Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/358 E. 2021/1455 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
.
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2018
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/03/2018 tarih ve…… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,müvekkilinin ……..” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, …… kod numarasını alan başvuruya müvekkili tarafından yapılan itirazın nihai olarak …… tarafından reddedildiğini, oysa markaların iltibasa neden olacak düzeyde benzer bulunduklarını, davalı şirketin müvekkilinin markalarının tanınmışlığından yaralanmak amacıyla hareket ettiğini ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, davalı ….. sayılı kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, kötüniyet iddiasının ispatlanmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkiline ait “…” markası ile davacıya ait “…” markalarının bütün olarak incelendiğinde; markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunmadığını, karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığını ve özellikle markalar arasında ilişki kurulma ihtimalinin mümkün olmadığının açıkça anlaşıldığını, davacı tarafa ait markanın başlangıç kısmının “…”, müvekkiline ait markanın başlangıç kısmının ise “…” kelimelerinden meydana geldiğini, “…” ve “…” sözcüklerinin ise fonetik, görsel ve işitsel olarak birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, orta seviyedeki tüketicilerin, bu markanın başlangıç sözcüklerine bakıp, … ve … olarak markaları algılayacağı ve bu sebeple markaları birbirlerinden ayırt edebileceklerini, her iki markanın da sonuna getirilen “…” sözcüğünün ise Türkçede bir anlamının bulunmadığı, bahse konu sözcüğün herhangi bir kelimenin arkasına veya önüne getirilebileceği, bu sözcüğün ayırt edici özelliği bulunmadığını, yine aynı taraflar arasında Ankara 3. FSHHM’nin …… esasına görülen dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda da aynı tespitlere yer verildiğini, tanınmışlık ve kötüniyet iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka kapsamında 30/01 sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler”, 30/03 sınıfta yer alan “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar”, sınıfta yer alan “Bal, arı sütü, propolis” 30/10 sınıfta yer alan “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler” emtiasının davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer alan emtia ile aynı veya aynı tür veya benzer olduğu, esaslı ve tek unsurları …/…/… olan markaların aynı şekilde başlayıp, aynı/benzer şekilde bitmesi, benzer kelime yapılarına sahip olmaları ve özellikle son hecedeki “lle/lla” hecesinde vurgunun toplanması nedenleriyle markaların bütünsel olarak ortalama derecede benzer bulunduğu, markaların benzerliği, iştigal konularının kısmen aynı olması, önceki markanın başlangıçtaki ayırt ediciliği ve sonradan kullanım yoluyla kazandığı ayırt edicilik, ortalama müşterinin dikkat ve özeni gibi bütün unsurlar değerlendirildiğinde markalar arasında 30/01 sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” 30/03 sınıfta yer alan “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar” 30/04 sınıfta yer alan “Bal, arı sütü, propolis” 30/10 sınıfta yer alan “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler” emtia açısından kısmen iltibas riski bulunduğu, tanınmışlık ve kötüniyet iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile … …. sayılı kararının 30/01 sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” 30/03 sınıfta yer alan “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar” 30/04 sınıfta yer alan “Bal, arı sütü, propolis” 30/10 sınıfta yer alan “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler” mal ve hizmetleri yönünden kısmen iptaline, dava konusu markanın anılan mallar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu YİDK kararının ve markanın müvekkilinin itirazına mesnet markaları kapsamında bulunan benzer ve aynı mal ve hizmetler yönünden iptalinin talep edildiğini, mahkemece de aynı ve benzer emtia yönünden davanın kabul edildiğini, davacının itirazına mesnet markasının tescilli olmadığı mallar yönünden dava açmadığının açık olduğunu, buna göre davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, kakao kreması ürünleri bakımından “…” “…” ibarelerinin jenerikleştiğini, anılan ibarelerin pek çok firma tarafından kullanıldığını ve bu ibarelerin doğrudan davacı yanı işaret etme fonksiyonunun bulunmadığını, dolayısıyla bahsi geçen ibarelerin ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağını,Ankara 3. FSHHM’nin…. Karar sayılı ilamında da müvekkilinin “…” ibareli başvurusu ile davacı markalarının benzer görülmediğini, anılan mahkeme kararının istinaf ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi heyetinde sektör bilirkişisinin bulunmadığını, oysa dosyaya alınan ve içinde sektör bilirkişinin yer aldığı 23/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda markaların benzemediği, … ve … ibarelerinin jenerik olduklarının belirtildiğini, dosyada alınan üçüncü ve son raporda da aynı tespitlere yer verildiğini, mahkemece bu tespitlerin göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin de yerinde olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu marka ile davacının itirazına mesnet markaları arasında genel görünüm ve bütünüyle bıraktığı izlenim açısından karıştırılacak derecede benzerlik bulunmadığını, her ne kadar … ile … markalarının son beş harfi aynı ise de, anılan markaların ilk 5 harfinin farklı olması ve marka benzerlik incelemesinde vurgunun markanın başında olması ve “…” ile “…” ibarelerinin görsel, işitsel ve kavramsal farklılığı sebebiyle anılan markaların karıştırılacak derecede benzer bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE :1- Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalıların istinaf itirazlarının incelenmesine gelince ; işlem dosyasının incelenmesinden, davalı şirketin 01/10/2015 tarihinde 30. sınıfta mallar yönünden yaptığı “…” ibareli marka başvurusuna, davacı şirketin…..sayılı ve “…”,”…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptığı itirazının nihai olarak…. sayılı kararı ile reddine karar verildiği, anılan YDK kararının davacı tarafa 10.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde 03/01/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında benzerlik bulunduğu ve taraf markaları arasında başvuru kapsamında 30/01 sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” 30/03 sınıfta yer alan “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar” 30/04 sınıfta yer alan “Bal, arı sütü, propolis” 30/10 sınıfta yer alan “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler” emtiası yönünden iltibas koşulları oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup , taraflar arasında uyuşmazlık “…” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet “…”,”…” ibareli markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasındadır.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru standart karakterlerle yazılmış “…”, davacının itirazına mesnet markaları da yine standart karakterlerle yazılmış “…”, “…” ibarelerinden oluşmaktadır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince tarafların marka işaretleri benzer kabul edilmişse de ; dosyada bulunan ikinci bilirkişi heyeti raporu ile birinci ve ikinci bilirkişi heyeti raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için alınan üçüncü bilirkişi heyeti raporunda da belirtildiği üzere taraf markalarının tüketici nezdinde “…-…” ve “…-…”, “…-…” olarak algılanacak olması, Türkçede okumanın soldan sağa doğru yapıldığı göz önüne alındığında vurgunun taraf markalarında ilk olarak söylenecek … ve … ibareleri üzerinde yoğunlaşacağı, anılan ibarelerin de ayırt edilmeyi sağlayacak derece farklı oldukları nazara alındığında taraf markaları arasında işitsel, görsel ve kavramsal açıdan bir benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin.Karar sayılı ilamında da davalı şirketin “…” ibareli başvurusu ile davacının “…”, “…” ibareli markaları arasında benzerlik bulunmadığı kabul edilmiştir.
Tarafların marka işaretleri benzer bulunmadığından, Dairemizce emtia benzerliği şartı yönünden değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Bu durumda, mahkemece dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ………. vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/03/2018 gün ve ……… sayılı kararının KALDIRILMASINA
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı şirket tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti ile istinaf aşamasında yapılan posta gideri 32,50 TL olmak üzere toplam 1.532,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı şirkete verilmesine,
8-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
11-Davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/12/2021

….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.