Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/388 E. 2021/1474 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Fikir ve Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara
Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi ve Tazmini

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/04/2019 tarih ve… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” isimli ilim ve edebiyat eseri niteliğindeki makalenin sahibi olduğunu, anılan makalenin 30/06/2016 tarihinde … Dergisinin internet sitesi üzerinden okuyucuya sunulduğunu, müvekkilinin izni ve bilgisi olmadan, davalılardan … tarafından yazarı ve editörü olduğu “… …” adlı kitabının 147 ila 170. sayfaları arasına, müvekkiline ait eserin tahrif edilerek, neredeyse tamamının yerleştirildiğini, diğer davalı “…” tarafından da anılan kitabın çoğaltılıp, satışa sunulduğunu, bu suretle FSEK’in 14, 15, 16, 22 ve 23. maddelerine göre müvekkilinin, … arz, adının belirtilmesi, eserde değişiklik yapılmasını menetme manevi hakları ile … ve … mali haklarının ihlal edildiğini, ayrıca müvekkilinin mesleki şerefi ve itibarının sarsıldığını, kişilik haklarının haleldar olduğunu ileri sürerek, eser sahipliğinden doğan mali ve manevi haklara tecavüzün ref’i, muhtemel ve tekrar edebilecek tecavüzün men’i, esere tecavüz eden “… …” adlı ürünün yeni nüshalarının çoğaltılmasının ve satışının yasaklanması, çoğaltılmış nüshalarına ve … vasıtalarına bulundukları her yerde el konularak toplatılması ve 5846 sayılı FSEK 70/2 hükmü gereğince, eser sahibinin haklarına tecavüz nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, 5846 sayılı FSEK 70/3 gereğince, temin edilen karın davalılardan tahsiline, 5846 sayılı Kanunun 35, 14/1 ve 14/3, 15 ve 16. maddesi delaletiyle 70/1. maddesi gereğince 10.000,00 TL manevi tazminatın, FSEK 16. maddesi delaletiyle müvekkilinin kişilik haklarının da haleldar olması nedeniyle BK 49. maddesi gereğince 1.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, hüküm özetinin ilanına karar verilmesini talep etmiş, 26/02/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini artırarak 1.433,00-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı …, kaynak ve isim göstermek suretiyle kendi kitabına dava konusu makalenin konulduğunu, web sayfasında alıntı yapılamayacağına ilişkin bir ibarenin bulunmadığını savunarak, istemin reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilin yayıncı olduğunu, yayın konusu eserin kendilerine sunulduktan sonra eser üzerinde herhangi bir değişiklik yapma yetkilerinin olmadığını, bu nedenle müvekkiline bir kusurun yüklenemeyeceğini belirterek, istemin reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının yazarı olduğu “…” adlı makale ile davalılardan …’nin yazarı olduğu “… …” adlı süreli olmayan yayının 5846 sayılı FSEK anlamında ilim ve edebiyat eseri oldukları, davacı tarafın eserinin 01.05.2016 tarihinde “…” isimli internet sitesinde yayımlandığı, davaya konu kitabın ise davalılardan …’ın yetkilisi/sahibi olduğu … tarafından, Ocak 2017 tarihinde 2.300 adet basılarak piyasaya sunulduğu, davalı …’nin davacı taraftan izin almadan, maksadın haklı gösterebileceği oranı aşar şekilde ve eserin bütünlüğünü de bozmak suretiyle davacı tarafın eserini kendi eserinin 147-170 sayfaları arasında iktibas ettiği, davalı tarafın kitabında usulsüz alıntılamaya konu bölümlerin sayfa sayısının 24, davalının kitabının toplam sayfa sayısının ise 216 olduğu, bu kapsamda davalı tarafın kitabının nicelik olarak % 11,1’inin davacı tarafın makalesinden iktibas edilerek oluşturulduğu, söz konusu iktibasın yapılış şekli ve oranı dikkate alındığında, FSEK 35. maddede belirtilen serbesti veya Kanundan doğan her hangi bir serbesti kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bahse konu fiilin davacı tarafın FSEK 14, 15 ve 16. maddelerinden kaynaklanan manevi haklarından “… arz yetkisi”, “Adın belirtilmesi yetkisi” ve “Eserde değişiklik yapılmasını menetmek” yetkisi ile FSEK 22 ve 23. maddelerinden doğan mali haklarından “…” ve “…” haklarını ihlal etmiş olduğu, davaya konu kitaptan 2.300 adet basıldığı, dava tarihi itibariyle 964 adedinin satıldığı, ilgili tarihte yayınevinin stokunda 1.336 adet kitabın bulunduğu, dava tarihine kadar satılan 964 adet kitaptan, davalı yayınevinin 1.879,80 TL ila 2.410,00 TL aralığında kazanç temin edebileceği, bu kazancın %11,1’inin ise 209,00 TL ila 267,50 TL arasında olduğu, ihlale maruz kalan makaleye benzer makaleler için yayıncılık piyasasında baskı sayısından bağımız olarak, piyasa koşullarına göre yazarına telif ödemesi yapıldığı, bu kapsamda yayıncılık piyasasının genel koşulları içerisinde bu tür makaleler için makalenin niteliğine göre yazarlarına ödenebilecek ortalama telif ücretleri dikkate alındığında, davacı tarafa makalesi için 1.000,00 TL ödenebileceği, bu kapsamda FSEK 70/2. maddesi kapsamında maddi tazminat anlamında yoksun kaldığı kazancının 1.000,00 TL olabileceği, davacının dava tarihine göre yapılan hesaba göre zararının 209,00TL ila 267,50TL arasında olabileceği, dolayısıyla davacının zararının yoksun kalınan kazançla birlikte 1.267,00 TL olduğu, davalı tarafın eylemleri ile davacının FSEK 14, 15 ve 16. maddelerinden kaynaklanan manevi haklarından “…….haklarını ihlal edilmiş olduğu, davacı tarafça her ne kadar BK 49 maddesi gereğince hakları haleldar olduğundan bahisle manevi tazminat talep emiş ise de FSEK’teki manevi hakların dışında davacının şahsi haklarına zarar verecek nitelikte bir eylem söz konusu olmadığından, bu manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının eser sahipliğinden doğan mali ve manevi haklara tecavüzün ref’ine ve muhtemel ve tekrar edebilecek tecavüzün ref’ine, esere tecavüz eden “… …” adlı ürünün yeni nüshalarının çoğaltılmasının ve satışının yasaklanmasına, çoğaltılmış nüshalarına bulundukları her yerde el konulmasına ve toplatılmasına ve dava sonunda imha edilmesine, davacı tarafın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.267,00 TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle davalılardan tahsiline, 5846 sayılı FSEK’nın 70/1. maddesi gereğince taktiren 3.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı vekilinin TBK.’nın 49. maddesi gereğince talep etttiği manevi tazminat isteminin yerinde olmadığından reddine, karar kesinleştiğinde 5846 sayılı FSEK’nın 78/1. maddesi gereğince kararın özetinin ilanına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde, yayımlamış olduğu eserinde davacının isminin metnin başında açıkça yazıldığı gibi davacının makalesine de usulüne uygun atıfların yapıldığını, davacının makalesinin bir ana bir de yan başlığının bulunduğunu, yan başlığın kitabında yer aldığını, ana başlığa yer verilmemesinin maddi bir hatadan kaynaklanmış olduğunun kabulünün gerektiğini, bu durumun da intihal kastının olmadığını gösterdiğini, kitabının 30. sayfasında yer alan “Haftanın günlerinden olan salı” diye başlayan paragrafın ve bu sayfanın sonuna kadar olan bölümün, hiçbir şekilde davacının eserinin alınmadığını, İngilizce metinden kendisi tarafından çevrildiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yayınevi sahibi olan müvekkilinin cezai ve hukuki bir sorumluluğunun bulunmadığının, yapılan ceza yargılaması ve burada alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davalı yazar ile yaptıkları telif hakları sözleşmesi gereğince sorumluluğun davalı yazarda olduğunu, müvekkilinin bir alıntı yapıldığını bilmesinin mümkün olmadığını, intihalden haberdar olunca gereğini yaparak yayımı durdurduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, fikir ve sanat sanat eseri sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüzün ref’i, önlenmesi ve tazmini istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıların eylemlerinin davacının eserden doğan haklarına tecavüz oluşturup oluşturmadığı, tecavüz var ise niteliği ve davacının talep edebileceği maddi ve manevi tazminat miktarının ne olabileceği noktasında toplanmaktadır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının yazarı olduğu “…” adlı makale ile davalılardan …’nin yazarı bulunduğu “… …” adlı süreli olmayan yayının, 5846 sayılı FSEK anlamında “ilim ve edebiyat eseri” vasfinı haiz bulunduğu, davalı …’nin davacı taraftan izin almadan, maksadın haklı gösterebileceği oranı aşar şekilde ve eserin bütünlüğünü de bozmak suretiyle davacı tarafın eserini, kendi eserinin 147-170 sayfaları arasında iktibas ettiği, dava konusu kitabın, davalılardan …’ın yetkilisi/sahibi olduğu … tarafından, Ocak 2017 tarihinde toplam 2.300 adet basılarak piyasaya sunulduğu, bu durumda davalıların eylemlerinin, davacı tarafın FSEK 14, 15 ve 16. maddelerinden kaynaklanan manevi haklarından “… arz yetkisi”, “Adın belirtilmesi yetkisi” ve “Eserde değişiklik yapılmasını menetmek yetkisi” ile FSEK 22 ve 23. maddelerinden doğan mali haklarından “…” ve “…” haklarını ihlal ettiği anlaşılmış olup, mahkemece yapılan bu tespitlere Dairemizce de iştirak edilmiştir.
