Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/336 E. 2021/1458 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Tescili

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/11/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin …sayılı….’ ibareli marka başvurusunun davalı şirketin “…” ibareli markalarına dayanarak yaptığı itirazının önce …. Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından bir kısım mal ve hizmetlerin çıkarıldığını, sonrada bu karara karşı davalı şirketin itirazı üzerine başvurunun tüm mal ve hizmetler yönünden …. tarafından reddine karar verildiğini oysa müvekkili şirketin 1978 yılından itibaren faaliyette bulunduğunu, 1998 yılından itibaren cüzdan kemer, valiz ve çanta imalatı, ithalatı, toptan ve perakende satışı hizmetlerini…… gibi işlem hacmi yüksek sitelere satış yapan köklü bir firma olduğunu, müvekkili adına, davaya konu marka başvurusuna dayanak ve müktesep hak teşkil eden … sayılı “…” markasının 18, 25 ve 35. Sınıflarda tescilli bulunduğunu, taraf markaları benzemediği gibi davalı şirketin uyuşmazlık konusu sınıflarda tescilli bir markasının da olmadığını, müvekkilinin kötüniyetli bulunmadığını ileri sürerek YİDK’nın 07.03.2018 tarih ve… sayılı kararının iptali ile dava konusu başvurunun başvuru kapsamında yer alan tüm emtialar için tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı….. vekili; Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraflar arasında uzun yıllara dayalı bir husumetin bulunduğunu, müvekkili Şirketin dünyaca tanınmış, ülkemizde de aktif olarak 1996 yılından beri kullanılan “…” ve türevi markaların gerçek sahibi olduğunu, müvekkili Şirketin …. tescil nolu “…” ibareli ilk marka tescilini 14. sınıf kapsamında gerek huzurdaki davaya konu marka tescil başvurusundan gerekse davacının önceye dayalı kazanılmış hak iddiasında bulunduğu “…” ibareli kelime marka tescil ve başvurularından çok daha önce 01.04.1991 tarihinde gerçekleştirdiğini, müvekkili Şirketin harcadığı emek ve sermaye sonucu tanınmış olan “…” ve türevi markaların başta saatler olmak üzere, çantalar, kemerler, deri ürünleri, giyim eşyaları, aksesuarlar ve benzeri ürünlerde uzun yıllardır hem ülkemizde, hem de yurt dışında yoğun ilgi gördüğünü, davalının müvekkili Şirketin “…” markasının ülkemizde 18., 25. ve 35. sınıflarda tescilli olmamasından yararlanıp, kötü niyetli olarak kazanılmış hak iddiasında bulunduğu …sayılı “…” ibareli markayı tescil ettirdiğini, anılan marka aleyhine İzmir FSHHM nezdinde “kullanmama nedeniyle hükümsüzlük” davası ikame ettiğini ve iş bu davanın sonucunda davacı şirketin markasının kısmen hükümsüzlüğüne karar verildiğini, Yargıtay bozma kararı sonucunda…. sayılı markanın kullanılamaması nedeniyle 25. sınıf ve 18. sınıfta 2 alt sınıf dışında kalan mallar yönünden hükümsüzlüğüne karar verildiğini, ilgili kararın 20.07.2017 tarihinde kesinleştiğini, müvekkili şirketin, davacı yanın huzurdaki haksız ve kötü niyetli… tescil no.lu “…” ibareli marka tescili nedeniyle Türkiye piyasasında tüketicilerden yoğun ilgi görmesine rağmen 18., 25. ve 35. sınıflar kapsamında faaliyet gösteremediğini, bahsi geçen dava sürecinde, müvekkillinin davacı ile uzlaşma yollarını aradığını, ancak davacının bu konuda uzlaşmacı davranmadığını, bilakis, marka tescilinin müvekkiline devri için astronomik rakamlar talep ettiğini, bununla da yetinmeyen davacının, müvekkili Şirketin ve tanınmış “…” markasının itibarından yararlanmak, markasının hükümsüzlüğüne dair muhtemel Yargı kararlarının önüne geçmek için müvekkili Şirketin markasının kullanım şekline ve stilizasyonuna yaklaşan işbu davaya konu marka tescil başvurusu dahil birçok sınıfta “…” ibaresini içerir marka tescil başvurularında bulunduğunu, davacının amacının müvekkil şirketin tanınmış markalarının itibarından yararlanmak ve haksız kazanç elde etmek olduğunu, davacının önceye dayalı hak iddiasında bulunduğu markalar aleyhine derdest hükümsüzlük davasının mevcut olduğunu, dava konusu markanın şekli unsurunun müvekkili Şirketin fikri yaratımı sonucu doğmuş logosuna ayırt edilemeyecek kadar benzer bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markalarında “…” ibaresinin asli unsur olarak yer almasından kaynaklanan benzerlik bulunduğu,dava konusu…. sayılı marka başvurusu ile davalının … sayılı markaları arasında “18. Sınıf: Çantalar.”, “25. SINIF:Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler” ve “35. SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Parfümeri; kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Cep telefonları ve bunların kılıfları. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri, değerli metalden heykeller ve biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Çantalar, Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri için mülga 556 s. KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu,556 s. KHK’nın 8/3 ve 8/5 maddelerinin somut uyuşmazlığa uygulama koşullarının oluşmadığı, davacının….sayılı “…” ibareli markalarının dava konusu marka için müktesep hak oluşturmadığı, taraflar arasında marka tescil işlemleriyle ilgili çekişmenin dava konusu marka başvuru tarihinden eskiye dayandığı, davacının davalı ve markasından haberdar olmuş olsa da yeni bir markanın tescili için başvuruda bulunmasının kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, hükme esas bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, davalının uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerde marka tescilinin bulunmadığını, davalı taraf markasının tanınmış olmadığını, “…” ibareli birçok marka tescilinin bulunduğunu, herkesin kullanımına açık olan bu ibarenin davalının itirazına mesnet markalarının tescilli olduğu 14. sınıf dışında farklı mal ve hizmetlerde tescili talebinin reddedilmesinin maddi gerçekliğe ve mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığını, müvekkilinin 2001 yılından beri olan kullanımları ile markalarına, tescil oldukları ve tescil talebinde bulunan mallar yönünden ayırt edicilik kattığını ve maruf hale getirdiğini, taraf markalarının barındırdıkları şekil unsuru itibariyle de farklılaştıklarını, müvekkilinin….. sayılı markası nedeniyle müktesep hakkı bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili katılma yolu ile istinaf isteminde; dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, gerek dava konusu … kararında, gerek mahkemece alınan bilirkişi raporunda ve taraflar arasında görülen davalar sonucu verilen mahkeme kararlarında da davacının kötü niyetli olduğunun tespit edildiğini, davacının müvekkilinin markasından haksız kazanç elde etme niyetinde bulunduğunu, aksi yöndeki mahkeme kabulünün yerinde olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesinin bu kısım yönünden kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK.’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, … Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut olayda, davacının ‘……’ ibareli, 18 sınıfın 1,2,3,4 alt gruplarında, 25. Sınıfın 1,2,3 alt gruplarında ve 35. Sınıfın 1,2,3,4,5 ( 1’den 34’e kadar yer alan tüm mallara özgü mağazacılık hizmetleri) alt gruplarında yer alan mal ve hizmetler yönünden yaptığı…9 sayılı marka başvurusuna davalı şirketin itiraz ettiği, … Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın kısmen kabul edilerek, başvuru kapsamından 25. sınıfın 3. alt grubunda yer alan malların çıkarıldığı, bu karara karşı davalı şirket tarafından yapılan itirazın ise; başvuru kapsamında 25. sınıfın 1. ve 2. alt grubunda yer alan emtia ile davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer alan malların benzer ve ilişkili bulunduğu, ayrıca dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu gerekçesi ile kabulüne karar verilerek dava konusu başvurunun tüm sınıflar yönünden reddine karar verildiği, işbu davanın anılan …. kararının iptali istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ise ; dava konusu başvuru ile davalı Şirketin…. sayılı markaları arasında, başvuru kapsamına yer alan “18. Sınıf: Çantalar.”, “25. SINIF:Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler” ve “35. SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Parfümeri; kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Cep telefonları ve bunların kılıfları. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri, değerli metalden heykeller ve biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Çantalar, Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri için 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu, aynı KHK’nın 8/3 ve 8/5 maddesindeki koşulların oluşmadığı ve davacının marka başvurusunda kötü niyetli olmadığı kabul edilmiş buna karşın davanın reddine karar verilmiştir. Görüldüğü üzere ilk derece mahkemesince yukarıda sayılan mal ve hizmetler dışında başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden iltibas tehlikesi bulunmadığı ve dava konusu başvurunun kötü niyetli olmadığı bu itibarla dava konusu YİDK kararının kısmen yerinde bulunmadığı kabul edilmesine rağmen davanın tümden reddine karar verilmiştir. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Öte yandan; yukarıda da belirtildiği üzere davacının marka başvurusuna davalı şirketin itirazı üzerine başvuru kapsamından 25. sınıfın 3. alt grubunda yer alan malların çıkartıldığı, bu karara başvuru sahibi davacı tarafça itiraz edilmediği , dava konusu YİDK kararının, bahsi geçen Markalar Dairesi Başkanlığı kararına davalı şirketin itirazı sonucu başvurunun 25. sınıfın 3. alt grubu dışında kalan tüm mal ve hizmetler yönünden reddine dair bulunduğu buna göre uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin, dava konusu başvuru kapsamında 25. sınıfın 3. alt grubu dışından kalan tüm mal ve hizmetler olduğu hususunun da gözden kaçırılarak inceleme ve değerlendirme yapılması doğru olmamıştır.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, mahkeme kararının gerekçesi ve hüküm fıkrası çelişkili olması nedeniyle, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu nedenle, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak, 10.04.1992 gün ve. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile kararın gerekçesi ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde, HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekili ve davalı Şirket vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/11/2019 tarih ve .. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekili ile davalı Şirket vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı ile davalı şirket tarafından ayrı ayrı yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harçlarının istek halinde anılan taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/12/2021
….