Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/341 E. 2021/1538 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU :… Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/11/2019 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… …” “… …” “… …” “… …” “… … …” ibareli marka başvurularının davalı şirketin itirazı üzerine…. tarafından tescili istenen bir kısım emtia yönünden kısmen reddine karar verildiğini, bu kararlara karşı davalı şirketin itirazı sonucu her bir başvurunun … tarafından tümden reddedildiğini, oysa müvekkilinin….. sayılı “…” ibareli markaları nedeniyle dava konusu başvurular üzerinde müktesep hakkı bulunduğunu, ayrıca önceki tescilsiz kullanımları nedeniyle de dava konusu ibarelerin gerçek hak sahibi olduğunu, itiraz eden davalının tescilli markasının faaliyet konusu ile tescili istenen müvekkili markanın faaliyet konusu arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, redde mesnet markanın tescil kapsamında müvekkili şirketin markalarının tescil edilmek istendiği malların bulunmadığını,, dolayısıyla taraf markalarının birbiri ile ilişkili olmadığını, benzer tüketici kitlesine hitap etmediğini, benzer ihtiyaçları giderir, aynı sektöre yönelik, birbirleri yerine ikame edilebilir nitelikte bulunmadığını ve karıştırma ihtimalinin olmadığını, tescili istenen markaların müvekkilinin önceki tarihli markalarının devamı mahiyetinde bulunduğunu ileri sürerek ….. sayılı kararlarının iptali ile tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; davacıya ait marka başvuruları ile davalı şirkete ait redde mesnet marka arasında işaretler bakımından iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunduğu gibi başvuru markalarının kapsamındaki mal/hizmetlerin redde mesnet markanın kapsamında bulunan mal/hizmetlerle aynı/benzer nitelikte olduğunu, , Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin markları ile dava konusu başvurular arasında iltibas bulunduğunu, … ibaresinin gerekçe hak sahibinin müvekkili olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu markalar ile davalı markası arasında marka işaretleri bakımından benzerlik bulunduğu, dava konusu markaların kapsamındaki mallar ile davalının redde mesnet markasının kapsamındaki malların aynı/aynı tür/benzer olduğu, dava konusu markalar ile davalının redde mesnet markası arasında redde konu mallar bakımından karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacının önceki markalarının dava konusu başvuru markaları bakımından müktesep hak teşkil etmediği, dolayısıyla dava konusu …..sayılı kararlarının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin … ibaresini kullandığı sektör ve sınıflar bakımından gerçek hak sahibi olduğunu, … sayılı markanın müktesep hak değerlendirilmesinde dikkate alınmadığını oysa anılan markanın müvekkili şirketin kurucusu … adına tescilli olduğunu, bu markadan bir yıl sonra da… saylı markanın tescil edildiğini, …’… 16/05/2017 tarihli marka devri sözleşmesi ile birçok … ibareli markası yanında … sayılı markayı da müvekkiline devrettiğini, … ile müvekkili şirket arasında organik bağ bulunduğunu, davalının redde mesnet markasının faaliyet konusu ile müvekkili başvurularının faaliyet konusu arasında benzerlik bulunmadığını, dava konusu başvuruların müvekkilin önceki markalarının serisi mahiyetinde olduğunu , bilirkişi raporunda müvekkilinin “… …” ibareli başvurusu yönünden … kararının yerinde bulunmadığının bildirildiğini buna rağmen mahkemece davanın tümden reddine karar verildiğini, bilirkişi raporunun çelişkili bulunduğunu, müvekkilinin markaları ile davalı şirkete ait markalar karşılaştırılırken başvurularda yer alan tali unsurlar ayırt ediciliği nitelikleri göz ardı edilerek markaların benzer kabul edildiğini, buna rağmen dava konusu başvurular ile müvekkilinin önceki markaları ile karşılaştırılırken başvurulardaki tali unsurların ayırt edici olduğu kabul edilip dava konusu başvuruların önceki markalarından farklı olduğu bu nedenle müktesep haklarının varlığının kabul edilmediğini, müvekkilinin benzer marka başvuruları hakkında verdiği kararların işbu davaya konu … kararları ile çeliştiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurularının reddine dair … kararlarının iptaline ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “… …” “… …” “… …” “… …” “… … …” ibareli başvurular ile redde mesnet davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli markası arasında başvuruların reddedildiği ve uyuşmazlık konusu olan mallar yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluştuğu, zira hem dava konusu başvurularda hem de redde mesnet markada “…” ibaresinin asıl unsur olarak yer aldığı, dava konusu başvurularda yer alan diğer unsurların başvuruları redde mesnet markadan farklılaştırmadığı, diğer taraftan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.09.2008 tarih ve …. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için, kazanılmış hakka dayanak teşkil eden tescilli marka ile yeni markadaki ibarelerde, asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması, karşı taraf markalarına yanaşma niyeti olmadan ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde, eski ve yeni markalar arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunmuş bulunması, yeni markada kazanılmış hak iddia edilen markaya nazaran emtia kapsamının genişletilmemiş olması şartlarının bir arada bulunması gerektiği, buna göre davacının dava konusu başvuruları yönünden müktesep hak teşkil ettiğini ileri sürdüğü markalardan …. sayılı markalar, davacı adına tescilli olmadığından müktesep hak değerlendirmesinde dikkate alınamayacağı…. sayılı davacı markalarının ise dava konusu başvuruların 03/08/2017 ve 05/06/2017 tarihinde yapıldığı,….tarihinde tescil edildiği gözetildiğinde , yukarıda belirtilen “eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması” koşulu gerçekleşmediğinden dava konusu başvurular yönünden müktesep hak sağlamayacağı, ….sayılı markanın ise, bu markanın lacivert renkte kare şekli içine, etrafı beyaz renkte çerçevelenmiş ve üst tarafında dalga şeklini andıran kırmızı şeklin altına konumlandırılmış beyaz yazı karakteriyle kalın harflerle yazılan “…” ibaresinden oluşması, ayrıca ibarede yer alan ….” harfinin noktasının yuvarlak nazar bozcuğu şeklinde olması, dava konusu başvuruların ise “…” ibaresini içermesine rağmen beyaz zemin üzerine siyah yazı karakteri ile yazılması bu hali başvurular ile….sayılı davacı arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunmadığı aksine dava konusu başvuruların redde mesnet markalar ile iltibas teşkil etmesi karışında davacı yararına müktesep hak oluşturmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin bahsi geçen davacı markalarının müktesep hak teşkil etmediği kabulünde bir isabetsizlik görülmediği, anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2021
….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.