Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : … Kararı İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/07/2019 tarih ve …..sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin ….” ibareli marka başvurusuna , müvekkilinin “…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptığı itirazının nihai olarak … tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu marka başvurusunun müvekkilinin itirazına mesnet markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğu gibi tescil edilmek istenen emtianın da müvekkilinin mesnet markalarının tescil kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle benzer olduğunu, bu nedenle taraf markaları arasında 556 sayıılı KHK’nın 8/1-b maddesi maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğunu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olmadığını, davalının aynı ibareli başka bir marka başvurusuna karşı yaptıkları itirazlarının kabul edildiğini, …’in benzer uyuşmazlıklarda verdiği kararları ile çeliştiğini, müvekkilinin itirazına mesnet marklarının tanınmış olduğunu, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek … sayılı … kararının iptaline ve dava konusu markanın tescili halinde 29,30,32 ve 43. sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, hükümsüzlük istemi yönünden müvekkili Kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, taraf markalarının benzer olmadığını, dava konusu markada “…” ibaresinin asıl unsur olarak yer almadığını, ayrıca “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük bulunduğunu, dava konusu markada yer alan diğer unsurların markayı farklılaştırdığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin Türkiye’nin en büyük entegre dondurulmuş gıda üretim tesisine sahip olduğunu, 1998 yılında İzmir …’da kurulup 2000 yılında hizmete girdiğini, taraf markalarının görsel olarak birbirinden tamamen farklı bulunduğunu, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığını, itiraza gerekçe gösterilen markanın yalnızca “…” ibaresini içerdiğini, müvekkilinin markasının “…” olmak üzere birçok kelime unsuru ile kendine özgü bir logodan oluştuğunu, markanın esaslı unsurunu müvekkilinin daha önce bir çok tescilli tanınmış “…” markasının oluşturduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin önceden beri tescille koruduğu “…” ibareli markalarının devamı niteliğinde bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 556 sayılı KHK 8/1 maddesi koşullarının oluşmadığı, taraf marka işaretleri benzemediği gibi davalının marka başvurusunda davacı tarafın markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağı, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği kanıtlanmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların da bulunmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddin karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olmadığını, taraf markalarının esas unsurlarının “…” ibaresinden oluştuğunu bu nedenle markaların iltibasa neden olacak düzeyde benzer bulunduklarını, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin davalının lider markası olduğunu, “… …. ” ibaresinin de slogan niteliğinde bulunduğunu, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin esas unsur olarak yer aldığını, dava konusu markanın tescil edilmek istendiği mal ve hizmetlerin de müvekkilinin itirazına mesnet markaları kapsamında yer mal ve hizmetlerle aynı ve yakından ilişkili olduğunu, mal ve hizmet benzerliğinin iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmadığını, mahkemece iltibas incelmesi yapılırken ortalama tüketici kriterinin yok sayıldığını, uyuşmazlık konusu malların gıda ürünlerini içerdiğini, anılan malların tüketim amacı , nispeten daha ucuz olması erişimin oldukça kolay bulunması gibi nedenlerle markalar arasındaki farklılığın çok daha belirgin olması gerektiğini, yine tescil edilmek istenen emtianın tüketicileri arasında çocuklarında yer aldığını, bu nedenle iltibas riskinin yüksek olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli bulunduğunu, zira davalının müvekkilinin tanınmış markalarından haberdar olmayacağının düşünülemeyeceğini, başvurunun müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yararlanmak amacıyla yapıldığını, mahkemece verilen kararın daha önce … ibareli markaları hakkında verilen kararlarla çeliştiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “”…. ” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvuruda, davacı markasının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin öne çıkartılmadığı, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının sonuca etkili bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/10/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/10/2021
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…