Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1748 E. 2022/1426 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1748 – 2022/1426
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1748
KARAR NO : 2022/1426
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2020
NUMARASI : 2019/28 E. – 2020/5 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/01/2020 tarih ve 2019/28 E. – 2020/5 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibaresini havi … sayılı ve “…” ibareli markalarının bulunduğunu, anılan ibareyi ticari faaliyetlerini sürdürdüğü sektörde 1991 yılından bu yana yaygın bir şekilde kullanarak tüketici nezdinde maruf ve meşhur hale getirdiğini, davalının … sayılı “…” ibareli başvurusunun müvekkilinin markaları ile aynı olan 43. sınıfta yer alan hizmetleri kapsayacak şekilde tescilinin, müvekkilinin “…” esas unsurlu tanınmış markalarının varlığı karşısında karıştırılma ihtimaline yol açacağını, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazlarının 2018-M-10153 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, davalı markasının ortalama tüketici tarafından müvekkilinin tescilli markalarının bir serisi olarak algılanacağını, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin tali unsur olduğunu ve markaya ayırt edicilik kazandırmadığını, davalının tanınmış “…” markasından haberdar olmamasının mümkün olamayacağını, bu bakımdan dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, davalı … kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … vekili, “…” markasının müvekkili tarafından oluşturulduğunu, “…” ibaresinin müvekkilinin babasının adı olduğunu ve babasının adını işletmeye vermek istediğini, davaya konu başvuru görseline ait resmin de müvekkilinin babası … …’na ait bulunduğunu, isim ve görsel birlikte değerlendirildiğinde markanın ayırt edicilik unsuruna sahip olduğunu, Türkiye’de ikamet eden ve dilimizi bilen herhangi bir kişinin … ve … isminin birbirinden farklı isimler olduğunu çok net bir şekilde ayırt edebileceğini, bu isimlerin farklı özel isimler olarak kullanıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka ile davacı markaları arasında ibareler yönünden bir benzerlik olmadığı, dava konusu marka kapsamındaki hizmetlerin, davacı markaları kapsamındaki 43. sınıfta yer alan hizmetler ile aynı/aynı türde olduğu, ancak dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacının dayanak markalarının tanınmışlığı ile ilgili iddialarının ispat edilemediği, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığına ilişkin iddianın da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin tescilli seri markalarının ayırt edici unsuru olan “…” ibaresini, ticari faaliyetlerini sürdürdüğü sektörde 1991 yılından bu yana yaygın ve etkin bir şekilde kullanmak sureti ile nihai tüketici nezdinde maruf ve meşhur hale getirdiğini, davalının “…” ibareli marka tescil başvurusunun müvekkilinin markaları ile iltibas yaratacağını, “…” ibaresinin tali unsur olduğunu ve dava konusu markaya herhangi bir ayırt edicilik kazandıramayacağını
ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve her ne kadar taraf markalarını kapsamları 43. sınıfta aynı hizmetlere ilişkin ise de ibareler yönünden taraf markalarının benzer olmadığı, zira davacı markalarından bir kısmının asıl unsurunun “…”, davalı başvurusunun ise “…” ibaresi tarafından temsil olunduğu, her iki ibarenin de Türkiye’de sıkça kullanılan, birbirinden farklı isimler olduğu ilk bakışta ayırt edilebilen ibarelerden oluştuğu, dolayısıyla ortalama tüketicilerce ilk bakışta taraf markalarının farklı kişi adı olarak algılanacağı, davalı markasının şekil unsuru ile birlikte tamamen davacı markasından farklı bir marka haline dönüştüğü anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.