Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/311 E. 2021/1384 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Caymanın Geçersiz Sayılması

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/12/2019 tarih ve ….incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının, müvekkiline gönderdiği Ankara 20. Noterliğinin 29.06.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle, sözü ve müziği kendisine ait olan “…” isimli eserle ilgili cayma hakkını kullandığının müvekkiline ihtar ettiğini, ihtarnamenin müvekkiline 03.07.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının söz konusu eserle ilgili müvekkiline 11.01.2016 tarihinde muvafakatname verdiğini, … Bakanlığının fonogramlara ilişkin kayıt belgesinde eserin yapımcısının müvekkili olarak göründüğünü, davalının eserlerinin, müvekkilinin 01.04.2013 tarihinde çıkan albümünde ve devamında pek çok albüm ve çalışmalarında yer aldığını, caymaya ve davaya konu eser için müvekkilinin ciddi bir emek ve mesai harcadığını, eserin 2017 yılında 15.000 TL karşılığında aranjesinin yaptırdığını, nisan 2018 tarihinde klip çekilmesi için hazırlıklara başlandığını, ancak 28 Mart 2018 tarihinde müvekkilinin bir trafik kazası sonucunda annesini kaybettiğini, Haziran gibi yeniden klip hazırlıklarına başladığını, müvekkilinin uçak biletleri dahil klip hazırlıkları için gider yaptığını, davaya konu eserin müvekkili tarafından 03.07.2018 tarihinde sosyal platformlarda paylaşıldığını, 04.07.2018 tarihinden itibaren de tüm sosyal platformlarda yayınlandığını, tüm bu süreçten haberdar olan davalının cayma hakkını kullanmasının iyi niyetli olmadığını, kaldı ki kanunen cayma hakkını kullanmadan önce müvekkiline uygun bir zaman vermesi gerektiğini, böyle bir zaman vermeden cayma hakkının kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu, davalının kullandığı cayma hakkının yerinde olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 11.01.2016 tarihli muvafakatname ile söz ve müziği kendisine ait olan editörü sıfatıyla hak sahibi olduğu “…” isimli eseri davacının yorumlamasına ve adı daha sonra belirlenecek bir yapımcıya ait albümde yer almasına ve sair haklarının kullanılmasına iyiniyetli olarak izin verdiğini, muvafakatnameden sonra eserin yapımı konusunda davacının çalışmalar yaparak, yapımı tamamlanmış halini 24.10.2017 tarihinde müvekkiline e-mail olarak gönderdiğini, bu tarihten sonra müvekkilinin eserin yapımının tamamlanması konusunda uzun bir süre beklediğini, davacı ile yazışmalar yaptığını, ancak davacının vermiş olduğu sözleri tutmadığını, eseri yayınlamamakta ısrar ettiğini, ihmal içerisinde bulunduğunu, bu nedenle müvekkilinin cayma hakkını kullanmak zorunda kaldığını, müvekkilinin yazışmalarda; şarkının yayınlanmasını 2,5 yıldır beklediğini, paraya ihtiyacı olduğunu belirttiğini, davacının yazışmanın devamında şarkıyı kastederek, “Tamam birazdan yayınlıyorum o zaman” diye müvekkilini tehdit ettiğini, davacının 02.07.2018 tarihinde cayma ihtarını alır almaz alelacele 03.07.2018 tarihinde Youtube sitesinde yayınladığını, bu doğrultuda davacının eser üzerindeki gizliliği kaldırarak eseri değersizleştirmek istemesinin iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağını, müvekkilinin müdahalesi sonucu 06.07.2018 tarihinde eserin siteden çıkartıldığını, yazışma içerikleri incelendiğinde davacı tarafa mehil verilmesinin bir sonuç doğurmayacağının açık olduğu gibi böyle bir hak tanındığında davacının bu hakkını kötüye kullanacağı ve eserin özelliğini yitirmesine neden olacak davranışlarda bulunacağı sabit olduğundan mehil tayinine gerek bulunmadığını, davacının yapmış olduğu harcamaya ilişkin fatura ibraz edemediği gibi, sunulan uçak biletlerinin ise iddiaları ispatlamaya yetmeyeceğini, İstanbul’a gelen iki kişinin ne maksatla geldiğinin ispatlanamadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu “…” isimli çalışmanın musiki eseri olduğu, davalı …’nin “…” adlı eser üzerinde eser sahibi olduğu ve eser sahibi olarak manevi ve mali haklarının bulunduğu, davacı …’ın dava konusu “…” isimli eser üzerinde icracı sanatçı olarak bağlantılı hak sahibi olduğu, cayma hakkının kullanılabilmesi için gerekli mali hak devri şartının sağlanmış olduğu, devralınan mali hakların hiç veya gereği gibi kullanılmadığı ya da gecikerek kullanıldığı şartının sağlanamadığı, davalının menfaatlerinin esaslı suretle zarar gördüğüne ilişkin bir şartın sağlanamadığı, cayma hakkının kullanılabilmesi için gereken mehil şartının sağlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne davaya konu caymanın geçersizliğine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacının esere ait haklar müvekkiline döndükten sonra eseri yaydığını, davacının yayma hakkını kullanmış olduğu 03.07.2018 tarihinden önce 02.07.2018 tarihinde cayma hakkının kullanımına ilişkin ihtar davacıya tebliğ edilerek ulaşmış olmakla müvekkilinin cayma hakkını kullanmış olduğunu, davacının, esere ilişkin hakların müvekkiline dönmesinden sonra, henüz caymanın iptali istemli bir dava dahi açmadan önce eseri yayarak müvekkilin mali haklarına tecavüz ettiğini, davacının eserle ilgili çalışma yaptığına yönelik tespitlerin hatalı olduğunu, davacının mazeret olarak göstermiş olduğu ameliyat estetik ameliyatı olup, keyfi nitelikte bir ameliyat olduğunu, diğer yandan ölüm olayının da meydana getirdiği üzüntü ve elemin bir süre sonra normal hayatı dönmeyi engellemeyeceğini, mazeret olarak belirtilen olayların eserin yayımı için iki buçuk yıldan fazla bir süre beklemeyi gerektirmeyeceğini, yazışmalar dosyada mevcut bulunmasına rağmen haksız ve gerekçesiz bir şekilde değerlendirme dışı bırakıldığını, müvekkilinin menfaatlerinin esaslı suretle zarar gördüğünün sabit olduğunu, somut olayda, cayma hakkının kullanılmasının için mehil gerekli olmadığını, iki buçuk yıllık bir süre zarfında davacının dava konusu eserle ilgili hiçbir işlem yapmamış olması, keyfi estetik ameliyatını bahane ederek müvekkilini oyalaması, cayma hakkının kullanıldığından haberdar olan davacının bir gün sonra whatsapp yazışmalarında görüleceği üzere sırf müvekkile zarar vermek için eseri youtube üzerinden yayına vermesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, mehil süresi beklenirse müvekkilin menfaatlerinin esaslı surette tehlikeye düşmesi koşulu tartışmasız olarak gerçekleşmiş bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, FSEK’in 58. maddesi uyarınca caymanın geçersiz sayılması istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, FSEK’in 58. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mali bir hak veya ruhsat iktisap eden kimsenin, kararlaştırılan süre içinde ve eğer bir süre tayin edilmemişse icabı hale göre münasip bir zaman içinde hak ve salahiyetlerden gereği gibi faydalanmaması ve bu yüzden eser sahibinin menfaatlerinin esaslı surette ihlal edilmesi halinde, eser sahibinin sözleşmeden cayabileceğinin düzenlendiği, ancak cayma hakkını kullanmak istiyen eser sahibinin sözleşmedeki hakların kullanılması için noter vasıtasiyle diğer tarafa, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca münasip bir mehil vermeye mecbur olduğu (Levent Yavuz, Türkay Alıca, Fethi Merdivan; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, C.II, s.1765), mehil verilmesi gerekmeyen hallerin hallerin mevcudiyetinin somut uyuşmazlıkta ispatlanamadığı, bu durumda da mehil içermeyen bir ihtara dayanılarak cayma hakkının kullanılamayacağı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 1997/4440 Esas, 1997/9678 Karar ve 25/12/1997 T.), anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/11/2021