Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1723 E. 2022/1542 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1723
KARAR NO : 2022/1542
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2020
NUMARASI : 2018/254 E. – 2020/80 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU :Markaya Tecavüzün Durdurulması, Men’i, Ref’i, Hükmün İlanı

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/02/2020 tarih ve 2018/254 E. – 2020/80 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 43. Sınıfta tescilli, … sayılı “…” ibareli, tanınmış markanın sahibi olduğunu, müvekkilinin kiracı olduğu ve otel işletmeciliği yaptığı binada sonrasında davalının kiracı olarak mülk sahibi ile anlaştığını, kiracılık esnasında tarafların lisans görüşmelerinin olduğunu ancak anlaşma sağlanmadığını, davalının izinsiz olarak müvekkilinin markasını kullandığını, davalı tarafa lisans alması konusunda ihtar çekildiğini, ancak ne lisans konusunda somut sonuca ulaşıldığını ne de davalının kullanıma son verdiğini, Ankara 2. FSHHM 2018/7 D. İş sayılı dosyasında davalının ihlal teşkil eden kullanımlarının tespit edildiğini, davalı kullanımlarının müvekkili markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, taraflar arasındaki işletme devir sözlemesi ile müvekkiline ait markanın davalıya devredilmediğini ileri sürerek markaya tecavzün durdurulmasını, men’ini, ref’ini ve hükmün ilanının talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen 30/10/2017 tarihli işletme devir sözleşmesi ile davacının, işletme adı “…” olan işletmeyi ve bu işletmeye ait işletme hakkının tamamını , içinde bulunan bilumum demirbaşlar, 12.10.1999 tarihli turizm işletme belgesi ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatındaki hak ve hisseleri ile noter huzurunda müvekkiline devrettiğini, ticari işletmenin bütünü ile devri halinde aksi kararlaştırılmamış ise markanın da devralanın malvarlığına geçtiğini, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı markası ile davalı kullanımı arasında yüksek oranda benzerlik bulunduğu ve davalı kullanımına konu hizmetler ile davacı markasının kapsamındaki hizmetlerin aynı olduğu taraflar arasındaki 30/10/2017 tarihli işletmenin devri sözleşmesi uyarınca davacının, ihtilaf konusu otele ilişkin işletme hakkının tamamını bedeli mukabili davalıya devretttiği, davacının bu sözleşmede markasını devrin dışında tuttuğuna ilişkin bir ihtirazi kayıt koymadığı, tarafların TTK uyarınca basiretli davranmaları gereken tacirler olması, davalıya devredilen işletme hakkının tamamının kapsamına hiç şüphesiz ki işletmede kullanılan markanın da girmesi hususları da dikkate alındığında söz konusu sözleşmenin, marka sahibi davacı şirketin halen faal olması nedeniyle, davalıya ait ihtilaf konusu işletmeye en azından markanın kullanımı hakkı verdiğinin kabulü gerektiği, davacının işletmenin devri sözleşmesi ile en azından kullanım hakkını devrettiğinin kabulü gereken markaya dayanarak davalıya karşı bir talepte bulunmasını hukuken korumanın mümkün olmadığı, davalı kullanımlarının anılan sözleşme kapsamında hukuka uygun kullanım olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu nedenle davalı kullanımlarının davacı adına tescilli markadan doğan haklara tecavüz teşkil etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, ilk derece mahkemesince de müvekkili markası ile davalı kullanımları arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğunun kabul edildiğini, buna rağmen yazılı şekilde karar verilmesinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki işletme devri sözlşmesi ile müvekkiline ait markanın devredilmediğini, dava öncesinde tarafların birbirine gönderdikleri ihtarname içeriklerinden de taraf iradelerinin bu yönde olduğunun anlaşıldığını, ayrıca işletme devri sözleşmesini müvekkili adına imzalayan dava dışı kişinin marka devri yetkisinin bulunmadığını, diğer taraftan anılan sözleşmenin ticaret siciline tescil ettirilmediğini ve ilan yapılmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, markaya tecavüzün durdurulması, men’i, ref’i ve hükmün ilanı istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu kullanımların gerçekleştiği “…” isimli işletmenin taraflar arasındaki 30/10/2017 tarihli işletme devri sözleşmesi ile davalıya devredildiği, anılan sözleşme de davacı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markanın devrin kapsamı dışında tutulduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığı, devrin kapsamı hakkında hükme esas alınabilecek objektif başka bir belge de sunulmadığı, her ne kadar davacı tarafça davadan önce tarafların birbirine gönderdikleri ihtarnamelerden, markanın işletme devri sözleşmesinin kapsamı dışında kaldığını gösterdiği ileri sürülmüşse de, dosya kapsamına sunulan ihtarname içeriklerinde bu durumu ispatlar nitelikte bir beyanın yer almadığı, bu itibarla bahsi geçen işletme devir sözleşmesinin kapsamında kalan dava konusu kullanımların, davacının markasına tecavüz oluşturmayacağı, ayrıca taraflar arasındaki işletme devir sözleşmesinin davacıyı temsile yetkili kişi tarafından imzalandığı, işletme devir sözleşmesinin ticaret sicilinde tescil ve ilan ettirilmemesinin, sözleşmenin tarafları arasında geçerli olduğu sonucunu değiştirmeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :26/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip