Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/31 E. 2022/372 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2019
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/10/2019 tarih ve 2019/52 E. – 2019/421 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin …….. sayı ile tescilini istediği “…’nun … …” ibaresinin de 29. sınıfta yer aldığını, müvekkiline ait markaların baskın unsuru olan “…” ifadesinin yanına eklenen “… …” kelimeleri ile başvuruya konu markanın müvekkilinin mevcut markalarından ayrık bir marka olduğu algısı oluşturulmadığını, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazının … YİDK’nın 14/12/2018 tarih, ….sayılı kararı ile reddedildiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkili şirket tarafından 23.10 2017 tarihinde…..sayılı başvuru ile “…’nun … …” markası için marka tescil başvurusunun davacıya ait “…” içerikli markaların gerek görsel gerek işitsel gerekse de anlamsal olarak benzemediğini, “…” ibaresinin marka gücü zayıf bir ibare olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 2017/94550 sayılı “………” markası ile davacı markaları arasında, iltibas ihtimaline yol açacak bir benzerliğin mevcut olmadığı, 6769 sayılı SMK.’nın 6/5. maddesinin şartlarının somut uyuşmazlıkta oluşmadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli bir başvuru olduğuna ilişkin iddiaların ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemenin “…” ibaresinin coğrafi alan adı olduğuna ve ayırt ediciliğinin düşük bulunduğuna dair gerekçesinin yerinde olmadığını, tescilli markaların korunmasının gerektiğini, tarafların markaları arasında iltibasa neden olabilecek düzeyde benzerlik olduğunu, müvekkiline ait “…” esas unsurlu markaların ciddi ve yoğun şekilde kullanıldığını ve bu nedenle ayırt ediciliğinin güçlendiğini, davalı şirketin daha önce de benzer girişimlerde bulunduğunu ve kötü niyetli olduğunu, mahkeme kararının emsal yargı kararlarına da aykırı bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı şirketin “…’nun … …” ibaresini 29, 30 ve 32. sınıfta yer alan mallar yönünden tescili için yaptığı 2017/94550 sayılı marka başvurusuna, davacı tarafın “…” ibareli markalarına dayalı olarak SMK’nın 6/1 ve 6/5 maddeleri gereğince yaptığı itirazının, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddine karar verildiği, davacının bu karara karşı yaptığı itirazın ise taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının da yerinde olmadığı gerekçesiyle reddedildiği, davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, uyuşmazlık konusu 29, 30 ve 32. sınıf mallar yönünden taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, ancak taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin coğrafi yer isimi olup, ayırt ediciliğinin son derece düşük bulunduğundan, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı ve SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşmadığı kabul edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, davacının istinaf itirazları gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunup bulunmadığı, davacının “…” ibareli markalarının kullanım sonucu ayırt edici hale gelip gelmediği, SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere davacı, dava konusu başvuruya davalı kurum nezdindeki itirazlarında, itirazlarına mesnet markalarının kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği iddiasını ileri sürmediğinden ve YİDK tarafından değerlendirilmeyen hususların YİDK kararının iptali istemi yönünden ileri sürülmesi mümkün bulunmadığından, davacının bu iddiasının, YİDK kararının iptali istemi bakımından dinlenmesi mümkün değilse de, dava dilekçesinde dayanılan bu iddianın, marka hükümsüzlüğü istemi bakımından ileri sürülmesi mümkündür. Ancak davacı tarafın “…” ibareli markalarının kullanım sonucu ayırt hale getirildiği iddiası bakımından mahkemece hiçbir değerlendirme yapılmadığı gibi, bu iddia bakımından, görüşüne başvurulan bilirkişi heyeti raporunda da herhangi bir inceleme yapılmadığı anlaşıldığından, Dairemizce davacının itirazına mesnet “…” ibareli markalarının, kullanımı sonucu ayırt edici hale gelip gelmediği, gelmiş ise hangi mal ve hizmet sınıfında ayırt edici hale geldiği hususlarında, yeni oluşturulacak bilirkişi heyetinden raporu alınması için HMK’nın 356. maddesi gereğince duruşma açılmasına karar verilmiştir.
Dosyaya ibraz edilen 22/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların markalarını kullanmak istedikleri mal sınıflarının aynı olduğu, “…” ibaresinin gıda emtiası bakımından ayırt ediciliğinin zayıf bulunduğu, ancak zayıf markaların da zamanla reklam ve yaygın kullanım yoluyla yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği, somut uyuşmazlıkta davacının sunduğu delillerin tek tek incelenmesi suretiyle, ciddi kullanımı ispatlamaya yeterli olmadığı, sadece lisans sözleşmesi yapılmasının, başlı başına ciddi kullanım sayılamayacağı, sonuçta tarafların markaları arasında, marka işaretleri benzer olmadığından, SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığı bildirilmiştir.
Tarafların marka işaretleri benzer bulunmadığından, davacının markalarının tanınmış olup olmadığının sonuca etkili bulunmadığı, bu bağlamda her ne kadar davacı vekilince davalının başvurusunda kötü niyetli olduğu ileri sürülmüşse de, Dairemizce davacı vekilinin bu iddiasının da ispatlanamadığı kabul edilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Dairemizce duruşma açılarak inceleme yapıldığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 17/10/2019 gün ve 2019/52 Esas – 2019/421 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davacıya iadesine,
9-Davalılar kendisini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve birden fazla duruşma yapıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 5.100,00.TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Dair, davacı, davalı şirket, davalı … … vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda 23/03/2022 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/03/2022

……

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.