Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/290 E. 2021/1328 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/11/2019 tarih ve…. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1984 yılında dondurma sektörüne giriş yaptığını ve sektöründe ilklere imza atan bir firma olduğunu; … markasının çeyrek yüzyıllık öyküsünde … dondurma severleri 200’e yakın yeni ürün ve lezzetle tanıştırdığını; davalı şirket tarafından davalı kurum nezdinde… sayılı … … ibareli marka tescil başvurusunda bulunulduğunu; başvuruya davacı tarafından yapılan itirazların reddine karar verildiğini; davacının … ibareli markalarının varlığı nedeni ile dava konusu kararın hukuka aykırı olduğunu; taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin oluştuğunu; davalı şirketin kötüniyetli bulunduğunu davacının markalarının tanınmış olduğunu ileri sürerek ….. sayılı kararının iptali ile davalı şirkete ait … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili,” …” ibaresinin ayırt edicilik vasfı nispeten zayıf bir unsur olması dikkate alındığında markalar arasında ilişkilendirme ihtimalinin ortaya çıkmayacağını, davacının tanınmışlığının … … ibaresi üzerinde yoğunlaştığından tanınmışlığa bağlı itirazın da haklı bulunmadığı, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkili şirketin kendi sektöründe lider konumda olan firmalardan olduğunu; Karaman ilinde faaliyet gösteren 30 yılı aşkın süredir bisküvi, kek ve çikolata sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu; müvekkili şirketin davacı şirketin ya da bir başka firmanın sözde şöhret ve tanınmışlığına ihtiyacının olmadığını; davacının markaları ile müvekkilinin marka başvurusunun benzerlik ihtiva etmediğini; taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin oluşmadığını; müvekkilinin … , …. ibareli markalarının bulunduğunu; müvekkili şirketin 2013 yılından beri … markası ile piyasada faaliyette bulunduğunu; davacı şirketin ise bu duruma sessiz kaldığını, davacının tanınmışlık iddiasının … markaları ile ilgili olduğunu; davacının diğer markaları ile ilgili tanınmışlık iddiasının yerinde bulunmadığını, davalının 2013 yılından beri … markası ile piyasada faaliyette bulunduğunu ve bu nedenle adına tescilli diğer markaları da değerlendirildiğinde kötüniyetli olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markalarının emtia kapsamlarında yer alan malların aynı/aynı tür/ ilişkili olduğu ancak marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığını, dava konusu markada yer alan iki kelimenin de markanın esaslı unsuru konumunda bulunduğu, … ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu, taraf markaları arasında sesçil, görsel ve anlamsal olarak benzerlik bulunmadığı, SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluşmadığı ve kötüniyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu marka ile müvekkilinin “… ” ibareli tanınmış markaları arasında ayniyet derecesinde benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin “…”ibaresini 25 yıldır kullanarak tanınmış hale getirdiğini, taraf markalarının karıştırılmasının kaçınılmaz olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin markaları ile aynı sınıfta tescil edildiğini, müvekkilinin markalarından haberdar olan davalının kötüniyetli bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden;davalı Şirketin 19/04/2017 tarihinde…sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 30. Sınıf malların yer aldığı, başvurunun ilanı üzerine davacı tarafından “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak yapılan itirazın nihai olarak ……sayılı kararıyla reddedildiği , kararın 27/08/2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ,işbu davanın 2 aylık hak düşürücü süre içerisinde 02/10/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, taraf markalarının sınıfsal açıdan benzerliği hususu değerlendirildiğinde, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının başvurusunun kapsamında bulunan 30. sınıf mallar, davacının itirazına mesnet markalarının kapsamında yer alan mallarla aynı/ aynı tür ve benzerdir. Esasen bu husus mahkemenin de kabulünde olup karara karşı sadece davacı tarafça istinaf yoluna başvurulduğundan 6769 sayılı KHK’nın 6/1 maddesinin aradığı ilk şart olan emtia benzerliği şartının somut uyuşmazlıkta sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; davalının başvurusunun “… …” ibareli olup, başvuruda yer alan “…” ibaresinin “…” anlamına gelmesi nedeniyle ayırt edicilikte geri planda kaldığından, başvurunun asli unsurunu “…” ibaresi oluşturmaktadır. Davacının itirazına mesnet markalarında ise asli unsur “…” ibaresidir. Zira bu markaların bir kısmında yer alan “…” ibaresi, davacının çatı markası olup, iltibas değerlendirilmesinde dikkate alınmayacağı gibi davacı marklarında yer alan diğer unsurlar da tanımlayıcı ya da ayırt edicilikte geri planda kalan tali unsurlardır. Mahkemece her ne kadar tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı kabul edilmişse de, davalı başvurusunun asıl unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, anılan ibarenin davacının itirazına mesnet markalarının asıl unsuru oluşturan “…” ibaresinden türetildiği, bir başkası adına tescilli markaya birtakım tanımlayıcı ekler ilave edilerek, markaların ayırt edici kılınmasının mümkün olmadığı, “…” ibaresinin her iki tarafa ait markalarda markanın asıl unsurları arasında yer almış olması nedeniyle taraf markaları arasında işaretler yönünden de 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi çerçevesinde görsel ve işitsel benzelik bulunduğu kanaatine varılmıştır. Ayrıca mahkeme kararının aksine taraf markalarında yer alan ve asıl unsur teşkil eden “…” ibaresi, başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliği düşük bir ibare de değildir. Nitekim davacı markaları ile “…..” ibarelerini benzer gören Yargıtay 11. HD.’nin 2012/16991….sayılı ilamlarında da “…” ibaresi ayırt edici görülerek korunmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün v…sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiş, teknik yönlerden mevcut bilirkişi raporundan faydalanılmıştır.
Her ne kadar davacı markalarının tanınmış oldukları ve 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca da başvurunun reddi gerektiği ileri sürülmüş ise de, dava konusu marka kapsamında yer alan tüm mallar bakımından aynı Yasa’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşulları oluştuğundan davacı markalarının tanınmış olup olmadığının ve bu bağlamda somut olay bakımından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların bulunup bulunmadığının tartışılması sonuca etkili görülmemiş, yine davacının kötü niyet iddialarının da dosya kapsamı itibariyle ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların markaları arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddedilmesi doğru değilse de, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/11/2019 gün ve …. K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, … YİDK’ın …. sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davalı Şirket adına tescilli ….. sayılı “… …” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden terkinine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL. harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 41,10 TL ilk masraf, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 185,40 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 60,88 TL olmak üzere toplam 2.087,38 TL yargılama gideri ve 35,90.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.123,28 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/10/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/11/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip