Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/24 E. 2021/1098 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/10/2019 tarih ve……. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı gerçek kişi tarafından 16.12 .2016 tarihinde, “… …” ibaresinin 03. sınıftaki emtiada adına tescili için ….. sayı ile başvuruda bulunulduğunu, müvekkili tarafından “…” esas unsurlu markaları ile karışıklığa meydan verecek derecede benzer olması gerekçesiyle yayına itiraz edildiğini, … tarafından…..sayılı karar ile itirazın reddedildiğini, oysa karşılaştırılan işaretlerin benzer olduklarını, “…” ibaresinin anlamı itibariyle başvuru kapsamındaki mallar bakımından ayırt edici gücü zayıf bir terim olarak kabul edilemeyeceğini, bu konuda yargı kararlarının bulunduğunu, taraf markalarının 03. sınıf bakımından aynı emtiada tescilinin istenildiğini, davacı markası ile görsel ve işitsel açıdan iltibas bulunduğunu ileri sürerek, davalı … … kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … savunmada bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında ortak “…” ibareleri nedeniyle bir benzerlik varmış gibi görünse de, dava konusu markanın “… …” olarak bitişik yazılıp “… ..” şeklinde birlikte seslendirilmek durumunda olduğundan, zayıf bir görsel işitsel ve anlamsal benzerliğin bulunduğu, “…” kelimesinin hem İngilizce hem Türkçe olarak ortalama tüketici açısından anlamının bilinmesi mümkünse de davalı markasının “…” ibaresine ek olarak ‘…’ kelime unsuru eklenerek oluştuğundan, direkt olarak davacı şirket ile ilişkilendirilebilecek bir benzerliğinin bulunmadığı, somut olayda markanın başlangıcındaki ilk kelime olan “…” kelimesinin, ilgili tüketici kesimi açısından yeterli ayırt edicilik kattığı, marka emtiası kapsamında sıklıkla tercih edilen ve … sektöründe ilgili tüketici tarafından “…, …” olarak algılanması sebebi ile “…” kelimesinin ayırt edici niteliğinin zayıfladığı ve zayıf marka sahibinin bunun sonuçlarına katlanması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkiline ait “…” markalarının tescilli oldukları mal ve hizmetlerin kendisi ya da karakteristik özelliklerini belirtmediğini, bu nedenle cins ve nitelik belirten kelimelerden olmadığını, yani ayırt edicilik niteliğini haiz olduğunu, emsal mahkeme kararları ile bir mal ve hizmeti doğrudan çağrıştırmayıp, akla getirmeyen ancak imada bulunan kelimelerin dahi ayırt edicilik vasfının bulunduğunun kabul edildiğini, “…” ve “… …” anlamlarına gelen taraf markalarının, kavramsal olarak da birbirini çağrıştıracak nitelikte bulunduğunu, taraf markalarının 03. sınıf bakımından aynı emtiada tescilinin istenildiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davalı …’nın “… …” ibareli markasının tescili için yapmış olduğu, … kod numarası verilen marka tescil başvurusunun ilân edilmesi üzerine, davacının itirazına mesnet gösterdiği markalarıyla iltibas doğacağından bahisle, davalının başvurusunun reddi için itirazda bulunduğu, davacı tarafın itirazının…….tarafından ve sonrasında da nihai olarak …… tarafından …. sayılı kararla reddedildiği, iş bu davanın süresinde açıldığı anlaşılmakta olup, dosya kapsamındaki uyuşmazlık, davacıya ait önceki tarihli “…” esas ibareli markaların, davalının başvurusu yönünden KHK’nin 8/1-b hükmü çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
10.01.2017 gün ve 29994 sayılı … Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.12.2016 gün ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Geçici Madde 1/(1) hükmü uyarınca, anılan kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış marka tescil başvurularına, başvuru tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Somut uyuşmazlıkta da Dairemizce, davalının başvurusunun “… …” ibaresinden oluştuğu, başvuruda yazım şeklinin ön planda olmadığı, “…” ibaresinin “…” anlamına geldiğinin ortalama tüketicilerce bilinmese de, başvuruda yer alan “…” ibaresini niteleyici bir ibare olarak algılanacağı, itiraza mesnet davacı markasının ise “…” esas ibaresinden meydana geldiği, dolayısıyla her iki taraf markalarındaki esas unsurların da “…” kelimesinden oluştuğu, “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu 3. sınıf mallar yönünden dahi tanımlayıcı bir özelliğinin olmadığı, bu nedenle de taraf markalarında ayırt edici unsur olarak algılanacağı, davacının mesnet markaları ile davalının başvurusu arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, “… …” ibare ve biçimli işareti gördüğünde, bunun “…” esas ibareli markadan farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, başvuruya konu markanın davacı adına tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının yüksek ihtimal dahilinde olduğu, başvuruya konu markada yer alan diğer unsurların yeterli ayırt ediciliğe sahip olmadığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan davacının bu davaya konu “…” markasına ilişkin olarak verilen; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin, 17.11.2020 gün ve …..sayılı kararlarının da bu yöne ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, dosya kapsamında görüşüne başvurulan bilirkişilerin raporlarında da, taraf markalarının 3. sınıfta yer alan “…” malları ile ilgili olarak aynı ürünleri kapsadığının tespit edilmiş olması nedeniyle, ibareler arasındaki benzerlik de gözönünde tutulduğunda, 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla mahkemece, tarafların ibareleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve…… sayılı kararı uyarınca, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu bildirildiğinden, Dairemizce de bu konuda bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/10/2019 gün ve…… sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile davalı … ….’nın …… sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davalının marka tescil başvurusu müddet durumda olduğundan ve tescil edilmediğinden, hükümsüzlük talebi hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40 TL. harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 50,80 TL ilk masraf, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 183,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 106,88 TL olmak üzere toplam 2.140,68 TL yargılama gideri ve 44,40.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.185,08.TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/09/2021

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.