Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1738 E. 2022/1583 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1738 – 2022/1583
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1738
KARAR NO : 2022/1583
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2020
NUMARASI : 2018/121 E. – 2020/6 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/01/2020 tarih ve 2018/121 E. – 2020/6 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1945 yılından bu yana akü ve akü parçalarının üretimi, dağıtımı ve satışı ile uğraşan, sektörün en önemli şirketlerinden birisi olduğunu, “…”, “…” ve “…” markalarının davacı veya iştiraklerine ait bulunduğunu, müvekkilinin “…” markasını ilk defa … sayı ile 1, 2 ve 9. sınıf ürünler için tescil ettirdiğini, TPE nezdinde… sayılı “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, “…” markasının … sayı ile WIPO nezdinde ve 72406 sayı ile OAIP (Afrika Fikri Haklar Organizasyonu) nezdinde tescilinin sağlandığını, müvekkilinin önceki markalarına dayanarak “… …” ibareli dava konusu marka tescil başvurusunda bulunduğunu, başvurunun 9 ve 35. Sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 7/1- ve c maddeleri gereğince kısmen reddedildiğini, oysa dava konusu ibarenin bir bütün olarak ayırt edici olup tanımlayıcı bulunmadığını, müvekkilinin önceki markaları nedeniyle kazanılmış hakkı bulunduğu gibi dava konusu ibarenin kullanım sonucu ayırt edici hale getirildiğini, diğer taraftan huzurdaki dava neticesinde verilecek kararın davalı şirket açısından da etki doğuracağını, bu nedenle davalı şirketin taraf olarak gösterilmesinin zorunlu olduğunu ileir sürerek 2018-M-425 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve ysaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, husumet itirazında bulunarak davanın usul ve esastan reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka başvurusunun 556 sayılı KHK m. 7/1-a hükmü ile aranan soyut ayırt ediciliğe sahip bulunduğundan anılan bent kapsamında bir tescil engelinin söz konusu olmadığı ancak dava konusu ibarenin başvuru kapsamından çıkarılan mallar bakımından aynı KHK’nın 7/1-c maddesi uyarınca tanımlayıcı bulunduğu, kullanım sonucu ayırt edcilik iddiasının ispatlanmadığı, öte yandan uyuşmazlık konusu tescil engelinin salt önceki tarihli başka unsurları içeren marka tescilleri nedeniyle ortadan kalkmayacağı gerekçesiyle davalı Kurum aleyhine açılan davanın esastan reddine, dava konusu YİDK kararının başvurunun 556 sayılı Khk’nın 7/1-a ve c maddeleri uyarınca reddine ilişkin bulunduğu, davalı şirkete işbu davada husumet düşmeyeceği gerekçesiyle davalı şirket hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, işbu davada verilecek kararın, başvuru konusu markaya itiraz etmiş olan davalı Şirketi de etkileyeceğinden bu davalı hakkında davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu ibarenin cins,çeşit vasıf bildirmediğini, ibarenin asli unsurunun … kelimesinden oluştuğunu, müvekkilinin “…” ve “… …” markalarını” …” malları üzerinde yıllar önce tecil ettirerek aralıksız ve yoğun biçimde kullandığını, kazanılmış hak iddialarının gereği gibi değerlendirilmediğini, müvekkili Şirketin markasını piyasadaki yoğun ve etkin kullanımına dair delillerini dava dilekçesinde açıkladığını ve sunduğunu, bu delillerin değerlendirilmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun kısmen reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvuruyu oluşturan “… …” ibaresinin, başvuru kapsamından çıkarılan 9. sınıf “Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrikli ziller, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler” malları ve 35. sınıf.” Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrikli ziller, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri yönünden 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi uyarınca tanımlayıcı bulunduğu, ayrıca davacının davalı Kurum nezdindeki itirazlarında ileri sürmediği kullanım sonucu ayırt edicilik iddiasının işbu davada dinlenilmesi mümkün olmadığı gibi davacının “…” ibareli önceki markalarının da 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesinde düzenlenen mutlak tescil engelini ortadan kaldırmayacağı, diğer yandan diğer taraftan ilk derece mahkemesince de isabetli şekilde belirlendiği üzere marka başvurusunun mutlak red nedenlerine dayalı olarak kısmen reddine dair YİDK kararının iptali istemiyle açılan işbu davada davalı Şirkete husumet husumet düşmeyeceği, anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :10/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.