Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/185 E. 2021/1276 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/07/2019 tarih ve ……. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı gerçek kişinin “…” ibareli marka başvurusuna “…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptıklarının itirazlarının naihi olarak … tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu markanın müvekkilin çok tanınmış olan markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu gibi tescili istenen 36. sınıf hizmetlerin itirazlarına mesnet marka kapsamında yer aldığını, davalı gerçek kişinin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek …… sayılı … kararının iptalini ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı… vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markaları arasında benzerlik olmadığını , müvekkilinin avukat olup babasına ait …… vekilliğini yürüttüğünü, şirketin ”…” markası altında 1979 yılından bu yana faaliyet gösterdiğini ve …..başvuru numarası ile ”…” ibareli tescilli markası bulunduğunu, bu süreçte davalının, vekilliğini yaptığı şirketin iş yaptığı bölgenin gelişmesi sebebi ile uluslararası müşteri pazarına hitap edilebilmesi amacıyla yeni bir markalaşma sürecine girdiğini ve bu maksatla ”…” kelimesinin birebir karşılığı olan ”…” kelimesinin marka olarak seçildiğini, tamamen sektörde tanınırlığını sağlayan ”…” kelimesinin İngilizcesi ile yola kurumsal bir şekilde devam ederek kurumsallaşmayı amaçladıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuru ibaresi üzerinde davacının önceye dayalı hakkı, davalı başvurusu ile davacının markasından haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği haller ile davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı yönündeki iddiaların da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, taraf markalarının görsel,işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğunu, aksi yöndeki bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilmeksizin eksik inceleme sonucu karar verildiğini, tanınmışlık iddialarının değerlendirme dışı bırakıldığını, müvekkilinin ” …” ibareli markasının çok tanınmış olduğunu, müvekkilin çok tanınmış markasıyla ayırt edilmeyecek derecede benzer dava konusu markanın tesciline izin verilmesinin hukuka uygun bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2021 tarih….. sayılı ilamında da vurgulandığı üzere davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, ayırt edicilik gücünün zayıf olduğu ve bu nedenle koruma düzeyinin düşük bulunduğu, aynı nedenle davacı vekilinin tanınmışlığa dayalı istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/10/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/10/2021

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.