Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/212 E. 2021/1169 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2019
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/10/2019 tarih ve …… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin…….ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, …..kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin dünyaca tanınan … markasının lisansörü olarak Türkiye’de faaliyet gösteren, Türkiye’de 18,9 milyon aboneye hizmet veren bir … kuruluşu olduğunu, davalının marka tescil başvurusu yaptığı ibare ile müvekkili adına tescilli ve tanınmış “…” ibareli ve “… …” ibareli markalar arasında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin tescilli markaları ile iltibas yaratan davalı markasının aynı sınıfta yer alan mal ve hizmetleri kapsadığını, müvekkilinin yoğun emek ve etkin tanıtım faaliyetleri sonucu “…” ve “…” ibaresine ekli ibare ve şekillerden oluşmuş 242 adet tescili ya da tescil başvurusu yapılmış markaya sahip olduğunu ve bunların seri marka niteliğini taşıdığını, “…” ibaresinin müvekkili tarafından kullanım sonucu ayırt edicilik ve tanınmışlık kazandığını, dolayısıyla dava konusu başvurunun tüketici nezdinde müvekkilinin bir ürün ve hizmet markası olarak algılanacağını, marka başvurusunun tamamen müvekkilinin ticari itibarından faydalanmak için yapıldığını ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek,….. sayılı kararın iptaline, marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu markaların benzer olmadığını, davacının itirazına gerekçe gösterdiği markaların ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, Yargıtay kararları uyarınca, zayıf markanın diğer markalara nazaran daha az etkili bir korumaya sahip bulunduğunu, davacının zayıf markaya dayanarak tekel yaratamayacağını, davacının kötü niyet iddialarının haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, …. sayılı davalı marka başvurusu ile davacının “…” ibareli markaları arasında, “…” ibaresinin zayıf marka olması sebebiyle 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığı, itiraz gerekçesi markaların tanınmışlığı ve 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesindeki riskler ispat edilmediğinden dava konusu markanın tescilinin tanınmışlıktan haksız yarar sağlama, onun itibar ve ayırt ediciliğini zedeleme sonuçlarını doğurmayacağı, davalı gerçek kişinin marka başvurusunun kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, özellikle belirttikleri “… …” markası ile “…” ibareli başvurunun benzerliği konusunda hatalı değerlendirme yapıldığını, davalı markasında yer alan şekil unsurunun da logodan çok figüratif bir desen olduğu için markalar arasındaki benzerliği geri plana atmayacağını, bu markanın yanında dava konusu başvurunun müvekkiline ait “…” asıl unsurlu seri markalarla da iltibasa yol açacağını, başvurunun müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, müvekkilinin yoğun reklam, tanıtım ve kullanımla “…” ibaresini ayırt edici hale getirdiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar ve “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama tüketiciler üzerinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibasa yol açacak düzeyde benzerliğin olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından aynı Kanun’un 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı, başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/10/2021
….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.