Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1728 E. 2022/1116 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1728
KARAR NO : 2022/1116
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2019
NUMARASI : 2011/133 E. – 2019/82 K.

DAVACILAR : …

DAVANIN KONUSU : Endüstriyel Tasarıma Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti
Meni ve Refi ile Maddi-Manevi Tazminat Talebi

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/02/2019 tarih ve 2011/133 E. – 2019/82 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, müvekkili …’ın 2010/02725 sayılı endüstriyel tasarım tesciline konu koltuk ürünlerinin tasarımcısı olduğunu, diğer müvekkili …’ın ise bu tasarımların lisans sahibi bulunduğunu, müvekkillerinin Ankara-Siteler’de … Mobilya adı altında faaliyette bulunduklarını, davalı tarafından müvekkilinin tescilli tasarımlarının kopyalandığının, üretim, depolama ve satışının yapıldığının İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/24 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, yapılan görüşmelerde davalının dava konusu tasarımların lisans hakkını almak istediğini belirttiğini, ancak müvekkilini oyalayarak bu süreçte üretim ve satış faaliyetlerine devam ettiğini, lisans alma girişiminde bulunmadığı gibi, kötüniyetle dava açarak müvekkili …’a ait tasarım tescilinin iptalini istediğini, söz konusu davanın Ankara 1. FSHHM’nin 2011/80 E. sayılı dosyası üzerinden görüldüğünü ileri sürerek, tecavüz mahsulü ürünlere ve üretimde kullanılan araçlara el konularak imhasına, tecavüzün tamamen ortadan kaldırılmasına ve haksız rekabetin önlenmesine, davalının tasarımı kopyalayarak haksız ürettiği koltukları satarak elde ettiği gelir için şimdilik 100.000-TL’nin, davalının tasarımı kopyalayarak haksız üretip ucuza sattığı koltuklar nedeniyle davacıların uğradığı maddi zararların tazmini için şimdilik 50.000-TL’nin, davalının tasarımı kopyalayarak haksız ürettiği koltuklar nedeniyle davacıların uğradığı manevi zararların tazmini için 50.000-TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın yerinde olmadığını, hükümsüzlük davasının sonucunun beklenmesinin gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 2010/02725 sayılı üç adet koltuk tasarımının davacı … adına 12.05.2010 tarihinde tescil edildiği, davacılar arasında noterden akdedilen 20.01.2011 tarihli lisans sözleşmesinin, … Siciline kayıtlı olmadığı, öte yandan söz konusu lisans sözleşmesinde, lisans verenin tasarımı kullanma ve üçüncü kişilere lisans verme hakkı saklı tutulduğundan, davacı … tarafından diğer davacı …’a verilen lisansın inhisari nitelikte olmadığı, basit lisans olduğu, dava konusu 2010/02725-3 sıra numaralı davacı tasarımı ile davalıya ait değişik iş dosyasında yer alan ürün fotoğrafları karşılaştırıldığında malzeme, ölçü, biçim, renk, çizgi ve form bakımından aynı olduğu, bu durumun genel izlenim bakımından belirgin benzerlik yarattığı ve davalı eyleminin anılan tasarım tescilinden kaynaklanan hakları ihlal ettiği, 2010/2725-1 ve 2010/2725-2 sıra numaralı tasarımlar ile ilgili herhangi bir tecavüzün olmadığı, davalının faturalarında ürün adı ile ifade edilen …, …. isimli 13 çeşit koltuk emtiasının bulunduğu, dosyada aksi yönde bir delil olmadığından, “koltuk takımı, tekli koltuk” vb. şekillerde belirtilen ürünlerin, bu 13 üründen birine ait olduğu değerlendirilerek, davalının kar miktarının ürettiği 13 çeşit ürüne bölünerek, ürün başına kar miktarı belirlenmesi yoluna gidildiği, davacı vekilinin davalı tarafından dosyaya sunulan 2 klasör halindeki faturaların tazminat hesabına esas alınması gerektiği yönünde beyanda bulunmuş ise de, sunulan faturaların yalnızca tekli koltuk üretimine ilişkin olmadığı, farklı koltuk tasarımları, üçlü koltuk veya berjer koltuk çeşitleri gibi koltuk çeşitleri ile ilgili olduğu, oysa davacının tecavüzüne konu tasarımının yalnızca tekli koltuk tasarımı olduğu, ayrıca tecavüz tarihi (tespit tarihi) ile dava tarihi arasındaki süre de göz önünde bulundurulduğunda, davalı tarafından üretilen tüm koltuk çeşitlerinin bu 8 aylık süre kapsamında yapılmasının da mümkün olmadığı, davalının mobilya üreticisi olduğundan, yalnızca bir tek tasarımla ilgili tekli koltuk ürettiği düşüncesinin de hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı, sunulan faturaların davalı tarafından üretilen tüm koltuk çeşitleri ile ilgili olması nedeniyle yalnızca davacı tasarımına tecavüz eden tekli koltuk tasarımına ait olduğunun kabul edildiği, davacının lisans bedeli ile ilgili tazminat talebi yönünden tam bir hesap yapılması mümkün olmadığından, B.K. 50. madde kapsamında bilirkişilerce tazminat ile ilgili inceleme yapıldığı gerekçesiyle davacılardan … tarafından açılan davanın, basit lisans sahibi olması nedeniyle 554 sayılı KHK 41/8 maddesi gereğince dava açma hakkı bulunmadığından reddine, davacı … hakkındaki davanın kısmen kabulü ile davalının üretip ticarete konu ettiği tekli koltuk ürününün biçiminin davacının tescilli tasarımdan doğan haklarına tecavüz teşkil etmesi ve haksız rekabet yaratması nedeniyle tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin men ve refine, tasarıma tecavüz nedeniyle 4.022,09-TL maddi ve 8.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren değişir oranlarda ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece 26.02.2013 ve 07.05.2013 tarihli ara kararlar ile davalı yana “25.01.2011-26.08.2011 tarihleri arasındaki dönemde tasarım hakkı müvekkile ait 2010/02725-3 sıra numaralı tasarıma konu ürüne ait davalı tarafça tanzim edilmiş tüm satış faturalarının ibrazı” için süre verildiğine ve davalı yanca söz konusu ara kararların ifasına ilişkin olarak bir kısım faturaların dosyaya sunulduğuna göre, davalının ara kararın ifasına ilişkin olarak sunduğu faturaların tamamının anılan ürüne ait olduğunun kabulünün zorunlu bulunduğunu, aksini ispat yükümlülüğünün faturaların tamamının anılan ürüne ait faturalar olmadığını iddia eden davalıda olduğunu, davalının ispat yükümlülüğünü yerine getiremediğini, kaldı ki davalı yanın tüm bu faturaları anılan ürüne ait diyerek dosyaya sunduğunu, buna rağmen davalı tarafından satışı yapılan ve 13 farklı koltuk takımı türünden hepsinin eşit oranda satılmış gibi hesaplanmasının hatalı olduğunu, tasarıma etkinin yanlış hesaplandığını, maddi tazminatın “yoksun kalınan kazanç + fiilî kaybın değeri” olduğu halde, maddi tazminat hesaplamasına esas olmak üzere fiilî kaybın değerinin hesaplanmadığını, tasarım tescili tarihinin 2010 yılı olduğu halde, davalının 2010 yılına ait tüm faturaları sunmadığı bir aşamada yapılan bilirkişi kurulu incelemelerinin eksik incelemeye dayalı olduğunu, davalı yanca yapılan satışın ancak %60’lık oranına isabet eden tutarının müvekkilince satılabileceği ve lisans bedelinin net satışların %10’u olduğu yönündeki değerlendirmelerin de somut, denetime elverişli gerekçeden yoksun bulunduğunu, yine 1 çeşit koltuk takımı içerisinde tecavüze konu tasarıma ait ürünün oranının %50’ye denk geldiğinden bahisle toplam fatura bedelinin 9’a bölünmesiyle elde edilen tutarın %50’sinin tecavüze konu tasarıma ait ürün bedeli olduğundan bahsedilmesinin de hatalı bulunduğunu, davacılardan …’ın basit lisans sahibi olması nedeniyle 554 sayılı KHK 41/8 maddesi gereğince dava açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usûlden reddedilmesinin de hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, zira …’ın basit lisans sahibi olmadığını, lisans sözleşmesi ile bütün üretimleri kendisinin yaptığını, zarar görenin …’ın kendi şirketi olduğunu, …’ın sahip olduğu lisans sözleşmesinin başka bir şirket ile tekrarlanmadığını, tek lisans sahibinin müvekkili bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, endüstriyel tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve mahkemece tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve ref’ine karar verilmesinde bir isabetsizliğin olmadığı gibi, esasen davacılar vekili tarafından bu hususlarda bir istinaf talebinde de bulunulmadığı, mahkemece olay tarihi itibariyle somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 554 sayılı KHK’nın 52/c maddesi uyarınca emsal lisans bedeline göre hükmedilen maddi tazminat tutarının da davalının üretim çeşitliliği ve satış miktarları, tecavüz ve dava tarihi arasındaki dönem, iş yerinin bulunduğu coğrafi bölge, dava konusu tasarımın yaygın kullanılan ve orjinalliğinin düşük bulunması nedeniyle satışa etkisinin az olması gibi etkenler nazara alınarak, BK’nın 50. maddesine göre takdirinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının da olayın şekli, tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında, hakkaniyete uygun bulunduğu, yine mahkemece davacılardan …’ın basit lisans sahibi olması nedeniyle 554 sayılı KHK 41/8 maddesi gereğince dava açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usûlden reddedilmesinin de bir isabetsizliğin olmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 205,75-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,05‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip