Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/255 E. 2021/1500 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Marka YİDK Kararının İptali ile Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/10/2019 tarih ve ….sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, … Grup şirketlerince kullanılan ve müvekkili adına tescilli markalardan en önemli ve değerlilerinden birisinin de “…” markalı ürünleri için kullanılan ürün kutusu şeklinden oluşan markası olduğunu, bu markanın müvekkili adına 14.11.2006 tarihinden beri… sayılı marka ile koruma altında olduğunu, müvekkiline ait olan şekil markasının tescilli olmasının yanında son derece tanınmış bir marka da olduğunu, bu şekil markasının yine müvekkili adına tescilli tanınmış “…” markalı ürünler için uzun yıllardır kullanıldığını, bu vesileyle davaya dayanak şekil markasının kendisinin de tanınmış hale geldiğini, 12.01.2017 tarih ve 268 sayılı ….. ilan edilen davalı Şirkete ait 16.11.2016 tarih ve … sayılı şekil marka başvurusundan haberdar olunduğunu, müvekkilinin kendisine ait şekil markası ile karıştırma ihtimali yaratacak derecede benzer olan söz konusu marka başvurusuna 556 Sayılı KHK’nin 8/1(b), 8/4 ve 35. maddeleri uyarınca itiraz ettiğini, itirazın tamamen reddedildiğini, bu hatalı karara karşı müvekkilince …. nezdinde itiraz edildiğini, ancak, … tarafından eksik ve hatalı inceleme yapılarak itirazın 16.02.2018 tarihli… sayılı karar ile tümüyle reddedildiğini ileri sürerek anılan kararın iptali ile….sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili Şirketin “… … sekil” markası ile itiraz edene ait şekil markalarının farklı olduğunun aşikar olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre… sayılı davalı markasının, 29. sınıfta yer alan “…Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar….” ile 30. sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler…..” malları ile davacıya ait …. tescil numaralı markası arasında, bu sınıflarda yer alan mallar yönünden mülga 556 sayılı KHK’nın 8/b maddesi anlamında iltibas ihtimalinin bulunduğu, mülga 556 s. KHK, m. 8/4 uygulanması şartlarının oluşmadığı, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 16.02.2018 tarih ve …. sayılı kararının 29. sınıfta yer alan “…Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar….” ile 30. sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler…..” malları bakımından yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne YİDK’nın 16.02.2018 tarih ve… sayılı kararının 29. sınıfta yer alan “…Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar….” ile 30. sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler…..” bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline, davaya konu markanın yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden davaya konu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu taleplerinin sadece kabul edilen kısım için değil markanın kapsamında kalan tüm mallar yönünden kabul edilmesi gerektiğini, davalının kötüniyetli olduğunun gözardı edildiğini, davalının daha öncede benzer ürünleri tescil ettirmeye çalıştığını, davalının ambalaj giydirerek müvekkilinin markasına benzerlik yarattığını, bunun da kötüniyetini gösterdiğini, iltibas bulunduğunu, markalar arasında yüksek düzeyde benzerlik olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşulların da bulunduğunu, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, davaya konu markanın tescili halinde davalının haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kararının müvekkilinin aleyhine olan kısmı için kaldırılmasını, davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, bilirkişi raporunun herhangi bir hukuki/teknik dayanak ortaya koymaksızın gerekçesiz biçimde sonuç kanaat bildirdiğini, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli nitelikte olmadığını, müvekkilinin “… … şekil” markası ile itiraz edene ait şekil markalarının farklı olduğunu, müvekkiline ait ürünün silindir şeklinde olduğunu, davacının şeklinde tek boğum var iken, müvekkilinin şeklinde 2 boğum bulunduğu, … nin gövde formu düz inerken, … nın ürününde gövde şişmandır ve dışa doğru eğimli bulunduğunu, dar alanların alt ve üst kısma göre daha fazla yer kapladığını, kullanılan ögeler ve renklerin tamamen birbirinden farklı bulunduğunu, davacının kavanoz şekil markasının ….nezdinde yaptığı başvurunun sözkonusu şeklin herhangi bir ayırt ediciliğe sahip olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında herhangi bir benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanamadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : 1-Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin başvurusuna konu “… … + Şekil” ibareli markası ile davacının itirazına mesnet şekil markası arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasın bulunmadığı, davalının başvurusunun kötüniyetli olduğuna dair dosya kapsamında yeterli delilin olmadığı, davalının başvurusuna konu markayı tescil ettirdiği şekli ile kullanmadığına dair davacı iddiasının iş bu davanın konusunu oluşturmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Davalılar vekillerinin istinaf itirazlarına gelince, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden, davalı Şirketin …. sayılı “… … + Şekil” markasının tescili için diğer davalı Kuruma başvurduğu, davacı tarafından itiraza mesnet gösterdiği şekil markasına dayalı olarak başvuruya itiraz edildiği, bu itirazın nihai olarak reddedildiği, iş bu davanın, iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmakta olup, dosya kapsamındaki uyuşmazlığın, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markası arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve… sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu ilkesinden hareket ile somut uyuşmazlığa dönüldüğünde; davalı Şirketin dava konusu başvurusuna konu markasının “… … + Şekil” ibaresinden oluştuğu, başvuruya itiraz eden davacı Şirketin itirazına dayanak markasının da şekilden oluştuğu anlaşılmakta olup, taraf markaları kapsamında ortak olarak nitelendirilebilecek hususun şekil olduğu, zira davacının itirazına mesnet markasında şekil dışında bir kelime unsurunun yer almadığı, markaların karşılaştırılmasında esas alınacak hususun şekilden ibaret olduğu, davalının başvurusuna konu şekildeki kavanozun iki boğumlu görünmesine rağmen, davacının itirazına mesnet markasında tek boğum bulunduğu, davalının başvurusuna konu şeklin davacının itirazına mesnet markasındaki şekle göre daha iri göründüğü, eğim yönlerinin aynı bulunmadığı, kullanılan ögeler ve renklerin birbirinden farklı bulunduğu, davalının başvurusunun içeriğinde kelime unsurlarının da olduğu, bu halde, taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde bıraktıkları genel izlenim itibariyle karıştırılma ihtimali bulunmadığı, bir bütün olarak markalar arasında yapılan incelemede, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmış, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince aksi yöndeki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne dair karar vermesi doğru olmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ile …… vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/10/2019 gün ve …sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … … ilk derece yargılamasında yapılan posta gideri toplamı olan 30,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :17/12/2021
….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.