Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/11/2019 tarih ve ……. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin … nezdinde….. sayılı “…….” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ilanına davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak itiraz ettiğini, … tarafından SMK 6/4-5 maddelerine dayalı itirazın yerinde görülerek, başvurunun reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin ise … tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin ticaret unvanında da yer alan “…” ibaresinin ilk olarak … tarafından resmi olarak kullanıldığını ve ayırt edicilik özelliğini ilk defa … ile sağladığını, …’ın çalışma alanlarının bir kısmı özelleştirildikten sonra … ….. … … A.Ş. unvanı ile yeniden yapılandırıldığını, 2000 yılından sonra birçok özel girişimcinin … … A.Ş.’nin bağlı ortaklarının işletmeleri için özelleştirme ihalelerine katıldığını, bu dönemde … …’in de özelleştirme ihalelerine katılarak … … A.Ş. ile … … A.Ş. ‘yi müvekkili … bünyesine kattığını, müvekkili gruba ait şirketlerinin markalarının ticaret unvanından türetildiğini, markaların “…..” ibarelerinden oluştuğunu, davalı … Gıda’nın, daha önce grup şirketlerine ait “…” varyasyonlu bu markaların tescili aşamasında …… ilan sürecinde itiraz ettiğini, ancak verilen Yargıtay kararları neticesinde davalı Şirketin itirazlarının reddedilerek müvekkili markalarının tescil edildiğini, davalı Şirketin sektörel pozisyonu dikkate alındığında, müvekkili şirkete ait marka başvurusu ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkil şirketin ticari unvanını temel alarak ve ürün gamına göre gelen kelimelerle marka bütünlüğü oluşturarak tasarlanmış markalarını tescil ettirdiğini, “etigübre” ibareli markanın ve diğer yeni markaların da tescili ile beraber seri marka oluşturduklarını, müvekkil Şirketin “… gübre” ibareli markasının tescili ile haksız bir yarar sağlaması ihtimali bulunmadığını, davalı Şirket ile müvekkili şirketin ürün ve hizmetlerinin farklı sektör ve sınıflarda olduğunu, davalı Şirket markasının itibarına zarar verilmesinin söz konusu olmadığını, davalı Şirketin “…” ibaresi üzerinde tekel hakkı oluşturma çabasında olduğunu ileri sürerek, …. sayılı kararının iptaline, başvurunun tüm sınıflar bakımından tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı Şirketin “…” markalarının kalite sembolü haline geldiğini, özellikle 30. sınıfta yer alan çikolata, bisküvi, gofret, kek gibi ürünlerde toplumun büyük bir kesimince bilindiğini, “…” ibaresinin gübre emtiasında kullanılmasının, davalı Şirketin itibarına zarar verebileceğini ve markanın sulanması sonucunun doğabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin 1961 yılında kurulduğunu ve markalarının bir kalite sembolü haline geldiğini, kendi marka ve tasarımlarını yaratarak iltibas ve haksız rekabetten kaçındığını, cazibe merkezi haline gelen müvekkili markalarının istismara uğradığını, müvekkiline ait “…” markasının ülkemizde tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, “…”….. nezdinde 23.02.2000 tarih ve…..o ile tescil edildiğini, müvekkili Şirketin ürettiği ürünlerin, oluşturduğu markaların tümünde “…” ibaresinin kullanıldığını, 942 adet “…” ibaresini ihtiva eden markalarının mevcut olduğunu, tanınmış olan müvekkiline ait “…” markasının bütün sınıflarda yer alan mal ve hizmetleri kapsar bir şekilde korunmasının gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı adına tescilli “…” markasının 6769 Sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddeleri anlamında tanınmış marka olduğu, dava konusu …. sayılı markanın kullanılması halinde davalı Şirketin tanınmış markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlanabileceği, tanınmış markanın itibarının zarar görebileceği ve tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin, davalı Şirket kurulmadan çok önce 1935 yılında bizzat … tarafından kurulduğunu, ticaret unvanında da yer alan “…” ibaresinin ilk olarak resmi olarak kullanıldığını ve ayırt edicilik özelliğini ilk defa … ile sağladığını, müvekkilinin piyasadaki konumu ve geçmişi dikkate alındığında başvuru konusu markanın, davalı … …… ait “…” markası ile karıştırılacağı iddiasının abesle iştigal olduğunu, mahkeme kararının, müvekkili Şirketin dahil olduğu gruba ait “…” ibareli başka markalar hakkında, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin verdiği kararlara aykırı bulunduğunu, mahkemenin … … AŞ’nin “…” varyasyonlu diğer markalarını tescil ettirdiği ve bu markaların da sahibi olduğu hususlarını ısrarla göz ardı ettiğini, davalı … Gıda’nın sektörel pozisyonu dikkate alındığında, müvekkil şirkete ait marka başvurusuna konu markanın ve davalının markasının ayırt edici karakteri haiz olduğunu ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkil şirketin “… gübre” ibaresi ile yapmış olduğu marka başvurusunun SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesi hükümleri gerekçe gösterilerek reddedilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu, zira müvekkil şirket ürün ve hizmetleri ile davalı … Gıda ürün ve hizmetlerinin sektörel olarak, aynı veya benzer pozisyonda bulunmadığını, müvekkil Şirketin “… gübre” ibareli markasının tescili ile haksız bir yarar sağlaması ihtimalinin olmadığını, davalı Şirket markasının itibarına zarar verilmesinin söz konusu bulunmadığını, yine markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi şartı da gerçekleşmediğinden SMK’nın 6/5 maddesi gereğince marka başvurusunun reddedilemeyeceğini, davalı … Gıda’nın, “…” ibaresi üzerinde tekel hakkı oluşturmaya çalıştığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava,… kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin “…” ibareli redde mesnet markasının gıda sektöründe tanınmış olduğu, dava konusu başvurunun asli unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, marka başvurusunun kapsamında ise 1. sınıftaki “Gübreler ve topraklar” mallarının yer aldığı, dava konusu başvurunun asli unsuru ile redde mesnet markanın aynı ibareden oluşmaları, davacı markalarının tanınmışlık düzeyleri gözetildiğinde, SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleşeceği, davacı Şirketin dava konusu başvuru yönünden kendisine müktesep hak sağlayacak bir markasının olmaması karşısında bu ibarenin ilk olarak müvekkili tarafından kullanıldığı ve müvekkilinin ticaret unvanında yer aldığı yönündeki istinaf itirazlarının da yerinde bulunmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2019 tarih, …… karar sayılı ilamı ile onanan Dairemizin 09/06/2017 tarih, …. Sayılı kararında da aynı hususlara dayalı savunmanın yerinde görülmediği ve davalı Şirketin “…” ibareli markasının korunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/10/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/11/2021
…..