Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN VEKİLİ : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/10/2019 tarih ve 2017/439 E. – 2019/390 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili; ticaret unvanının ayırıcı unsuru … ibaresinden oluşan müvekkilinin “… … … … … ….. ibare ve biçimli 39. Sınıf hizmetleri içeren 24.07.1996/… ve “… …..” ibareli 35, 36, 39 ve 42. Sınıf hizmetleri içeren 2002/21178 sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının ” …” ibareli, 25. ve 35. sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusuna kötüniyet, ticaret unvanı tescili, markalarla iltibas ve tanınmışlık vakıa ve hukuki sebeplerine dayanarak yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini,oysa başvurunun tescilinin müvekkilinin markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi, onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini de zedeleyeceğini, ticaret unvanı tescilinden doğan haklarına zarar vereceğini ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek YİDK’ın 09.10.2017 tarih ve 2017-M-8502 sayılı kararının iptali ile 2016/63008 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; markalar arasında benzerlik bulunmadığını, tek başına” …” ibaresinin markalarda ortak olmasının markaları benzer kılmadığını dolayısı ile markalar arasında iltibas tehlikesinin oluşmadığını, markalar benzer bulunmadığı için tanınmışlık, kötüniyet, ticaret unvanı ile iltibas itirazlarının da haklı bulunmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olmadığını, markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenime göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacı şirket markalarının ayırt edicilik gücünün zayıf olduğunu ve benzerlik değerlendirmesinin de buna göre yapılması gerektiğini, davacı şirketin davalının faaliyet alanı olan iç giyim sektöründe faaliyette bulunduğuna ilişkin hiçbir verinin dosya kapsamında yer almadığını, davacı şirketin lojistik ve nakliyat alanında faaliyet gösterdiğini ve bu durumun davacının web sayfasında da aynı şekilde belirtildiğini, dolayısı ile markalar arasında iltibas tehlikesinin oluşmasının mümkün olmadığını, taraf markalarının benzer olmaması nedeni ile tanınmışlık iddialarının da yerinde olmadığını, öte yandan davacı markalarının bir an için taşımacılık sektöründe tanınmış olduğu kabul edilse dahi uyuşmazlık konusu 35. Sınıf bakımından davacıya bir hak sağlamayacağını, savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının marka başvurusunun kapsamında yer alan 35.sınıf “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri” yönünden davacının itirazına mesnet 2002 21178 sayılı markası arasında hizmet benzerliği bulunsa da marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından 556 sayılı KHK’ın 8/1-b maddesindeki koşulların oluşmadığını, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığından aynı KH’Knın 8/4 maddesindeki koşulların da bulunmadığını, davacının tescilli ticaret ünvanı ile dava konusu marka arasında benzerlik olmadığından 56 sayılı KHK’nın 8/5 maddesi gereğice de tescil engeli bulunmadığını, kötü niyet iddiasının da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili müvekkilinin markalarında yer alan esas unsurun “…” ibaresi olup ayırt ediciliğinin düşük olmadığını, başvuru konusu ibare ile müvekkiline ait marka işaretleri arasında da iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olduğunu, zira ibarelerin esas unsurlarının birebir aynı bulunduklarını, müvekkili markalarının tanınmış olduğundan 556 sayılı KHK’nın 8/4 koşullarının oluştuğunu, müvekkilinin markaları kapsamında yer alan hizmetler ile uyuşmazlık konusu 35. Sınıf arasında mutlak benzerlik bulunduğunu, zira müvekkilinin lojistik hizmetlerini gerçekleştirirken malların depoda beklemesi ve saklanması açısından 35. sınıf bakımından tüm hizmetleri kapsar şekilde faaliyet gösterdiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, markayı devreden gerçek kişinin ” …” ibaresini 25. sınıfta yer alan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler” malları ve 35. Sınıfta yer alan ” Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Saç tokaları, saçı bağlamak için halkalar, taçlar, değerli metalden olmayan saç süsleri, takma saçlar, postişler, elektrikli veya elektriksiz bigudiler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri yönünden tescili için 03/08/2016 tarihinde davalı Kuruma başvurduğu, davacının 2002/21178 ve 96/010993( … tescil numaralı) sayılı markalarına dayalı olarak 556 sayılı KHK’nın 8/1-b,8/4, 8/5 ve kötüniyet iddiasıyla yaptığı itirazının YİDK’nın 2017-M-8502 sayılı kararıyla nihai olarak reddine karar verildiği, anılan kararın davacı tarafa 12/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği ve işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 04/12/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince; tarafların marka işretleri arasında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, davacı tarafın istinaf itirazların gözetildiğinde istinaf incelemesine konu uyuşmazlık davacıya ait 96/010993 ve 2002/21178 sayılı “… … … … uluslararasi şekil ” ve “…-… “…” … şekil” ibareli markaların, 2016/63008 sayılı “…” ibareli dava konusu başvuru yönünden, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b ve 8/4 maddesi hükümleri çerçevesinde tescil engeli oluşturup oluşturmadığı, sonucuna göre 2017-M-8502 sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığı ve dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesinde, tescil için başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu marka, “…” ibaresinin altına bu ibareye göre çok daha küçük harflerle yazılmış “…” ve yine bu ibarelerin altına yazılan “…” ibarelerinden oluşmaktadır. Dava konu markada yer alan “…” ibaresindeki “…” ibaresi farklı renkte yazılarak, çerçeve içine konumlandırılmıştır. Görüldüğü üzere , davacının itirazına mesnet markalarında asli unsuru olan “…” ibaresi dava konusu markada da aynen asli unsur olarak yer aldığından Dairemizce tarafların marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır. Zira dava konusu markada “…” ibaresi ön plana çıkarılmış olup markada yer alan diğer unsurlar yeterli ayırt ediciliği sağlamamaktadır.
Emtia karşılaştırmasına gelince; yukarıda da belirtildiği üzere; dava konusu başvuru kapsamında 25 /01-02-03 sınıfta yer alan mallar ve 35. Sınıfın 1. alt grubun yer alan hizmetler ile 35. Sınıfın 5. alt gurubunda 25/01-02-03 sınıf mallara özgülenmiş mağazacılık hizmetleri yer almaktadır. Davacının itirazına mesnet 96/010993( … tescil numaralı) markası ise 39. Sınıfta yer alan hizmetler, 2002/21178 sayılı markası da 35,36,39,44,44 ve 45. Sınıfta yer alan hizmetler yönünden tescillidir. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda belirtildiği ve mahkemenin de kabulünde olduğu üzere dava konusu başvuru kapsamında 35. Sınıfın 1. alt grubunda yer alan hizmetler ile davacının itirazına mesnet 2002/21178 sayılı markasının kapsamında 35. sınıfta yer alan hizmetler benzerdir. Davacının itirazına mesnet markaları kapsamında başvuru kapsamında 25 /01-02-03 sınıfta yer alan mallar bulunmamaktadır. Ancak davacının itirazına mesnet 2002/21178 sayılı markasının 35. sınıf genel mağazacılık hizmetlerinde de tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda davacı Şirketin 2002/21178 sayılı redde mesnet markası kapsamında yer alan 35. sınıf genel mağazacılık hizmetleri ile başvuru kapsamında bulunan 25 /01-02-03 sınıf yönünden özelleştirilmiş 35. sınıf mağazacılık hizmetlerinin benzer olmadığı bildirilmişse de davacı Şirketten 25 /01-02-03 sınıfa özgülenmiş 35. sınıf mağazacılık hizmetleri yönünden 2002/21178 sayılı markasını kullanıp kullanmadığı sorulmadan ve bu yönde bir araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verildiği anlaşıldığından, Yargıtay 11. HD.’nin yerleşmiş içtihatları uyarınca (Yargıtay 11. HD.’nin 10.10.2013 tarih ve 2012/18919 E.- 2013/18046 K., 20/02/2014 tarih ve 2012/13850 E.- 2014/3087 K.) bu araştırmanın yapılması gerekli görüldüğünden Dairemizce HMK.’nın 356. maddesi uyarınca duruşma açılmasına karar verilmiştir.
Dairemizce bu amaçla açılan duruşma sonucunda, usulüne uygun meşruhatlı ihtara rağmen davacı vekili tarafından müvekkilinin markasının 25 /01-02-03 özgülenmiş 35. sınıf mağazacılık hizmetlerinde kullanıldığına dair delil sunulmadığından, davacının itiraza dayanak 2002/21178 sayılı markasını 25/01-02-03 sınıfa özgülenmiş mağazacılık hizmetlerinde kullanmadığı değerlendirilmiş ve Dairemizce davacının, 35 sınıf genel mağazacılık hizmetlerinde tescilli anılan markasına dayanarak, davalının 25/01-02-03 sınıfa özgülenmiş 35 sınıf mağazacılık hizmetlerini kapsayan başvurusuna itiraz edemeyeceği, diğer bir deyişle davacının itiraza dayanak 2002/21178 sayılı markasının, anılan hizmet sınıfı yönünden, davalının başvurusu ile benzer olmadığı kabul edilmiş, sonuç olarak dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 2002/21178 sayılı markası arasında, başvuru kapsamında 35. Sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri” yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1b maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu bildirildiğinden, Dairemizce de bu konuda bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiştir.
Ayrıca davacı taraf itirazına msnet markaları tanınmış olduğundan somut olayda 556 sayulı KHK’nın 8/4 maddesineki koşulların da oluştuğunu ileri sürmüşse de davacının hem davalı Kurum nezdindeki itirazlarında hemde yargılama aşamasında sunduğu deliller davacı markalarının tanınmış olduğunun ispatına yeterli değildir. Zira bu kapsamda sunulan delilerin bir kısmı tarihsiz olduğu gibi bir kısmı da dava konusu başvuru tarihinden sonraki tarihlere ilişkindir. Öte yandan bir an için davacının sunduğu delillere göre davacı markalarının nakliye sektöründe tanınmış olduğu kabul edilse dahi başvuru kapsamında, davacının itirazına mesnet markalarının tescilli olduğu hizmetlerden farklı olarak yer alan 25 sınıf mallar ile bu malların satışına özgü 35. Sınıf mağazacılık hizmetleri yönünden 556 sayılı KHK.’nın 8/4. maddesi koşullarının davacı yararına gerçekleşmediği anlaşıldığından davacının bu yöndeki iddiası ve istinaf itirazları yerinde görülmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03.10.2019 gün ve 2017/439 Esas – 2019/390 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile … YİDK’nın 09/10/2017 tarih ve 2017-M-8502 sayılı kararının 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri” yönünden İPTALİNE,
3-Davalı … adına tescilli 2016/63008 sayılı markanın 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri” yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE
4-Fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40.TL harçtan mahsubu ile bakiye 49,30.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan davanın kabul edilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 268,00.TL tebligat ve posta gideri, istinaf aşamasında yapılan 130,50.TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.198,50.TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranına göre hesaplanan takdiren 1/2’si olan 1.099,25.TL’ye, 31,40.TL peşin harç, 31,40.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.162,05.TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf yargılamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
11-Davacı tarafından peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-Davacı kendisini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve tek duruşma yapıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 2.550,00.TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
13-Davalılar kendilerini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve tek duruşma yapıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 2.550,00.TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Dair, davalılar vekillerinin yüzlerine karşı, davacının yokluğunda yapılan açık yargılama sonucunda 26.01.2022 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2022