Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/05/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, , müvekkilinin …. sınıf mal ve hizmetleri içeren “…” ibareli marka tescil başvurusunun … tarafından SMK’nın 5/1-b ve c maddeleri gereğince reddediliğini, oysa dava konusu başvuruyu oluşturan “… ” ve “… ” ibarelerinin …’nün …’a vereceği yetkilendirme doğrultusunda … ve … Birliği arasındaki işbirliğini ve bu işbirliği kapsamında sunulacak ikinci el motorlu kara taşıtlarının alım satım işlemlerinde mülkiyetin devri ile satım bedenlinin aynı zamanda güvenli el değiştirmesini sağlayacak hizmeti ifade etmesi amacıyla birleştirildiğini, dava konusu ibarenin sunulan hizmeti ifade eden ayrı, özgün ve bağımsız bir anlam oluşturduğunu , bu sebeple bu iki kelimenin bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini, buna göre tek tek ayırt edici nitelikte olmayan unsurların birleştiğinde ortaya çıkan yeni kelimenin bir bütün olarak ayırt edicilik vasfı kazanabileceğini, ileri sürerek …. Sayılı … Kararının İptaline,…” ibareli başvurunun tesciline karar verilen hizmetler bakımından devamına karar verilmesini talep ve dava etmiş duruşmada da dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu başvurunun soyut ve somut ayırt edicilikten yoksun olup marka algısı yaratmadığını, başvuruda yer alan ibarelerin herkesin kullanımına açık tasviri nitelikte bulunduğunu, hiçbir sınıfta marka algısı yaratmayan ve kimsenin tekeline bırakılamayacak olan bu ibarelerin özellikle tescili talep edilen hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin bulunmadığını , Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu “….” ibaresinin reddedilen emtialar açısından soyut ve somut ayırtedicilik taşıdığı, tanımlayıcı ve vasıf bildirici nitelikte olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile ….. Kararının iptaline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, dava konusu başvurunun “…” ve “… ” ibarelerinden oluştuğunu, somut ve soyut anlamda ayırt edicilikten yoksun bulunduğunu, marka algısı yaratmadığını, başvuruda yer alan ibarelerin herkesin kullanımına açık, tasviri nitelikte olduğunu, tasviri olan kelimelerin bir arada kullanılmasının da anlamlarında bir farklılaşmaya veya sıra dışılığa yol açmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, bilirkişi raporunda davacının önceki markalarının tescil edilmesinden hareketle dava konusu başvurunun tesciline karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesinin kabul edilemeyeceğini, bahsi geçen markaların dava konusu başvurudan farklı olduğunu dolayısıyla dava konusu başvuru bakımından emsal olamayacağını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair … kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, başvuru konusu “…” ibaresinin, davalı Kurum tarafından reddine karar verilen 36., 38 ve 42. sınıfta yer alan hizmetler bakımından ayırt edici nitelik taşıdığı gibi 36. sınıfta yer alan “…. yönünden de tanımlayıcı ya da tasviri bir işaret de olmadığı, bu nedenle somut olayda başvurunun tescili istenen hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddesi koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2021
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…