Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1750 E. 2022/1615 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1750
KARAR NO : 2022/1615
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2020
NUMARASI : 2018/213 E. – 2020/91 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Coğrafi İşaret ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/02/2020 tarih ve 2018/213 E. – 2020/91 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1984 yılında dondurma sektörüne giriş yaptığını, tanınmış “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalı … Odasının “…” ibareli coğrafi işaret başvurusunda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa bu ibarenin ürünün öz adı haline geldiğini, YİDK bu itirazı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/4552 Esas, 2012/8145 sayılı kararını gerekçe göstererek reddetmiş ise de anılan karara konu Ankara 3. FSHHM’nin 2008/41 esas ve 2009/105 sayılı kararının 10 yıl önce verildiğini, bu süre içinde tüketiciler nezdinde şartların değişip değişmediğinin irdelenmediğini, … ibaresi bu ürünün öz adı değil ise ürünün nasıl tanımlanabileceği hususunun açıklanmadığını, itirazlarının reddine ilişkin karara “…”na Türk Gıda Kodeksi Dondurma Tebliği Taslağında yer verilmemesinin de gerekçe gösterildiğini, ancak bu ibareye 2005 tarihinde yürürlüğe giren 2004/45 sayılı Tebliğ’de yer verildiğini, anılan tebliğde başvuruya ürünün öz adı olarak yer verildiğini; davalı … başvuruya yapılan itirazlar sonucu “…” üretiminde kullanılacak sütün keçi sütü olmasını ve bu keçi sütünün de Kahramanmaraş il sınırları içinde yetişip beslenen keçilerden elde edilen süt olması şartını getirdiğini, yine aynı kararla “…”nın üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerin tamamı Kahramanmaraş ili sınırları içerisinde gerçekleşmek zorundadır” cümlesinin çıkartıldığını, ancak başvuru metninde keçi sütünün sağımının üzerinden 4 saat geçmeden üretim yerine ulaştırılması gerektiği belirtildiğinden ve keçi sütünün de Maraş’ta yetişen keçilerden sağılması gerektiğinden üretimin bu ilde yapılması şartının kaldırıldığından bahsedilemeyeceğini, davalı Kurum tarafından verilen kararın çelişkili olduğunu, dondurma sektöründeki büyüme verilerine göre Maraş’taki keçi sayısı artışının düşük olduğunu, kaldı ki bunların küçük bir kısmının nihai metinde yer verilen “Kahramanmaraş ili sınırları içinde yetişen kekik, keven, sümbül ve çiğdem gibi çiçeklerle beslenen keçiler” olduğunu, keçilerden elde edilecek süt miktarının yıllara ve iklim koşullarına göre değişkenlik gösterebileceğini, örneğin bir salgın hastalık durumunda süt üretiminin dondurma üretimini karşılamayacağını, bazı firmaların hammaddeye erişemeyebileceğini, bu durumda dondurmanın yüksek fiyatla tüketiciye arz edileceğini, üretim koşullarının iyi analiz edilmediğini, sütün taban-tavan fiyatlarındaki değişkenliklerin kontrolünün sağlanması hususunda bir düzenlemeye yer verilmediğini, salep ile birlikte diğer gamların kullanılmamasının üretimi sınırlandıracağını, üretimde kullanılacak salep oranının % 0,7 ile % 8 arasında kabul edildiğini, bunun üretim ve denetimde yanıltıcı uygulamalara yol açacağını, salebin hammaddesi olan orkide üretim oranları ile dondurma talebinin nasıl karşılanacağının belirsiz olduğunu, denetime ilişkin mevcut düzenlemenin de belirsizlikler taşıdığını, seçilecek kişilerin hangi vasıflara sahip olacağının bilinmediğini, mevcut düzenlemenin rakip şirket yetkilisi tarafından denetime imkân tanıdığını, şikâyet halinde her zaman denetleme yapılabileceğinin belirtildiğini, ancak şikâyetin sözlü/yazılı yapılması şartının dahi aranmadığını, uygulamada sözlü şikâyet yapıldığı belirtilerek rakip firmaya gidilip onun ticari sır gibi bilgilerine vakıf olunabileceğini, objektif bir denetim kurulu oluşturulması gerektiğini ileri sürerek, YİDK’nın 2018-M-3106 sayılı kararının iptaline ve C2017/109 sayılı coğrafi işaretin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/4552 