Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/433 E. 2021/1732 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti,
Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/12/2019 tarih ve 2017/194 E. – 2019/539 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ….’nin 1985 yılında kurulduğunu, “…” markasının şirketin kurulduğu günden beri kullanılan tanınmış bir marka olduğunu, bu markanın müvekkili adına muhtelif sayılarla tescilli bulunduğunu …davalı … A.Ş. tarafından “…” ,,,, tüm … … Marketlerde ve internet ortamında satışa sunulduğu, bu markanın müvekkilinin “…” markası ile karışıklığa neden olacak derecede benzer olduğunu, ayrıca TTK haksız rekabet hükümlerine de aykırılık teşkil ettiğini, dava dışı 3. şahıs adına tescilli bulunan “…” markasının Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından hükümsüzlüğüne karar verildiğini, bu hususun … A.Ş.’nin bu 3. Firma ile organik bağı olması nedeniyle de gayet iyi bilindiği, buna rağmen davalının süiniyetle hareket ederek, müvekkilinin markasından haksız yarar sağladığını ile sürerek davalının müvekkili markasına tecavüzünün tespiti, önlenmesi, ile davalının haksız eylemlerine son verilerek davalının işyerinde müvekkiline ait markaları taşıyan her türlü ticari evrak, reklam, etiket, tüm basılı evrak, internet ve sosyal medya hesaplarında kullanımım durdurulması yönünden tedbir kararı verilerek, bu haksız ve tecavüze vaki kullanımlardan dolayı taraflardan 6769 Sayılı SMK ve TTK hükümleri çerçevesinde 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı … …… vekili, “…” markası ile “…” markası arasında 6769 s. SMK uyarınca iltibas bulunmadığını, Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen karara konu markalarla dava konusu markaların farklı olduğunu, anılan kararın bu dava bakımından emsal teşkil etmeyeceğini, davacı tarafından müvekkiline keşide edilen Ankara 24. Noterliğinin 23/05/2017 tarih ve 17251 yevmiye numaralı ihtarnamesine Kadıköy 20. Noterliğinin 05/06/2017 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarname cevap verildiği ve anılan tarihten itibaren satışlara son verildiğini, bu nedenle dava ikame etmesinde hukuki yararının bulunmadığı, kendilerinin dava konusu ürünlerin üreticisi konumunda olmadığını, gönderilen ihtarname sonrasında ürünleri satıştan kaldırdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ….vekili, “…” markaları ile “…” markalarının iltibas oluşturmasının mümkün olmadığını, Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi hükümsüz kılınan 2005 33274 sayılı “…” markasının hükümsüzlüğüne ilişkin kararın 25/05/2017 tarihinde kesinleştiğini, bu tarihten önceki kullanımların tescil belgesi kapsamında olduğunu, tecavüz oluşturmadığını, 2005/33274 sayılı “…” markası hükümsüz kılınmış olsa bile marka sahibi “… ….. 2015 7220, 2015 07174, 2014 111482, 2011 110259 sayılı markalarının bulunduğunu, “…” markalarının sahibi olan … Şirketi ile kendi aralarında lisans sözleşmesinin bulunduğunu, kullanımlarının bu lisans sözleşmesi kapsamında gerçekleştiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, SMK hükümleri gereğince, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin tecavüz fiilleri nedeniyle manevi tazminat isteyebileceği, tarafların ekonomik durumları, ihlal olunan hakkın mahiyeti, tecavüzün etkileri, tecavüzün ulaştığı kitle, fiilin ve kusurun ağırlığı, paranın satın alma gücü ibraz olunan belgeler ve eylemin gerçekleştirilme biçimi karşısında manevi tazminat miktarının davalı … Tarım için 10.000,00 TL davalı … …. için 1.000,00TL olarak saptanmasının hakkaniyete uygun olacağı, maddi tazminat koşullarının da oluştuğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalılar tarafından ticari ürünlerde “…” ibaresinin kullanılması nedeni ile oluşan markaya tecavüz fiillerinin ve haksız rekabetin önlenmesine ve durdurulmasına, bu kapsamda davalıların “…” marka şalgam suyunun satışının durdurulmasına, davalıların ticari emtia olarak piyasada yer alan tüm ürünlerinde, ürün paketlerinde, basılı evrak ve reklamlarında, etiketlerinde, üretim stoklarında, satış, dağıtım, ihracat, ithalat faaliyetlerinde, facebook ve instagram ve internet üzerinden yapılan satışlarda “…” marka ve ibaresinin kullanılmasının önlenmesine, davalı … … 13.975,00 TL maddi 10.000,00 TL manevi tazminatın 30.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, davalı … … …. AŞ’den 732,37 TL maddi 1.000,00 TL manevi tazminatın 26.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarının çelişkili bulunması nedeniyle yeni bir bilirkişi raporu alınması gerektiğini, bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağını, taraf markaları arasındaki benzerlik değerlendirmesinde davalıların kullanımlarına konu “…” ibaresinin ihtiva ettiği renk, şekil, yazı stili, marka kompozisyonu olarak bir bütün halinde yarattığı imaj ile itiraza konu düz yazı markasından ayrıldığı ve ayırt edici olduğunu, davacının dava konusu … markalarının kullanmama nedeni ile iptali talepli dava açılmış olup, anılan dava İstanbul Anadolu Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/574 esas sayılı dosyası üzerinden görülmüş ve … ibareli markaların “….” mal gurubu bakımından iptal edildiğini, iş bu davanın esasına etki edecek nitelikteki bu dosyanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … ……. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarının çelişkili bulunduğunu, hatalı değerlendirme yapıldığını, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, olaydan ihtarname ile haberdan olunmasının ardından hemen ürünlerin satışının durdurulduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf başvuru dilekçesinde, davalılardan talep edilen tazminat bedellerinin kısmen kabulüne karar verildiğini, verilen tazminat miktarına itiraz edildiğini, talebin davalı taraflardan 20.000.00.-TL. (Yirmibinlira) manevi tazminatın müşterek ve müteselsilen tahsili olmasına rağmen, … A.Ş.’nin 10.000.00.-TL., … A.Ş.’nin 1.000,00.-TL. manevi tazminat ödemesine karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, maddi ve manevi tazminat
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, marka hakkına tecavüz SMK’nın 29. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında marka hakkına tecavüz sayılan fiillerin belirlendiği, bunlara göre, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmenin ve markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmanın, dağıtmanın, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmanın, ithal işlemine tabi tutmanın, ihraç etmenin, ticari amaçla elde bulundurmanın veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın ve marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmenin veya bu hakları üçüncü kişilere devretmenin marka hakkına tecavüz sayılan fiillerden olduğu, davalıların “…” ibareli marka kullanımlarının davacı adına tescilli bulunan “…” ibareli markalardan kaynaklanan haklarına 6769 sayılı SMK’nın 29. Maddesi uyarınca tecavüz ve TTK hükümlerine göre haksız rekabet oluşturduğu, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6769 sayılı SMK’nın 155. maddesi uyarınca, marka hakkı sahibinin, kendi hakkından daha önceki başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri sürmesinin mümkün bulunmadığı, dolayısıyla piyasaya sunulan ürünün, tescilli marka kapsamında kaldığına ilişkin savunmanın yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm, davalılar vekillerinin aşağıdaki bent dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Ancak, davalı … Ltd. Şti.’nin eylemi davacı adına tescilli markaya tecavüz oluşturmasına rağmen, davalının maddi ve manevi zararı tazmin ile yükümlü tutulabilmesi için somut olayda kusurlu bulunması gerekmektedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 24/04/2013 Tarih, 2012/9828 Esas ve 2013/8166 Karar). Zira, SMK’nın 150-151. maddeleri kapsamında açılan tazminat davası, özünde bir haksız fiil davası olup, her ne kadar madde metninde açıkça belirtilmemekte ise de, zarar ile fiil arasında nedensellik bağı yanında maddi tazminat talep edilebilmesi için mütecavizin kusurunun varlığı da gereklidir (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4. Baskı, İstanbul, 2018, s.774). Diğer bir ifade ile tecavüz, özü itibariyle bir haksız fiil olduğundan, kanun koyucu Türk Borçlar Kanunu’nun 49. vd. maddelerindeki genel hükümlere paralel olarak, burada tazminat bakımından da zarar ve illiyet bağının yanında kusurlu sorumluluğunu kabul etmiştir (Cahit Suluk, Tasarım Hukuku, 2003, Ankara, s.496; Fatih Aydın, TBB Dergisi, 2017, s.525). Bu husus sadece maddi ve manevi tazminat açısından değil, aynı zamanda itibar tazminatı istenebilmesi bakımından da geçerlidir (Fatih Aydın, TBB Dergisi, 2017, s.531).
Bu nedenle davalı … Ltd. Şti.’nin tazminat ile sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olduğunun da ortaya konulması gerekmektedir. Kusur, kasıt biçiminde olabileceği gibi ihmal biçiminde de olabilir. İhmal halinde de, gösterilecek özenin derecesi objektif kriterler yanında, mütecavizin mesleği, iştigal alanı, tacir olup olmadığı, somut olayın özellikleri gibi hususların da gözetilmesi gerekir (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4. Baskı, İstanbul, 2018, s.774).
Yukarıda da ifade edildiği üzere, davalı vekili müvekkili tarafından yapılan satışın davacı tarafça gönderilen ihtarname üzerine bırakıldığı belirtilmiştir. Gerçekten de dosya kapsamında yapılan incelemede, davalı … Ltd. Şti.’nin … olduğu, diğer davalı tarafça üretilen şalgam sularını sattığı, bunu diğer davalının lisans sözleşmesi kapsamında yaptığı, davacının ihtarı üzerine de satıma son verdiği belirlenmiştir. Bu durumda davalının somut olaydaki kusurunun kasıt derecesinde olmadığı, şartları varsa ihmal derecesinde olabileceği düşünülebilecek olup, somut olayda ihmal bulunup bulunmadığının da ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
İhmal, esasen davalının kendisinden beklenilecek hususları yerine getirip getirmediği ile ilgilidir. Örneğin tacirler arasında özen yükümlülüğü oldukça yüksek olduğundan bir markayı kullanmak isteyen kişinin ilk olarak marka ile ilgili araştırma yapması beklenir. Bu araştırma da marka tescillerinin araştırılması yönündedir (Fatih Aydın, TBB Dergisi, 2017, s.535).
Somut olay bu açıdan da irdelendiğinde de, davalı … Ltd. Şti.’nin, sattığı ürünleri, diğer davalının o tarihte aldığı lisans sözleşmesi kapsamında ürettiği, yani davalının kendisinden beklenileni yaptığı, sonrasında da ihtar gelince satışa son verdiği, bu hususlar bir arada irdelendiğinde davalının üzerine düşen ve kendisinden beklenilen tüm davranışları yerine getirdiği, bunun aksinin ispatına ilişkin bir delilin de dosya kapsamından anlaşılamadığı sonucuna varılmış olup, kusuru bulunmayan davalı … Ltd. Şti.’nin maddi ve manevi tazminat ile sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmıştır.
Diğer davalı … AŞ yönünden yapılan incelemede de, davacı tarafça 6769 sayılı SMK’nın 151/2-b maddesi uyarınca, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanca göre yoksun kalınan kazancın tespiti istenilmiş olup, mahkemece alınan 26/03/2018 tarihli kök ve 20/09/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda, davalıların “…” ibareli marka kullanımlarının davacı adına tescilli bulunan “…” ibareli markalardan kaynaklanan haklarına 6769 sayılı SMK’nın 29. maddesi uyarınca tecavüz oluşturduğu, ancak davalıların 25/05/2017 tarihine kadar olan kullanımlarının tescilli marka kapsamında olduğu, bu tarihten sonraki kullanımlarının ise marka hakkına tecavüz oluşturduğu, bu tarihlere göre davalı … Ltd. Şti.’nin 13.975 TL, davalı … Ltd. Şti.’nin 732,37 TL net kazanç elde ettiği belirlenmiştir.
Bu raporlardan sonra alınan 26/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda da; davalıların “…” ibareli marka kullanımlarının davacı adına tescilli bulunan “…” ibareli markalardan kaynaklanan haklarına 6769 sayılı SMK’nın 29. maddesi uyarınca tecavüz oluşturduğu, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6769 sayılı SMK’nın 155. maddesi uyarınca, marka hakkı sahibinin, kendi hakkından daha önceki başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri sürmesinin mümkün olmadığı, davacı lehine SMK’nın 151/2-b maddesine göre tazminat hesabı için belge sunulması gerektiği belirlenmiştir.
Mahkemece bilirkişi raporları gerekçe kısmına kısmen alınmak sureti ile sonuç olarak 26/03/2018 tarihli kök ve 20/09/2018 tarihli ek bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuştur.
Oysa az önce de ifade edildiği üzere, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6769 sayılı SMK’nın 155. maddesi uyarınca, marka hakkı sahibinin, kendi hakkından daha önceki başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri sürmesinin mümkün olmadığı dikkate alındığında hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesabın tam olarak yerinde bulunmadığı, sonraki bilirkişi raporu uyarınca da evraklar dosyaya sunulmadığı için belirli bir tazminatın belirlenemediği anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 50/2. maddesine göre, uğranılan zarar miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri gözönünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Somut uyuşmazlıkta da, yukarıda ifade edildiği üzere, hükme esas alınan bilirkişi raporunun tam olarak zararı belirlemeye elverişli olmadığı, sonraki bilirkişi raporu uyarınca dosyaya sunulması gereken bilgi ve belgelerin de sunulmadığı, dosyada bulunan diğer bilgi ve belgelerden gerçek bir maddi zararın belirlenemeyecek olduğunun anlaşılması nedeniyle gerçek zararın tespitinin hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın tespitinin somut olay açısından belirtilen gerekçelerle mümkün olamayacağı, bu nedenle 6098 sayılı TBK’nın 50. maddesi uyarınca makul bir tazminat belirlenmesi gerektiği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2015/4580 Esas, 2016/2044 Karar ve 25.02.2016 Tarih), ancak mahkeme tarafından davalı … Ltd. Şti. aleyhine hükmedilen maddi tazminatın hakkaniyete ve TBK’nın 50. maddesine uygun bulunduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan, davalı … Ltd. Şti. aleyhine hükmedilen 10.000,00 TL manevi tazminatın da, davalının satış konusu yaptığı ürün sayısı, ürünlerin niteliği ve değerleri ile tecavüzün süresi dikkate alındığında hakkaniyete uygun bulunduğu kabul edilmiştir.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … …….vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/12/2019 gün ve 2017/194 E. – 2019/539 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalılar tarafından ticari ürünlerde “…” ibaresinin kullanılması nedeni ile oluşan markaya tecavüz fiillerinin ve haksız rekabetin önlenmesine ve durdurulmasına, bu kapsamda davalıların “…” marka şalgam suyunun satışının durdurulmasına,
4-Davalıların ticari emtia olarak piyasada yer alan tüm ürünlerinde, ürün paketlerinde, basılı evrak ve reklamlarında, etiketlerinde, üretim stoklarında, satış, dağıtım, ihracat, ithalat faaliyetlerinde, facebook ve instagram ve internet üzerinden yapılan satışlarda “…” marka ve ibaresinin kullanılmasının önlenmesine,
5-Davalı … Tarım’dan 13.975,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın 30.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
6-Davacının davalı … … … A.Ş. yönünden talep ettiği maddi, manevi tazminat istemlerinin reddine,
7-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken maddi nitelikli talepler yönünden 59,30.TL maktu harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken maddi manevi tazminat talepleri yönünden 1.637,73.TL nispi karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 683,10.TL harcın mahsubu ile bakiye 954,63.TL’nin davalı … AŞ’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,

9-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, kabul edilen maddi nitelikli talepler yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL, kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden 7.375,00.TL olmak üzere toplam 14.750,00.TL vekalet ücretinin davalı ….Anonim Şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı …. Anonim Şirketi kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, reddolunan maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 6.075,00.TL, reddolunan manevi tazminat talebi yönünden 7.375,00.TL olmak üzere toplam 14.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
12-Davalı … …. Limited Şirketi kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, reddolunan maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL, reddolunan manevi tazminat talebi yönünden 7.375,00.TL olmak üzere toplam 14.750,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
13-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 994,00.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 49,10.TL tebligat masrafından oluşan toplam 2.843,10.TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2’si olan 1.421,55.TL’ye, 719,00.TL peşin harç, 31,40.TL başvuru harç tutarı eklenerek toplam 3.593,50.TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
14-Davalı …… Şirketi tarafından ilk derece yargılamasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 40,70.TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 1.840,70.TL’nin, davanın kabul ret oranına göre takdiren 1/2’si olan 920,35.TL’nin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
15-Davalı … ….Şirketi tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
16-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
17-Davacıdan alınması gereken 59,30.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
18-Davalılardan ayrı ayrı peşin olarak alınan 439,40.TL maktu ve nispi istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
19-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/01/2022

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.