareli seri markalarının yeni bir versiyonu ve/veya “…” ibareli markaları ile aynı işletmesel bağlantı bulunduğu izlenimi yarattığını, başvuru sahibinin müvekkiline ait markaların tanınmışlığından faydalanarak haksız yarar elde etmek istediğini, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek,…… ….. sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin dava konusu markası ile davacının itirazına mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, davacı markalarının asıl unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ayırt edici niteliğe sahip olmadığını, kötüniyet iddiasının da yerinde bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markaları arasında emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmesine rağmen marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından dava konusu marka ile davacının itirazına mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas bulunmadığı, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük bulunduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin somut olayda uygulanabilirlik koşullarının oluşmadığı, kötüniyet iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu markanın müvekkilinin “…” ibareli markaları ile benzer olup müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, dava konusu markadaki “…” sözcüğünün asli unsuru oluşturduğunu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf bulunmadığını, dava konusu markanın özellikle müvekkilinin “işyerim cebimde”, “ofisim” cebimde” ibareli markaları ile de anlam ve konsept bütünlüğü oluşturması nedeniyle karıştırılma ihtimali bulunduğunu, bu nedenle mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı bulunduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu zira müvekkili markaları ile iltibas yaratacak şekilde marka başvuruları yaptığını, müvekkilinin yoğun reklam, tanıtım ve kullanımla “…” ibaresini tanınır ve ayırt edici hale getirdiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1- Dava, YİDK Kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… ” ibareli dava konusu başvuru ile davacının davalı Kurum nezdindeki itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama tüketiciler üzerinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibasa yol açacak düzeyde benzerliğin olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından aynı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı, başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği, diğer taraftan davacının, dava konusu başvuruya davalı Kurum nezdinde yaptığı itirazında ….. sayılı “…” , “… ” ibareli markalarına dayanmadığından davadaki …. kararının iptali istemi yönünden anılan markaların ilk derece mahkemesince iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacının sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Ancak davacı, istinaf itirazlarında bahsi geçen …..sayılı “…” , “… ” ibareli markalarına, dava dilekçesinde dayanmamakla birlikte davalı şirketin cevap dilekçesine karşı sunduğu cevaba cevap dilekçesinde dayanarak anılan markaları ile dava konusu marka arasında iltibas bulunduğunu ileri sürmüştür. Davacının cevaba cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar HMK’nın 141. maddesi uyarınca iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadığından …..sayılı markaların davadaki hükümsüzlük talebi bakımından iltibas değerlendirmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Buna rağmen mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda davacının ….. sayılı markaları yönünden bir inceleme yapılmadığı gibi mahkemece de anılan markalar yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından davacının bahsi geçen markalarının davadaki hükümsüzlük talebi bakımından değerlendirilmesi gerekmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E…… sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, dava konusu markanın tescil kapsamında 9,35,38,41 ve 42 sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin bulunduğu, davacının …… sayılı markaları kapsamında da 9,35,38 ve 42. Sınıf mal ve hizmetlerin yer aldığı, buna göre bahsi geçen davacı markaları ile dava konusu marka arasında 9,35,38 ve 42 sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetler yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, ancak davacının …… sayılı markalarının “…” ve “…” ibarelerinden, dava konusu markasının ise “…” ibaresinden oluştuğu, markalarda ortak olarak yer alan “…” kelimesinin, günümüzde … telefonu olarak algılandığı ve başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin … telefonu ile yapıldığını ifade etmek için kullanıldığı, bu haliyle, “…” kelimesinin zayıf ayırt edici niteliği gözetildiğinde davacının bahsi geçen markalarıyla dava konusu başvuru arasında, görsel, anlamsal ve işitsel olarak başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin ortalama tüketicileri üzerinde bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali de dahil benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunmadığı, dava konusu markaya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, markaların bütünsel olarak karşılaştırılması gerektiği, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, dava konusu ” …” ibare ve biçimli işareti gördüğünde bunun davacının itirazına mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, bu itibarla davacının …. sayılı markaları ile dava konusu marka arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, dava konusu marka ile …. sayılı davacı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı dolayısıyla dava konusu markanın davacının anılan markaları karşısında da hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından davacının bu yöndeki iddiası da yerinde bulunmamış, tüm bu açıklamalar karşısında, yukarıda açıklanan bütün gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamış, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın reddine dair aşağıda gösterilen şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1- Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/06/2019 gün ve…….. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın yukarıdaki gerekçe ile REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden ve istinaf eden davacı aleyhine hüküm kurulamayacağından, ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 3.931,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2021

…..
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.