Esas, 2012/8145 Karar sayılı ilamında “…”nın ürünün öz adı niteliği taşımadığının belirtildiğini, söz konusu dondurmanın coğrafi işaret olma niteliğine haiz olduğu görüşüne binaen “…”na TGK Dondurma Tebliği taslağında yer verilmediğini, üretimde kullanılacak salebin yöredeki yabani orkidelerden elde edilmesi gerektiğine dair bir açıklama bulunmadığını, bu konudaki iddianın mesnetsiz olduğunu, keçi sütü yerine inek sütünün, diğer stabilizatörlerin ve mikrobiyal risk ihtimaliyle süt tozunun kullanılmasına izin verilmesi itirazının yerinde olmadığını, zira coğrafi işaretin aynı zamanda bir değer zinciri yönetimi olduğunu, coğrafi işarete konu ürünün üretimi için olmazsa olmaz hammaddelerin devamlılığının sağlanması gerektiğini, keçi sütünün 4 saatte işlenmesinin bir zorunluluğu değil işletmelerin genel uygulamalarına işaret ettiğini, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bu hususa itiraz etmediğini, denetim merciinde anılan bakanlığın il teşkilatının bulunması nedeniyle bu konudaki itirazların da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, sektörde yıllardır tecrübesi olan davacının içerisinde “…” ibaresi geçen ürünleri piyasada kullanmaması gerektiğini, coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren ibarelerin marka olarak tescil edilemeyeceğini, coğrafi işaretin kolektif bir işaret olduğunu ve korunmasının kamu menfaatini ilgilendirdiğini, davacının “… …”, “… …” gibi “…” ibareli ürünlerini üretiminin coğrafi işarete uygunluğunun sağlanması gerektiğini, “…”nın ürünün öz adı olduğu iddiasının doğru olmadığını, Kahramanmaraş’tan doğan ve orada yaşatılan bir değer olduğunu, bu ibarenin TGK Dondurma Tebliği’nde geçmesinin coğrafi işareti ortadan kaldırmayacağını, … Dondurmasının, üretiminde keçi sütü ve salep kullanılması nedeniyle diğer dondurmalardan ayrıldığını, firmaların ürünlerinde coğrafi işareti kullanmadan “…” gibi ibarelere yer verebileceklerini, dondurmada kullanılacak keçi sütünün kentin flora ve faunasının özelliğini yansıtması bakımından bu yörede beslenen keçi ırkından elde edilmiş olmasının büyük önem arz ettiğini, salepli ve/veya vanilyalı dondurmaları … gibi tüketiciye sunan davacının tüketiciyi yanılttığını, salep yerine başka stabilizatörlerin ve emülgatör karışımlarının kullanılmasının yerel ve özgün bir ürünün orijinalliğini yitirmesine ve endüstrileşmiş genel geçer bir ürün haline gelmesine neden olacağını, geleneksel dondurma üretiminde Lokantacılar Kebapçılar ve Tatlıcılar Odasının uzman olması sebebiyle denetim merciindeki 3 kişiden birinin odadan seçildiğini, bu konudaki itirazların da gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, coğrafi işaretlerin, … yayınlamış olduğu başvuru kılavuzunda da ifade edildiği üzere; “temel olarak benzerlerinden farklılaşmış ve bu farkı kaynaklandığı yöreye borçlu olan yöresel ürün adlarını” ifade ettiği, bu anlamda coğrafi işaretin, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökeninin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren bir işaret olduğu, coğrafi işaretlerin amacının, tek bir üreticiyi değil, belirli şartlar altında üretim yapan kişi ya da firmaların tümünü korumak ve özünde de coğrafi işarete konu ürünün niteliğinin bozulmayarak tüketiciye ulaştırılmasını sağlamak olduğu, dolayısıyla coğrafi işaret koruması ile hedeflenenin, piyasada bir tekel yaratılması olmayıp, tam tersi ürünün özüne uygun olmadığı halde coğrafi işaretin ünü ve değerinden yarar sağlayanların önüne geçilmesi olduğu, bu sayede ürüne niteliğini veren unsurların değiştirilmesinin, denetim mekanizmaları aracılığıyla engellenmesinin sağlandığı; dava konusu “…” ibaresinin “mahreç işareti” olarak tescil edildiği, Kanun’daki tanım gereği “mahreç işareti” olarak tescil edilen ürünlerin, belirlenen özelliklerden en az birini bulundurması şartıyla, ait oldukları bölgenin dışında da üretilebildiği, ancak mahreç işareti ile korunan ürünlerin üretiminde ait oldukları coğrafi bölgeye ait hammadde ve üretim yöntemlerinin aynen kullanılması ve ürünün kalitesinin aynı olmasının gerektiği; dava konusu coğrafi işaret başvurusunun, SMK’nın 37. maddesi kapsamında yer alan temel şartları taşıdığı; Türk Gıda Kodeksi Dondurma Tebliği ile yapılan düzenlemenin coğrafi işaret tescili ile çelişki arz etmediği, aksine, spesifik bir dondurma türü olan “…”nın üretim standartlarına uygun ve güvenli biçimde üretimini sağlayarak, ürünü ve tüketici sağlığını korumayı amaçladığı, bu nedenle “ürünün öz adı” iddiasının mesnetsiz olduğu, yargı kararı ile hükümsüz kılınan 20/11/2002 tarihli ve … sayılı “…” coğrafi işaretinin TGK Dondurma Tebliği tarihinde tescil işlemlerinin sürmekte olduğu, 21/09/2006 tarihinde tescil edilen bu coğrafi işaretin 2014 yılına kadar tescilli olarak kaldığı, mezkur Tebliğ hükümlerinin coğrafi işaret tescili ile hukuken bir çelişki arz etmediği, öte yandan 2002 tarihli coğrafi işaret tescilinin hükümsüz kılınmasına ilişkin yargı kararında da açıkça “… Dondurmasının, … yöresinden elde edilen keçi sütünden ve salepten üretilen, nitelik veya özellikleri bu bölgeye özgü doğal unsurlardan oluşan, dolayısıyla coğrafi sınırları belirlenmiş bir bölgeden kaynaklanan bir ürün olduğu”nun açıkça ifade edildiği, kaldı ki, belirtilen üretim standartlarının da SMK’da düzenlenmiş olan coğrafi işaret mahreç işareti kapsamı ile uyumlu olduğu, coğrafi işaretin, denetim eksiklikleri sebebiyle hükümsüz kılınmış olmasının o işaretin jenerik hale geleceği anlamına gelmediği; … ile normal dondurmanın ürün özellikleri açısından farklılaştığı, bu dondurmanın “Kahramanmaraş yöresinde yetişen ve Koyun Keçi Kayıt Sistemine kayıtlı keçilerin sütüne, beyaz şeker ve salep (orkide) ilave edilerek hazırlanan, karışımın pastörize edilmesinden sonra üretim tekniğine göre işlenerek elde edilen ve uygun ambalajlara konulan bir süt ürünü” olduğu, dolayısı ile herhangi bir sütten ve salepten, örneğin inek sütünden aynı üretim teknikleri kullanılarak üretilen dondurmanın, … adıyla üretilen dondurmadan farklı olacağı, Kahramanmaraş’ta üretilen keçi sütünü diğer dondurma türlerinin imalatında kullanılan keçi sütünden ayıran hususun ise, Kahramanmaraş ili sınırları içinde el değmeden yetişmiş olan, flora açısından çok zengin kekik, keven, sümbül, çiğdem gibi çiçeklerle serbest dolaşarak beslenen keçilerden elde edilmesi olduğu, her ne kadar ürünün … yöresinde beslenmiş keçilerden elde edilen sütle yapılma zorunluluğu, bir tekelleşme ve diğer üreticileri zarara uğratacak bir tehlike olarak ifade edilmişse de; bu koşul coğrafi işaretin doğasına uygun olduğu gibi, dünyanın her yerinde coğrafi işaret korumasının sağladığı avantajlar kapsamında, bölge halkının kalkınmasına da katkı sunacağı, davacının itirazının sağımdan itibaren 4 saat içerisinde sütün, İstanbul, Ankara vb. illere nasıl taşınıp üretim yapılacağı noktasında toplandığı, üretim için gerekli teknik alt yapıyı oluşturmanın ve buna yönelik yeterli ve gerekli yatırımı yapmanın üreticinin sorumluluğunda olduğu, coğrafi işaret korumasının, her üreticinin ürünü üretmesini sağlamaya yönelik tedbirler içermek zorunda olmadığı, aksine coğrafi işaretli ürünü diğer standart ürünlerden ayıran özelliğin ürünün belirli standart ve koşullarda, sınırlı miktar ve sayıda üretilmesi olduğu, bu kapsamda, … il sınırları içerisinde sağımı yapılan sütün 4 saat içerisinde … iline yakın başka illere karayolu ile diğer illere ise havayolu ile ulaştırılıp … üretiminin yapılabileceği; denetim mekanizmasında yer alan kişi ve kurumların uygulamada tarafsız olup olmamalarının, uygulama sonucu doğacak bir uyuşmazlığın konusu olduğu, denetim mekanizmasının ne şekilde olacağı hususunun açık ve ayrıntılı şekilde başvuruda yer aldığı, denetim merciindeki 3 kişiden birisinin geleneksel üretim konusunda uzman ve deneyim sahibi Lokantacılar Kebapçılar ve Tatlıcılar Odasından seçilmesinin tescilin kapsamı ve mahiyeti gereği yerinde olduğu, bu bağlamda haksız rekabet koşullarının objektif olarak bulunmadığı, SMK’nın 50. maddesi kapsamında coğrafi işaretin hükümsüzlüğünü gerektiren bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, itirazlarının kök ve ek raporda teknik bir inceleme ile değerlendirilmediğini, “…” ibaresinin ürünün öz adı olması nedeniyle coğrafi işaret olarak tescil edilemeyeceğini, tescil mahreç işareti olarak gerçekleştirilmişse de keçi sütü ile ilgili düzenlemeler nedeniyle üretimin … ili dışında gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, keçi sütünün havayolu ile nakliyeye uygun olmadığını, nakliye edilse bile 4 saatte üretime giremeyeceğini, tüketicilerin lehine olması gereken bu tescilin maliyeti çok yükselteceğini ve tüketicilerin bu dondurmadan mahrum kalacağını, Kahramanmaraş’taki keçi sayısı ve bu keçilerden üretilebilecek süt miktarına ilişkin bir araştırma yapılmadığını, bu keçilerin oldukça küçük bir kısmının Kahramanmaraş ili sınırları içinde yetişen “kekik, keven, sümbül ve çiğdem” gibi çiçeklerle beslenen keçiler olduğunu, aynı keçilerin Gaziantep dağlarında gezmesi halinde sütün aromasının nasıl farklılaştığına dair tek bir somut tespit bulunmadığını, süt alınan keçilerin beslenme şeklinin kontrol edilip edilmeyeceğinin belli olmadığını, hammadde bir bitkinin her sene ne kadar yetişebileceğine dair bir beyan da bulunmadığını, taban-tavan fiyat kontrolüne değinilmediğini, salep ile birlikte diğer gamların kullanılmamasının üretimi sınırlandıracağını, gıda mühendislerinin dondurmanın üretiminden sonra kullanılan salep oranının tespit edilemeyeceğini bildirdiklerini, nesnel olarak belirlenemeyecek bir yüzdenin tescil metninde yer aldığını, denetimin tarafsız mekanizmalar tarafından somut şekilde yapılması gerektiğini, denetimde yer alacak üç kurumdan ikisinin tarafsızlığının bu aşamada belirsiz olduğunu, denetim yapacak kişilerin yeterlilik düzeylerinin de belirsiz bırakıldığını, sözlü bir şikâyet halinde, salep oranı dahi belirlenemeyen bir ürün için tarafsız denetimin nasıl sağlanacağı sorusunun cevaplanamadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir

GEREKÇE : Dava, coğrafi işaret ile ilgili kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 33. maddesi uyarınca doğal ve beşeri unsurların bir araya gelmesi sonucu gıda, tarım, maden, el sanatları ürünleri ve sanayi ürünlerinden bu Kitapta yer alan şartlara uygun olanların, tescil edilmeleri şartıyla, coğrafi işaret veya geleneksel ürün adı korumasından yararlanacağı, 34/1-b. maddesinde ise coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya ülkeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından bu coğrafi alan ile özdeşleşen, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az biri belirlenmiş coğrafi alanın sınırları içinde yapılan ürünleri tanımlayan adların mahreç işareti olduğunun düzenlendiği, aynı Kanun’un 35. maddesinde tescil edilemeyecek adların gösterildiği, buna göre 34. madde kapsamına girmeyen, ürünlerin öz adı olmuş, ürünün gerçek kaynağı konusunda halkı yanıltabilecek olan bitki tür ve çeşitleri, hayvan ırkları veya benzeri, kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı, kendi ülkesinde korunmayan, koruması sona eren veya kullanılmayan, tescilli veya başvurusu yapılmış bir coğrafi işaret ile tamamen veya kısmen eş sesli olan ve tüketiciyi yanıltabilecek adların coğrafi işaret olarak tescil edilemeyecekleri, Kanun’un 36. maddesinde ise başvuru hakkına sahip olanların düzenlendiği, açıklanan hükümler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, dava konusu başvurunun ürünün öz adı olmadığı, ayrıca 35. madde kapsamında bir engelin bulunmadığı, SMK’nın 36/1-b maddesi uyarınca davalı Odanın coğrafi işaret başvurusunda bulunma hakkına sahip olduğu, başvurunun 37. maddedeki şartları taşıdığı ve 50. maddede sayılan hükümsüzlük şartlarının gerçekleşmediği, YİDK kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 09/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip