Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/12/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/12/2019 tarih ve ….sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ile…..tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 1946 yılında kurulduğunu, ilk ürünlerinin elde dikilmiş mokasen ayakkabılar olduğunu, kurulduğu günden itibaren hızla geliştiğini ve ayakkabı sektöründe tanınmış markası …’yu yarattığını, markasının 160’a yakın ülkede tescilli olduğunu, … nezdinde de … ve …. tescil numaralı 18 ve 25’inci sınıflarda markaları olduğunu, müvekkil şirketin yumuşak deri tabanlı, deri ve deri bağcıkları bulunan ayakkabılarının, tabanı ve özelliği nedeniyle denizcilikle uğraşan kimselere gemi ve tekne güvertelerini çizmeme özelliği sebebiyle tercih edildiğini, davalının 2011/49952 sayılı “… + şekil” ibareli markasına karşı itirazlarının davalı Kurum tarafından reddedildiğini, davalıya ait …… sayılı marka hakkında açılan hükümsüzlük davası sonrasında başvuru sahibinin işbu başvuruyu yapmış olmasının açıkça kötü niyetli bulunduğunu, davaya konu markanın müvekkilinin markasının birebir aynısı olduğunu, müvekkilinin yurtdışında olmasından bahisle müvekkiline ait markaları kendi adına tescil ettirmek suretiyle müvekkilinin tanımışlığından ve itibarından faydalanmak istediğini, müvekkilinin davalının…. sayılı markalarından haberdar olduktan sonra bu markalar aleyhine 13.05.2011 tarihinde İstanbul 2. FSHHM’de …sayılı hükümsüzlük davasını ikame ettiğini, bu davadan sonra davalının 14.06.2011 tarihinde yeni bir başvuruda bulunarak ….sayılı markasını yeniden tescil ettirmeye çalıştığını, davalı firmanın aynı zamanda… sayılı “….. … …ibareli ve … sayılı “… …” ibareli markalarının da bulunduğunu, halbuki bu markaların dünyaca ünlü modacılara ait markaların taklidi olduğunu, davalının daha önceki ….sayılı “…” ibareli başvurusuna karşı itirazlarının, kurul tarafından, başvuru sahibinin iyi niyetli sayılamayacağı sebebiyle tümden reddedildiğini, işbu kararın, kurulun anılan kararı ile tamamen çelişki içerisinde olduğunu, yine davalı tarafın…. sayılı ve “… şekil” ibareli marka başvurusuna karşı yapmış oldukları itirazların da aynı gerekçelerle reddedilmiş olduğunu, davalı tarafın ek olarak başvuruda bulunduğu … sayılı “sbg … şekil” markasına karşı itirazlarının da kurum tarafından kabul edildiğini ve markanın tümden reddedildiğini, görüleceği üzere davalı firmanın henüz bir marka başvurusu için tescil kazanmamışken, hemen yeni bir marka başvurusu yapmakta ve böylelikle müvekkili firmanın haberi olmadan bir tescil kazanarak ilerde müvekkiline karşı kullanmayı amaçladığını, başvuru sahibinin kötü niyetli olması haline kazanılmış bir hakkın varlığından bahsedilemeyeceğini, davalının kötü niyetinin korunmaması gerektiğini, müvekkilinin aktif olarak markalarında kullandığı logosu ve başvuru sahibine ait “…” ibareli başvuru görselleri incelendiğinde markaların birebir aynı olduğunun görülebileceğini, kurum tarafından da bu hususun kabul edilmiş olduğunu, dava konusu markanın kapsamındaki emtiaların müvekkilinin kapsadığı ve gerçek hak sahibi olduğu mallar ile aynı ve benzer bulunduğunu, davaya konu markanın 09 ve 14. sınıflarda yer alan mallar üzerinde tescil ettirilmeye çalışıldığını, müvekkilinin markalarının ise 18 ve 25. Sınıf emtiaları kapsadığını günümüzde bu emtialar arasında doğrudan bir ilişki olduğunun kabulünün gerekeceğini, zira hemen her firma tarafından aynı marka altında giysi, kol saati, gözlük gibi ürünlerin aynı anda üretildiğini ve piyasaya sunulduğunu, bu malların kişisel kullanıma yönelik mallar olduklarını, davalı şirkete ait …. sayılı markaların hükümsüzlüğü talebiyle görülen İstanbul 2. FSHHM’nin … sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporlarında da da sınıfların farklı olmasına rağmen hem davacının markasının tanınmış olması hem de dava konusu ürünlerin benzer, ilişkili olması nedeniyle emtiaların iltibasa neden olabileceği yönünde görüş bildirildiğini, “…” ibaresinin müvekkili şirket ile özdeşleşmiş son derece özgün ve ayırt edici niteliği bulunan bir marka olduğunu, Türkçe’de hiçbir tanımlayıcı nitelikte taşımadığı gibi Türkiye’de müvekkilin yapmış olduğu yoğun pazar çalışmaları sonucunda da pek çok tüketicinin zihninde yer edinmiş olduğunu, dava konusu markanın tesciline izin verilmesi halinin müvekkilinin tanınmış markasının ayırt edici karakterine doğrudan zarar vereceğini, müvekkilinin aynı zamanda 556 sayılı KHK’nın 8/5 hükümleri uyarınca da üstün bir hakkının bulunduğunu, müvekkilinin ticaret unvanının Paris Sözleşmesi’nin 8. Maddesi uyarınca ülkemizde korunması gerektiğini ileri sürerek … …’nın 20.05.2014 tarih ve …. kararın iptali ile… sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili; markaların benzerliği noktasında herhangi bir ihtilaf olmamakla birlikte başvuru konusu markanın 09 ve 14. Sınıfları içerdiğini, davacı markasının ise 18 ve 25. Sınıf emtiaları içerdiğini, bu nedenlerle markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibasa neden olabilecek herhangi bir benzerliğin mevcut olmadığını, davacının “…” şeklindeki markasının tanınmışlığına ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı tarafça marka başvurusunun kötü niyetle gerçekleştirildiği yönündeki iddiaların yerinde bulunmadığını, davalının …. sayılı markası nedeniyle 09 ve 14. Sınıfta bulunan emtialarda kazanılmış hakkının bulunduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesi uyarınca ileri sürülen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ifade ederek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacının müvekkilinin gözlük ve saat sektöründe markasının tanınmış hala getirdikten sonra İstanbul 2. FSHHM nezdinde davayı ikame ettiğini, dolayısıyla asıl kötü niyetlinin davacı olduğunu, davacının ülkemizde tanınmış marka olarak korunmadığını, müvekkilinin dava konusu markayı ülkemizde tanıtıp tüketiciler tarafından kabul görmesini sağladıktan sonra 5 yıl süre boyunca davacının bu tescil ve kullanımlara sessiz kaldığını, müvekkilinin söz konusu markayı tescil ettirdiğinde davacının ayakkabı sektöründe mevcut bir tanınmışlığının bulunmadığını, davacının sadece ayakkabı emtiasında ülkemizde faaliyet gösterdiğini, bu emtiaların ise 09 ve 14. Sınıf emtialar ile benzer olmadığını, müvekkilinin … markasını saat ve gözlük sektöründe çok daha tanınmış hale getirdiğini, davacının bunca zaman müvekkilinin markasına yatırım yapmasını bekledikten sonra bu davayı açmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, müvekkilinin daha önceki markalarının reddedilmiş olmasının tek başına kötü niyeti ortaya koyan bir durum olmadığını, davacının “…” markasının tanıtımına dair herhangi bir reklam gerçekleştirmediğini, dolayısıyla müvekkilinin, Türkiye’de iyi bilinmeyen bir markadan haksız menfaat elde etmeyi hedeflediğinin savunulmasının mümkün bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2011/49952 sayılı marka başvurusu ile davacının önceki tarihli markalarının, taraf markalarında benzer oldukları kanaatine varılan 09. Sınıftaki “Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları.” Ve 14.sınıftaki “Kuyumculuk eşyaları ( taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri. Saatler ve zaman ölçme cihazları,(kronometreler, metronomlar ve parçaları, saat kordonları dahil).” Emtiaları açısından 556 s. KHK 8/1-b bendi anlamında iltibas ihtimaline neden olabilecek bir benzerliğin mevcut olduğu, davacının “…” şeklindeki markalarının “ayakkabı” sektöründe dünyada ve ülkemiz tüketicisine de etki edecek şekilde oldukça tanınmış olduğu, bu şekilde özgün, yaratılmış ve tanınmış bir markanın birebir aynısının davalı yanca başvuru konusu edilmiş olması halinin 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde şartları meydana getirebilecek mahiyette olduğu, bu nedenle aynı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzer görülmeyen diğer tüm emtia bakımında da tescil engeli bulunduğu, davalının, tanınmış bir markanın birebir aynısını tercih etmiş olmasının tesadüfi bir tercih olarak değerlendirilemeyeceği, nitekim bu hususun İstanbul 2. FSHHM’nin ….. sayılı uyuşmazlığında da tespit edildiği, anılan kararın kesinleştiği, bu bağlamda işbu dava konusu markanın da TMK 2. maddesine aykırı bir başvuru olarak değerlendirilebileceği ve davalının kötü niyetli olduğu, davalının ….. sayılı markasının, işbu dava konusu markanın başvuru tarihi itibariyle, davalı lehine müktesep hak sağlamayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile … kararının iptali ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … Kurumu vekili, tarafların marka kapsamlarında yer alan mallar farklı olduğundan iltibas koşullarının oluşmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların da bulunmadığını, davacının kötüniyet iddialarının hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesine dayalı davacı iddiasının da yerinde olmadığını, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadığını, davacının itirazına mesnet markasının davalı Kurum tarafından tanınmış olarak kabul edilmediğini, “… …” ibareli başka bir marka nedeniyle görülen davada da davacının tanınmışlık vakasına dayandığını, ancak mahkemece davacının markaları kapsamındaki mallar dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, buna rağmen müvekkilinin markası yönünden yazılı şekilde karar verilmesinin hakkaniyetle bağdaşmayacağını, İstanbul 2 FSHHM’nin….. sayılı dosyasında davacının tanınmış marka olduğunun kabulünü sağlayan faktörlerden birisinin de geniş kapsamlı marka tescili olduğunu, ancak bu davada dava konusu marka ile benzer kabul edilen mallar yönünden davacı markasının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, müvekkilinin dava konusu markaya büyük yatırımlar yağarak ayırt edici hale getirdiğini , davacının bu duruma sessiz kaldığını, müvekkilinin markayı gözlük ve saat sektöründe tanınmış hale getirdikten sonra hükümsüzlük davası açmasının kötü niyetli olduğu iddialarının hükme esas alınan bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini, davacı markasının tanınmış olmadığını, davacının tanınmış marka talebinin davalı Kurum tarafından reddedildiğini, bu itibarla davacı markasının tanınmışlığını dava devam ederken kaybettiğini kötüniyet iddiasının mahkemeye ait bulunduğunu, bilirkişilerin yetkilerini aşarak bu konuda değerlendirme yaptıklarını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak öncelikle olumlu ve olumsuz değerlendirme yapılamayan iddialarının değerlendirilmesi için içinde Prof. ünvanı olan deneyimli bilirkişilerin yer aldığı heyetten bilirkişi raporu alınmasını ve bu yeni rapora göre bir karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı ile davalı şirket arasında görülen İstanbul 2 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …sayılı dava dosyasında; davacı tarafça 18. ve 25. Sınıfta tescilli… tescil numaralı “…” ibareli markalarına dayanarak iltibas, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarıyla davalı şirket adına 9. ve 14. sınıfta tescilli 2006/56064 sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü istemiyle dava açıldığı, davalı şirketin de karşı dava ile davacı şirket adına tescilli….tescil numaralı markanın 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca kullanmama nedeni ile iptalini talep ettiği, mahkemece; asıl davada davacının “…” ibareli markalarının 556 sayılı KHK’nın 7/1-i maddesi (Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. Maddesi) anlamında ayakkabı emtiasında tanınmış olduğu ve birebir aynı ibareden oluşan …/… sayılı markanın 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi uyarınca hükümsüzlük koşulları oluştuğu gibi davalı şirketin anılan marka tescilinde kötüniyetli bulunduğu gerekçesiyle davalı şirketin… sayılı markasının hükümsüzlüğüne, karşı davada da 157097 sayılı davacı markasının ayakkabı emtiası dışından kalan mallar yönünden kullanmama nedeniyle iptaline karar verildiği, kararın tarafların temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … sayılı ilamı ile onandığı ve bu karara karşı karar düzeltme isteminin de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … E/K sayılı kararı ile reddine karar verildiği, somut olayda da 9. ve 14. sınıfta tescil edilmek istenen “…” ibareli dava konusu başvuru ile davacının …. tescil numaralı ve “…” ibareli markaları arasında işaretler bakımından ayniyet derecesinde benzerlik bulunduğunun açık olduğu, davacı markalarının ayakkabı emtiasında Paris Sözleşmesi 1. mükerrer 6. Maddesi anlamında tanınmış olduğunun yukarıda bahsi geçen kesileşen mahkeme kararı ile sabit bulunduğu , davacının çok tanınmış “…” ibareli markası ile ayı ibareden oluşan dava konusu başvurunun iyi niyetli olarak değerlendirilemeyeceği, nitekim davalı şirketin dava konusu başvuru ile aynı ibareden oluşan….sayılı marka tescilinin de davacının … ibareli tanınmış markası karşısında iyi niyetli olmadığının yine yukarıda bahsi geçen kesinlemiş mahkeme kararı ile kabul edildiği, her ne kadar İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında davacının işbu davada itirazına mesnet … sayılı markasının ayakkabı emtiası dışında tescilli olduğu diğer sınıflarda kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmişse de dava konusu … karar tarihinde anılan markanın hukuki varlığını koruduğu, bu nedenle anılan markanın kapsamında kullanmama nedeniyle iptaline karar verilen malların, davadaki … kararının iptali istemi yönünden iltibas değerlendirmesinde nazara alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin…. sayılı dava dosyasında kullanmama nedeniyle marka iptaline ilişkin karşı dava tarihinin 12/07/2011, işbu dava tarihinin ise 01/08/2014 olması karşısında davacının itirazına mesnet 157097 sayılı markası kapsamında yer alan ve kullanmama nedeniyle iptaline karar verilen malların davadaki hükümsüzlük istemi bakımından iltibas değerlendirmesinde dikkate alınması yerinde görülmese de dava konusu başvurunun kötüniyetli olması ve davacı markalarının tanınmışlığın işbu davada da uyuşmazlık konusu olan 9. ve 14. sınıfta yer alan tüm mallara sirayet edeceğinin İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen …. sayılı ilamı ile sabit olması karşısında bu hususun sonuca etkili bulunmadığı, diğer taraftan davacının sessiz kalma yolu ile kaybına uğradığından da bahsedilemeyeceği anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile … Kurumu vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ile … Kurumundan ayrı ayrı alınması gereken 59,30.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar … ile … Kurumu tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :28/11/2021
….