Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/287 E. 2021/1357 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Giderilmesi, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/11/2019 tarih ve…. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … … Ltd. Şti. adına tescil edilen “…” ibareli markayı 2016 yılı Ocak ayında devraldığını, davalı şirketin, “…” ibaresini taşıyan eğitim kurumlarını işlettiğini, diğer davalıların da bu şirketin ya da okulun yönetici ve imzaya yetkili şahısları olduğunu, davalıların bahsi geçen kullanımlarının müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalıların ihlal teşkil eden kullanımları ile aynı ve benzer ibareli marka başvurularının reddine karar verildiğini, davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturma sonucu takipsizlik kararı verildiğini, bu nedenle … Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptıklarını, davalıların ihtar edilmesine rağmen kullanımlarına devam ettiklerini ileri sürerek davalıların 556 KHK’ya aykırı hareketleri sonucu oluşan ve tecavüz nitelikteki durumun giderilmesini, şimdilik 1000 Tl maddi tazminat ve 40.000,-TL manevi tazminatın temerrüt tarihi olan 14/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini 83.333,00-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili şirketin sektöründe ….’un en kaliteli eğitim kurumlarından biri olduğunu, yıllardır sürdürdükleri faaliyetlerinin açılan bu dava ile sekteye uğradığını, telafisi mümkün olmayan zararlarla karşı karşıya kaldıklarını, davacı tarafın huzurda görülen davayı açmadan önce aynı konuyla ilgili…. da suç duyurusunda bulunduğunu, ….soruşturma sayılı suç duyurusu neticesinde… sayılı takipsizlik kararı verildiğini, davacı yanın “…” ibaresiyle alakalı her türlü hakkın adeta kendilerine ait olduğunu savunduğunu, hâlbuki kurum kayıtlarında dahi 200’den fazla “…” ibaresi geçen marka bulunduğunu, müvekkilinin kullanımlarını….sayılı “…. … …” markasına dayandırdığını, müvekkili markası ile davacı yanın sahibi olduğu markalar arasında herhangi bir illiyetin söz konusu olmadığını, dava dilekçesinde de belirttiği üzere davacı yanın dava konusu …. ibareli markayı 2016 yılında devraldığını, müvekkilinin…sayılı “…” marka başvurusuna yapılan itirazların reddedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalıların , davacının “…” ibareli markasının esas ve ayırt edici sözcük unsurunu içerek şekildeki …. mahiyetteki tüm kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğu, davalı tarafın kullanımları dayandırdığı ….. sayılı marka başvurusunun tescil edilmediği, 556 s. KHK 66/2-c bendi uyarınca davacının talep edebileceği tazminat tutarının 83.333,00 TL bulunduğu, 10.000 TL manevi tazminatın hakkaniyet uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalıların 556 KHK’ya aykırı hareketleri sonucu oluşan ve tecavüz nitelikteki durumun giderilmesine,83.333,00-TL maddi ,1000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemece hükmedilen manevi tazminatın yetersiz bulunduğunu, zira davalıların 2010 yılından bu yana hukuka aykırı eylemlerini en az 5 ayrı eğitim kurumunda kullandıklarını, müvekkilinin itibarının zedelendiğini, okulların müvekkili ile ilgisi olmadığını açıklamak zorunda kaldıklarını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden kaldırılarak manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davacının markayı 2016 tarihinde devraldığını, davacının hiçbir şekilde kullanmadığı ancak tehdit amaçlı devir aldığı markaya dayanarak aleyhlerine ,,, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, yapılan soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu kararda açıkça belirtildiği üzere müvekkilin tabelasında ve gerekli yerlerde kullanılmakta olan ”… … …” markası üzerinde davacının herhangi bir hak sahibi olmadığını, bahse konu markanın müvekkili tarafından uzun yıllardan bu yana kullanıldığını, davacının kullanılmayan markayı müvekkillerinden haksız yararlanmak maksadıyla devraldığını, mahkemece talimat yolu ile alınan bilirkişi raporunda da davaya konu kullanımların davacının markası ile iltibas oluşturmadığının bildirildiğini, davacının davdaki dayanak markasının kullanılmadığı iddiasıyla Ankara 3. FSHHM’nin … esasında açtıkları davanın derdest olduğunu, tarafların faaliyet gösterdiği yerlerin de farklı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE :1- Dava, markaya tecavüzün giderilmesi, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalıların istinaf itirazlarının incelenmesine gelince ;dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken mülga 556 sayılı KHK’nın 61. maddesi uyarınca marka sahibinin izni olmaksızın, markanın aynı KHK’nın 9. maddesinde belirtilen biçimlerde kullanılması marka hakkına tecavüz sayılmaktadır. Atıf yapılan 9. maddede ise marka sahibinin, markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasının ya da tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının önlenmesini talep edebileceği hüküm altına alınmıştır.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde, davacı taraf , davalıların işlettikleri eğitim kurumlarında “…” ibaresini gerek işletme adı gerekse tanıtım amacıyla kullandıklarını, bu kullanımları ile müvekkilinin “…” ibareli, 16. Ve 41. Sınıfta tescilli 2004/19864 sayılı markası arasında iltibas bulunduğunu ileri sürmüştür.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarından ve dosyada bulunan belgelerden davalıların kullanımlarının “… …..” ve şekil unsuru da barındıran “… … … ……” ibarelerinden oluştuğu ve bu kullanımlarının davacının dayanak markasının tescilli olduğu 41. Sınıfta yer alan eğitim ve öğretim hizmetlerine ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının itirazına mesnet … sayılı markası ise beyaz zemin üzerine lacivert harflerle yazılmış “…” kelimesi ile bu kelimenin başında … bir stilde yazılmış “…….” harfleri ve turuncu-lacivert şeritlerden oluşan bir şekilden ibarettir. Görüldüğü üzere davacı markası ile davalıların kullanımları arasındaki benzerlik, “…” ibaresinin kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Ancak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.12.2019 tarih,… sayılı ilamında da açıklandığı üzere iltibas tehlikesi değerlendirilirken marka işaretleri arasındaki benzerlik yanında, bu işaretlerin ayırt edicilik güçlerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre; amaç, … ve yöntem belirten “…” ibaresinin,41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliği bulunmayan, tanımlayıcı bir ibare olduğu ve kimsenin tekeline bırakılamayacağı gözetildiğinde, bir bütün olarak davalıların kullanımları ile davacı markası arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, 41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliği bulunmayan “…” ibaresinin davacı markasında ve davalıların dava konusu edilen kullanımlarında ortak olarak yer almasının, bir bütün olarak davacı markası ve davalıların kullanımları değerlendirildiğinde tek başına iltibasa yol açmadığı, davalıların kullanımları ile davacı markasındaki diğer unsurların işaretleri birbirinden farklılaştırdığı Dairemizce kabul edilmiştir.
Bu itibarla, davacı markası ile iltibas teşkil etmeyen dava konusu kullanımların davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturmadığı gözetilerek ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi … olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/11/2019 gün ve ….. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken maddi olmayan talepler yönünden 59,30 TL, maddi tazminat yönünden 59,30 TL ve manevi tazminat yönünden 59,30 TL olmak üzere toplam 177,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin ve ıslah harcı olarak alınan 2.280,26 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.102,36 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen maddi olmayan istemler yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.900,00 TL, reddedilen maddi tazminat talebi yönünden 5.900,00 TL, reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 5.900,00 TL olmak üzere toplam 17.700,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
8-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan 28,43 TL posta masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 170,77 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 111,47 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-Davalılar tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 1.648,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
13- Davalılardan icranın geri bırakılması için alınan nakti teminatın GERİ VERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip