Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/350 E. 2021/1452 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : … Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/12/2019 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketi….. ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu,….. kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak … tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu markaların ortalama tüketici nezdine iltibasa neden olma ihtimali bulunduğunu, müvekkilinin tescilli …/… ibareli seri markaları bulunduğunu, davalı markasının müvekkili şirketin seri markalarından biri gibi algılanacağını, yine davalı markası ile davacının … ibareli alan adının da benzer olduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesi gereğince de davacının …/… ibaresine dayalı haklarının korunması gerektiğini, davacının …/… ibareli seri markalarının yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edicilik kazanmış, tanınmış markalar olduğunu, davalı markasının tescili halinde m. 6/4 ile aranan koşullarının gerçekleşme ihtimalinin söz konusu olacağını, basiretli tacir gibi davranması kendisinden beklenen davalının müvekkilinin tanınmış …/… markalarının varlığına karşın “…” ibareli marka başvurusunu yapmakla kötüniyetli bulunduğunu ileri sürerek … sayılı kararın iptali ile dava konusu …. başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu başvurunun bir tarım ilacı adı olduğunu “…” sözcüğünün “…..anlamına geldiğini, “…” ibaresinin “… asit” adlı kimyasal maddenin kısaltması olduğunu, dava konusu markalarda yer alan … kelimesinin ayırt edici gücünün zayıf olduğunu, dava konusu markalar arasında bu manada ayniyet/benzerlik bulunmadığını, söz konusu mal/hizmetlerin de benzer olmadığını, tüketici kitlelerinin farklı olduğunu, aralarında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markalar arasında davalı markası kapsamında bulunan 01, 05 ve 35. sınıf emtiaların tamamı bakımından 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının geçmişten bugüne, nizasız ve fasılasız olarak aktif şekilde …… şeklinde markasını kullandığı ve bu kullanım itibariyle mağazacılık sektöründe tanınmışlığa ulaştığı, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, …. sayılı kararının iptaline, …..sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu markalar arasında ayniyet veya benzerlik olmadığını, … kelimesinin markaya ayırt edici nitelik katmadığını, her iki taraf ürünleri arasında hiçbir ayniyet, benzerlik bulunmadığını, faaliyet alanlarının farklı bulunması nedeni ile iltibasın oluşmayacağını, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacıya ait markaların ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, dolayısı ile davacının itiraza mesnet markaları ile davalının başvurusuna konu ibare arasında iltibas bulunmadığını, tanınmış olmadığını, SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayınlanmasından sonra davacının yukarıda belirtilen markalarını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, itirazların önce Markalar Dairesi ve nihai olarak … tarafından reddedildiği, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlığın davalının başvurusuna konu markası ile davacının itirazına mesnet markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587).
Açıklananlar çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve… sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalının başvurusuna konu ibarenin “…” olduğu, davacının itirazına mesnet markalarının esas unsurunun da “… / …” ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin, Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliğinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de, bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar olacağı, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulünün gerektiği, nitekim bu hususun, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ….Karar sayılı ilamında da kabul edildiği, buna göre, dava konusu başvuruda da, “…” ibaresinin tek başına değil bir bütün olarak “…” şeklinde yazıldığı, markaların bir bütün olarak değerlendirilmelerinin esas olduğu gözetildiğinde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla, her ne kadar marka kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmakta ise de marka işaretleri arasında yukarıda açıklanan nedenlerle benzerlik olmadığından somut olayda SMK’nın 6/1. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir.
Taraf marka işaretleri arasında benzerlik görülmediğinden, davacı markalarının tanınmış olmaları başvurunun tesciline engel değildir.
Bu durum karşısında mahkemece, tarafların markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne dair karar verilmesi doğru görülmemiş, Dairemizce, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 17/12/2019 gün ve…. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı Şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan 39,70 posta masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı Şirkete verilmesine,
7-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ayrı ayrı davalılara iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/11/2021