Davacı tarafından işbu davada FSEK’nın 70/1 ve BK.’nın 49. maddelerine dayanarak manevi tazminat, FSEK’nın 70/2. maddesi uyarınca maddi tazminat ve 70/3. maddesi uyarınca da davalı tarafın temin ettiği karın kendisine verilmesi talebinde bulunulmuştur. Davacı tarafın FSEK.’nın 68. maddesine dayalı bir telif tazminatı talebi bulunmamaktadır.
Davalılar hakkında Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesince görülen davada, 22.11.2018 tarihli ,,,. sayılı kesinleşmiş kararda, davalı … Murat Etli’nin cezalandırılmasına, davalılardan …’ın ise izinsiz iktibası bildiği ispat edilemediğinden ve bu durumda suç kasıtı oluşmadığından, üzerine atılı suçu işlemediği gerekçesiyle beraatına karar verilmiştir.
Manevi ve mali hakları tecavüze uğrıyan kimsenin, FSEK’nın 66 vd. maddeleri uyarınca tecavüz edene karşı, tecavüzün ref’i ve men’i taleplerinde bulunabileceği, bu taleplerin kabulü için kusur şartının aranmayacağı açıktır. O halde mahkemece davacının anılan taleplerinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
FSEK 70/3. maddesi kapsamında kar kaybı tazminatına hükmedilebilmesi için kusur şartı aranmaz …… Nitekim kanun koyucu tarafından da bu nedenle FSEK 70/3. maddesi uyarınca hükmedilen tazminat talebi, kusur ve zarar koşulu aranmayan FSEK 68. maddesindeki telif tazminatı ile ilişkilendirilmiş ve FSEK 70/3. maddesi kapsamında hükmedilecek kar kaybı tazminatının, FSEK 68. maddesi uyarınca talep edilen bedelden indirileceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla mahkemece davalı tarafın temin ettiği kar tutarı dikkate alınarak, davacı yararına FSEK 70/3. maddesi kapsamında kar kaybı tazminatının belirlenmesinde ve bu tazminattan tüm davalıların sorumlu tutulmasında da bir isabetsizlik görülmemiştir.
FSEK 70/1 ve 70/2. maddesi uyarınca manevi ve maddi tazminata hükmedilebilmesi içinse kusur şartı aranmaktadır. Davalılardan …’nin haksız fiilin faili olarak kusurunun bulunduğu ve anılan taleplerden sorumlu olduğu açıktır.
Her ne kadar davalı … hakkında açılan ceza davasında, yukarıda açıklanan gerekçelerle beraat kararı verilmişse de, davalılardan …’ın, dava konusu kitabı basarak piyasaya süren yayınevinin yetkilisi/sahibi olduğu, dolayısıyla yayımladığı bir kitaptaki iktibas fiilini, en azından bilmesi gerektiği, aksi halde haksız fiil sorumluluğunun doğması için ihmal, hatta hafif ihmal dahi yeterli bulunduğundan, davacının uğrayacağı maddi ve manevi zararlardan sorumlu olacağı kabul edilmelidir.
Zira TBK.’nın 74. maddesinde hâkimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı bulunmadığı, aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hâkimini bağlamayacağı düzenlenmiştir.
“Gerçi bazı kavramlar hem medeni hukuk hem de ceza hukukunda kullanılmaktadır. Bunlara örnek olarak kusur, ayırt etme gücü, hukuka aykırılık, illiyet bağı, fiil gibi kavramlar gösterilebilir. Ancak bu kavramların her iki hukuk dalında ifade ettikleri anlam birbirinden farklıdır. Örneğin kusur, ceza hukukunda suçun, sorumluluk hukukunda ise haksız fiilin (kusur sorumluluğunun) kurucu unsurudur. Ancak sorumluluk hukukunda objektif kusur kavramı geçerli iken, ceza hukukunda sübjektif kusur kavramı geçerlidir. Bu yüzden medeni hukuktaki kusur ölçüsü ceza hukukuna oranla daha sert ve katıdır. . . . Ceza hakiminin beraat kararına rağmen, hukuk hakimi zarar vereni kusurlu sayıp, tazminata mahkum edebilir.” (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 21. Baskı, s:850). Bu durum karşısında ceza mahkemesince davalılardan …’ın sübjektif açıdan kastının bulunmadığı gerekçesiyle üzerine atılı suçtan beraatına karar verilmesine rağmen, işbu davada mahkemece anılan davalının objektif açıdan kusurlu görülüp, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinden sorumlu tutulmasında da bir isabetsizliğin olmadığı düşünülmüştür.
Mahkemece FSEK’nın 70/2. maddesi uyarınca bu tür makaleler için yazarlarına ödenebilecek ortalama telif ücretleri dikkate alınarak maddi tazminat tutarının belirlenmesinde ve yine FSEK’nın 70/1. maddesi uyarınca hükmedilen manevi tazminat miktarında Dairemizce de bir isabetsizlik görülmediği gibi, mahkemece davacı tarafça her ne kadar BK 49 maddesi gereğince hakları haleldar olduğundan bahisle manevi tazminat talep edilmiş ise de FSEK’teki manevi hakların dışında, davacının şahsi haklarına zarar verecek nitelikte bir eylem söz konusu olmadığından, bu manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yine mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle davacının haklı sebebi ve menfaati bulunduğundan, FSEK’nın 78/1 maddesi gereğince hüküm özetinin ilanına karar verilmesinde de bir isabetsizlik yoktur.
Bu durumda mahkemece karar yerinde belirtilen gerekçelerin yanında, yukarıda açıklanan gerekçeler ile de davanın kısmen kabulü gerekirken, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davalı … ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18.04.2019 gün ve… sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜNE,
3-Davacının eser sahipliğinden doğan mali ve manevi haklara tecavüzün ref’ine ve muhtemel ve tekrar edebilecek tecavüzün refine, esere tecavüz eden “… …” adlı ürünün yeni nüshalarının çoğaltılmasının ve satışının yasaklanmasına, çoğaltılmış nüshalarına bulundukları her yerde el konulmasına ve toplatılmasına ve dava sonunda imha edilmesine,
4-Davacı tarafın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.267,00 TL maddi tazminatın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, dava tarihinden itibaren alacağa yasal faiz işletilmesine,
5-5846 Sayılı kanunun 70/1 maddesi gereğince taktiren 3.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
6-Davacı vekilinin Borçlar Kanunun 49. maddesi gereeğince talep etttiği manevi tazminat isteminin yerinde olmadığından reddine,
7-Karar kesinleştiğinde 5846 Sayılı Kanunun 78/1. maddesi gereğince masrafı davalılara ait olmak üzere kararın özetinin trajı fazla olan 3 gazeteden birinde ilanına,
8-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 291,47 TL nispi karar ve ilam harcından peşin ve ıslah harcı olarak alınan toplam 195,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 96,21 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ancak istinaf eden davalılar aleyhine hüküm kurulamayacağından, ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre kabul edilen maddi tazminat için 1.267,00 TL, kabul edilen diğer fer’i istemler için 3.931,00 TL ve kabul edilen manevi tazminat için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 8.198,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, usulü kazanılmış haklar da gözetilerek, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen reddedilen maddi tazminat için 166,00 TL., reddedilen manevi tazminat için 3.931,00 TL. ve BK 49. maddesi gereğince reddedilen manevi tazminat için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 5.097,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 800,00 bilirkişi ücreti, 296,70 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri 41,00 TL olmak üzere oluşan toplam 1.137,70.-TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 2/3 kabul edilerek 758,47.TL.’ye, 187,86 TL peşin harç, 7,40 TL ıslah harcı ve 31,40.TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 985,13 TL.’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
12-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan posta ve tebligat giderleri toplamı 69,60 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/3 kabul edilerek 23,20 TL.’nin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
13-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
14-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
15-Davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL ile davalı … tarafından yatırılan 73,00 TL istinaf karar ve ilam harçlarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalılara ayrı ayrı iadesine,

16-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip