Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/387 E. 2021/1519 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Tescil

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/12/2019 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin 2011 yılında kurulduğunu, uçtan uca network ve sistem güvenliği üzerine faaliyet gösteren bir teknoloji firması olduğunu, Türkiye’deki tüm müşterilerine, yerinde ve uzaktan güvenli erişim metoduyla hizmet verdiğini, müvekkilinin….” ibareli marka tescil başvurusunun, davalının itirazı üzerine “…” ibareli markaları ile iltibas yarattığı gerekçesi ile ….. 13/12/2018 tarih ve…. sayılı kararının iptali ile reddedildiğini, oysa müvekkilinin “…” ibareli markasının davalının “…” ibareli markalarına görsel, fonetik ve kavramsal olarak benzemediğini, müvekkili şirketin yıllardan beri tanınan, kendi sektöründe bilinen ve tercih edilen bir girişimci olduğunu, dolayısıyla davalı …Ş.’nin tanınmışlığından yararlanma gibi bir durumunun söz konusu olamayacağını, davalı yanın uzun yıllardır müvekkilinin piyasada “…” markasıyla kendisini tanıttığını bildiğini ve tescil başvurusu yapılana kadar bu konuda herhangi bir itirazda bulunmadığını, müvekkili şirket ile davalı arasında 2013 yılında “tedarik ve bakım sözleşmesi” imzalanarak beraber çalışma imkanlarının da olduğunu, davalı yanın markalarının taklit edildiği bahanesiyle müvekkilinin marka tescil başvurusunu engelemeye çalışmasının iyi niyetli olmadığını ileri sürerek, davalı … … kararının iptalini ve müvekkilinin markasının tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, dava konusu “…” ibaresinin, müvekkilinin redde mesnet alınan tanınmış “…” markasının ilk harfinin değiştirilmesi ile oluşturulduğunu, dava konusu markanın gözde, kulakta veya zihinde bıraktığı intibanın, müvekkilinin “…” markası ile açıkça benzer olduğunu, “…” markasının … nezdinde tanınmış marka sicilinde … sayı ile kayıtlı bulunduğunu, davacı yanın müvekkili şirket ile 2013 yılı için tedarikçi firma olarak yapmış oldukları proje sonucunda, karşılıklı olarak alım-satım sözleşmesi imzaladıklarını, bu durumun davacı tarafın markasını kullanmasının kabulü anlamında değerlendirilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli markaları ile davaya konu …. sayılı “… şekil” ibareli davacının marka başvurusu arasında, davacı … başvurusunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler (09, 38, 41 ve 42. sınıflar) bakımından, 6769 sayılı SMK’nun 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkiline ait … numaralı “…” ibareli markanın, itiraza konu olan “…” ibareli markalarla ne görsel, ne fonetik, ne de kavramsal olarak benzemediğini, sadece bir ya da birkaç harf değişikliğinin bile kelimeyi ve anlamsal bütünlüğünü tamamen değiştirebildiğini, müvekkili şirketin marka ve ticaret unvanı olarak kullandığı, tamamen özenerek yarattığı “…” ibaresi ile aynı olduğu için başvurularının tescil edilmesi gerektiğini, 2013 yılında müvekkil şirketin, davacının tedarikçi firması olarak yapmış olduğu proje sonucunda karşılıklı imzalanan alım satım sözleşmesinin ve bu proje için kesilen faturanın dosyaya sunulduğunu, davacının uzun yıllardır müvekkilinin piyasada “…” markasıyla kendini tanıttığını bildiğini ve tescil başvurusu yapılana kadar bu konuda herhangi bir itirazda bulunmadığını, şimdi müvekkilinin marka tescil başvurusunu engellemeye çalışmasının iyi niyetten uzak olduğunu, müvekkili şirketin sektör itibarı ile sadece kurumsal müşterilerine hizmet verdiğini, dolayısıyla yaptığı iş gereği bireysel müşterisi bulunmadığından, davacının rakibi olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali, tescil istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetlerin, davalının itiraza dayanak markalarının kapsamında da aynen yer aldığı gibi, tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibarelerin de bir harf dışında aynı olduğu, davacının markasının başında ….. yerine “…..” harfini kullanmasının ise başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2021
….