Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1733 E. 2021/912 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2020
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/02/2020 tarih ve … K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı Şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili firmanın 1973 yılından bu yana hasat sonrası hububat, bakliyat, tohum ve yağlı tohum gıda işleme … sanayisi için makineler ürettiğini, müvekkilinin ticaret unvanının ayırt edici unsuru olan “…” ibaresini haiz markaları ile tanınan ve sektörün önde gelen firmalardan biri olduğunu, bu bakımdan ‘’…’’ ibaresinin nihai tüketici nezdinde meşhur ve maruf hale geldiğini, iş bu davanın esası bakımından önem arz eden hususlardan birinin davalı şirketin müvekkili firmanın eski hissedarlarından olan baba-oğul tarafından kurulmuş olması olduğunu, ilgili şahısların davalı firmanın tek ortakları olduğunu, davalı yanın daha önce müvekkili firma ortaklığında bulunmuş olan … … ile oğlu ve müvekkili firmanın eski çalışanı olan … … isimli şahıslar tarafından kurulduğunu, … …’in müvekkili şirkette bulunan hisselerini devir ettiğini ve şirket bünyesinden ayrıldığını, müvekkili firmanın tanınmışlığından haksız bir şekilde yararlanmak sureti ile oğlu … … ile birlikte … ……kurduğunu ve müvekkili markalarına tecavüz teşkil eden kullanımlarda bulunduğunu, davalı tarafından tescil başvurusu yapılan marka ile müvekkili markalarının aynı sınıfları kapsadığını, davalı yanın eylemli kullanımında … ibaresinin yanında kötüniyetle her zaman … ibaresine de yer verdiğini, bu sebeple müvekkili markalarından ayırt edilmesinin mümkün olmadığını, görsellerden de anlaşılacağı üzere davalının müracaatına konu ettiği “…” ibareli markanın tıpkı müvekkili firma markasında olduğu gibi siyah ve kırmızı renkler kullanılarak oluşturulduğunu, markanın altı çizilerek ön plana çıkarılmış “…” ibaresinden oluştuğunu, davalı ve davalı firmanın kurucu-ortakları ile müvekkili arasında marka hukuku bakımından yaşanan tek hukuki ihtilafın huzurdaki dava olmadığını ve bu belgelerin dilekçe ekinde sunulduğunu, orta düzeydeki tüketicilerin dikkat ve özeni çerçevesinde markaların aynı anda göz önünde bulundurulamayacağı da dikkate alındığında tüketicilerce ayrıntılara ilişkin farklar üzerinde değil, bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulacağını, bu hususun Yargıtay içtihatlarında da açıkça belirtildiğini, davalı yanın tescil ettirmek için müracaat ettiği marka ile dahi yetinmeyerek ilgili markaların dışında müvekkiline ait markalara açıkça tecavüz teşkil eden kullanımlar gerçekleştirmesinin kabul edilemeyeceğini ileri sürerek… sayılı YİDK kararının iptaline ve tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına, yargılama devam ederken dava konusu markanın tescil edilmesi halinde ilgili hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, davacı yanın iş bu davada kötüniyetle hareket ederek yanlış bir algı oluşturmaya çalıştığını, müvekkilinin başvurusuna konu ibare ile davacının itirazına mesnet marka arasında benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı marka başvurusunun kapsadığı 07 ve 09. Sınıflardaki malların tamamının davacının … ibareli markaları kapsamında yer aldığı, davalı marka başvurusunun kapsadığı 07 ve 09. Sınıflardaki malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki satış hizmetleri bakımından ise markaların emtia listeleri benzer mal ve hizmetlerden oluştuğu, davacının … esas unsurlu markalarından haberdar olan ortalama bir tüketicinin, davalının “…” ibareli markasının, farklı ve davacı ile ilişkisiz bir marka olduğunu kolaylıkla algılayabileceği, davacı markalarının bütününde, … kelimesinin vurgusunun, tüketici algısında taraf markaları arasında bağlantı kurulmasına sebebiyet verecek düzeyde baskın ya da etkili olmadığı, telaffuzun farklı bulunduğu, ilişkilendirilebilecek bir görsellik içermediği, … sayılı “…” ibareli davalı markası ile davacının … ibareli markaları arasında (emtia listeleri 07 ve 09. Sınıfalrdaki mallar ile bu malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki satış hizmetleri bakımından aynı/aynı tür emtialardan oluşsa da) işitsel, görsel, kavramsal ve genel izlenim itibariyle bir benzerlik olmadığı, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında “benzerlik” ve bağlantı kurma ihtimali dahil iltibas tehlikesi bulunmadığı, … markası ile birlikte … ibaresini içeren işbu kullanımların, marka tecavüzü bağlamında farklı bir davanın konusu olduğu, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli bir başvuru olduğuna ilişkin delilin dosyada olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı firmanın “…” ibaresini markasal olarak sair şekillerde kullanmaya çalıştığının tespit edilmiş olmasına rağmen bu hususların kötü niyet kapsamında değerlendirmeksizin ittihaz edilen kararın kabulünün mümkün olmadığını, davalı ve kurucusu … … tarafından “…” ibaresi ile gerçekleştirilen kullanım ve eylemler için de birden fazla dava devam ettiğini, açıkça görüleceği üzere davalının gerek … ibaresi gerek de … ibaresi bakımından kullanımlarının kötü niyetli olduğunu, “tüm bunların yanı sıra, davalının “…” markasını içeren eylemli kullanımları neticesinde “…” markasının imajını “…” markası ile ilişkilendirme gayreti içinde olduğunu, bu kapsamda, davalı şirketin ortaklarının, davacı şirket ile geçmiş ortaklık ilişkisine referans verebilecek mahiyetteki eylemli kullanımları da dikkate alındığında, davalının, davacının “…” markasına yaklaşma niyetiyle hareket ettiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili katılma yolu ile istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu markaların benzer olmadığını, iltibas oluşmadığını, davacı firmanın dava konusu ile ilgisi olmayan iddialarla istinaf yoluna başvurduğunu, taraflar arasında başka davaların bulunduğunu, markanın kullanım şeklinin iş bu davada ileri sürülemeyeceğini, tarafların birbirlerine karşılıklı makine sattığını, davacı firmanın kötüniyetli olduğunu, davacının istinaf talebinin reddinin gerektiğini ileri sürerek, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının başvurusuna konu “…” ibaresi ile davacının … ibareli itirazına mesnet markaları arasında işitsel, görsel, kavramsal ve genel izlenim itibariyle bir benzerlik olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında bağlantı kurma ihtimali dahil iltibas tehlikesi bulunmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin “… – … … …” markalarına ilişkin verdiği … Karar ve 25/02/2021 Tarihli kararının da bu yönde olduğu, davalının marka kullanımının başvuru şeklinden farklı bulunduğu iddiasının iş bu davanın konusunu oluşturmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığının kanıtlanamadığı, davalı Şirketin katılma yolu ile sunduğu istinaf dilekçesinin esasen davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesi talebini içerdiği anlaşılmakla, davacı ve davalı Şirket vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı ve davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı ve davalı şirket’ten ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı ve davalı şirket tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacı ve davalı şirket’ten tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı ve davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip