Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/340 E. 2021/1415 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/11/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 1852 yılında kurulduğunu ve …’in en eski yatak üreticilerinden bir olduğunu, dünya çapında tanınmış ve seçkin bir marka olarak 37 ülkede 300’ü aşkın dağıtım noktasıyla faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin aynı zamanda ticaret unvanının çekirdek unsuru olan “…” markasının davalı Kurum nezdinde…… sayıları ile tescilli olduğunu, davalı şirketin ….. sayılı “… …” markasına anılan marklarına dayalı olarak iltibas tanınmışlık ve kötüniyet iddialarıyla yaptıkları itirazlarının nihai olarak … tarafından reddine karar verildiğini, oysa taraf marklarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, müvekkilinin markasının bir … markası olması ve başvuruda yer alan “…” ibaresinin …’in başkenti olmasının iltibas değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiğini, davalının sadece görsel ve işitsel bir benzerlik değil ayrıca kavramsal bir benzerlik de yaratmaya çalıştığını, dava konusu başvurunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu her iki markada da ilk bakışta dikkat çeken ve vurgunun toplandığı “HÄ” kısmının aynı bulunduğunu, her iki ibarenin de … dilinde olması, Türkçe’de bir anlamlarının olmaması, Türk alfabesinde yer almayan “Ä” harfini içermesi nedeniyle genel intiba açısından markalar arasında benzerlik bulunduğunun kabulünün gerekeceğini, başvurunun tescili halinde müvekkilinin markalarından biri olarak algılancağını, davaya konu marka başvurusunun tescil ettirilmek istendiği malların müvekkilinin markalarının kapsamında yer alan emtialar ile benzer/aynı olduğunu, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, somut olayda SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddelerindeki koşulların da bulunduğunu, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu, davalının müvekkilinin sadece kendisiyle özdeşleşen “koyu mavi” rengi, yatakları üzerinde kullandığı deseni, afişlerinde kullandığı kompozisyonu ve katalogları gibi ticari sunumlarını taklit etmekle kalmadığını, müvekkilinin … kimliğini dahi taklit ettiğini, İstanbul 1. FSHHM’de başvuru sahibi aleyhine …… sayısı ile açılan davada marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddialarının yanı sıra davalı markalarının hükümsüzlüğünün de talep edildiğini ileri sürerek …’nın 22/10/2018 tarih v…..sayılı kararının iptaline ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkili firmanın 1936 yılında temelleri atılmış bir şirketler grubu olduğunu ve 80 yılı aşkın bir süredir ev gereçleri ve dayanıklı tüketim ürünleri üzerinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin 2015 yılında ticari tecrübesini …’ten ilham alarak yataklar ve ev tekstili doğrultusunda genişletmiş olduğunu, 2015 yılı itibariyle hazırlıklarına başladığı …’te kayıtlı … … AB şirketini 28.04.2016 tarihinde tescil ettirdiğini, anılan şirketin ortağının, aynı zamanda müvekkili şirketin ortağı olan … olduğunu, yani …’nın sadece bir Türk’ün ortak olduğu bir … markası olduğunu, üretilen … yataklarının Türkiye’de 23 ayrı mağazada satışlarının gerçekleştirildiğini, …’te üretilen uzun ömürlü yay teknolojisi olan ……… Türkiye’ye ilk getirenin müvekkilinin olduğunu, müvekkilinin 2015 yılından bu yana pek çok yüksek tirajlı dergi ve gazetede, … markalarının reklamını yaptığını, … markasının lansmanının Aralık 2015 ‘te İstanbul … ….. gerçekleştirildiğini, müvekkilinin Türkiye’nin yanı sıra pek çok ülkede satış yaptığını, …’te ödüller kazandığını, bununla birlikte müvekkilinin markasının …’te ve yine pek çok ülkede tescilli olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresinin yanına …’te bulunan çeşitli yer adlarını ekleyerek tesciller aldığını, müvekkilinin … markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin markası ile davacı yanın markalarının benzer olmadığını, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, markalar arasındaki ilk iki harf dışında hiçbir benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasının iki kelimeden oluştuğunu, davacı markalarının ise tek kelimeden oluştuğunu, davacı markalarında ayırt ediciliği yüksek bir at figürünün yer aldığını, markaların okunuş ve tonlamalarının birbirlerinden farklı olduğunu, “…” ibaresinin … dilinde sağlık anlamına geldiğini, davacı markasının ise … dilinde “at” anlamına geldiğini, müvekkilinin daha önceki marka başvuruları olan ….. sayılı markalarına karşı davacı yanın itirazlarının reddedildiğini, markaların tüketici üstünde bıraktığı genel izlenimlerinin tamamen farklı olduğunu, davacının satışını yaptığı yatakların özel sipariş olduğunu ve binlerce dolara satıldığını, böyle bir yatak almak isteyen tüketicinin marka hakkında bilgi sahibi olacağı, dikkat ve özen seviyesinin yüksek olacağını, davacı yanın markalarının tanınmış olduğu gerekçesiyle kendi markaları ile benzer dahi olmayan müvekkilinin markasının reddini talep etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili başvurularının kötü niyetle yapıldığı yönündeki iddiaların dikkate alınamayacağını, tecavüz ve haksız rekabet iddialarının bu kapsamda açılacak bir davada ileri sürülmesi mümkünken işbu dosyada ileri sürülmesinin doğru olmayacağını, ayrıca davacının bu husustaki iddialarının da yine yerinde olmadığını, İstanbul 1.FSHHM’de açmış olduğu …… sayılı dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkili markası ile davacı yan markasının benzer bulunmadığı, mağaza konseptlerinin benzer olmadığı, kataloglarda kullanılan resimlerin benzer olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin ürünlerinin …’te üretildiğini, o nedenle ……başkentin adının kullanılmasının son derece doğal olduğunu, müvekkilinin ……ticari işlemlerini “… … AB” üzerinden yürüttüğünü, marka başvurusunu herhangi bir hak kaybına uğramamak adına Türkiye’deki şirket üzerinden yapılmak durumunda kalındığını, davacının iddialarının aksine, davacının sabit bir kurumsal kimlik uygulaması olmadığını, Türkiye’de farklı uygulamalarının olduğunu ancak bunun karşısında müvekkilinin sabit ve aynı uygulamayı dış cephe giydirmelerinden, paketlemeye kadar dünyada ve Türkiye’de aynı şekilde uyguladığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu…… …” ibareli başvuru ile davacının önceki tarihli “hastens” markalarının, benzer emtiaları kapsadıkları görülmekle birlikte, markaları oluşturan işaretlerin, bütünsel anlamda ilgili tüketicide birbirlerinden ciddi şekilde uzaklaştıkları görüldüğünden SMK’nın 6/1 maddesi anlamında bir benzerlik ve iltibas ihtimalinin mevcut olmadığı, taraf markaları birbirine benzer görülmediğinden 6/5 maddesinin şartlarının somut olayda oluşmadığı kötü niyetin ispat edilemediği, … kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markalarının SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas bulunduğunu, dava konusu markanın, müvekkilinin uzun yılladır tescilli olduğu ve kullandığı 20. sınıfta yer alan mallarda tescil edilmek istendiğini, bu durumun markalar arasındaki iltibası arttırdığını, dava konusu başvurunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu her iki markada da ilk bakışta dikkat çeken ve vurgunun toplandığı ….. kısmının aynı bulunduğunu, her iki ibarenin de … dilinde olması, Türkçe’de bir anlamlarının olmaması, Türk alfabesinde yer almayan “Ä” harfini içermesi nedeniyle genel intiba açısından markalar arasında benzerlik bulunduğunun kabulünün gerekeceğini, öte yandan müvekkilinin …’in en eski ve en tanınmış yatak üreticilerinden biri olduğu dikkate alındığında başvuruda yer alan … ibaresinin de müvekkilin çağrıştıracağın, müvekkilinin markasının son derece orjinal bir ibare olup 1582 yılından bu yana süregelen kullanımı nedeniyle özellikler yatak emtiası ile özdeşleştiğini, dolayısıyla dava konusu markanın yatak emtiasında kullanılmasının dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanmasına neden olacağını,, müvekkilinin itirazına mesnet markasının tanınmış olup SMK’nın 6/4 ve 6/5 koşullarının da oluştuğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından davacı markalarının tanınmış olmalarının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2021

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.