Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1719 E. 2022/740 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Fikir ve Sanat Sanat Eserleri Kanunundan Kaynaklanan
Tecavüzün Ref’i, Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması, Maddi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/02/2020 tarih ve 2014/362 E. – 2020/24 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı yazar … arasında 15/09/2011 tarihinde düzenlenen sözleşme uyarınca “… … …” isimli eserin çoğaltma, yayma ve mali haklarının 5 yıl süre ile müvekkili tarafından devraldındığını, bu sözleşme gereği ilk olarak 1000 adet kitap bastıklarını, daha sonra ise anılan sözleşmeye ek olarak yapılan 15/08/2013 tarihli sözleşme ile 2000 adet daha kitabı bastıklarını, ilk basım da 500 adet eserin promosyon olarak dağıtıldığını, 250 adet satış yapıldığını 250 adetin de ellerinde kaldığını yine sonradan bastıkları 2000 adet ile birlikte 2250 adet kitabın satışı yapılamadığı için depolarında beklediğini, bu eserin mali haklarının 2011 yılından itibaren 5 yıl süre ile müvekkilinde olduğunu, buna rağmen kitabın davalılarca “…” adı altında basılıp yayınlandığını, bahsi geçen kitap ile davacının mali haklarının sahip olduğu kitabın aynı olduğunu, davalıların kendi arasında telif sözleşmesi imzaladıkları bilgisine ulaştıklarını, davalı yazarın müvekkili ile olan sözleşmesi bitmeden başka bir sözleşme imzalamasının ve bu kitabı yayınlanmasının aralarında yaptıkları telif sözleşmesine aykırı olduğunu, davalıların eylemi nedeniyle toplam 2250 adet kitabı satamadıklarını ve bundan dolayı zarara uğradıklarını ileri sürerek falzaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10. 000 TL maddi tazminatın avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalıların vaki tecavüzünün ref’ine, “…” isimli kitabın üretiminin durdurulmasına, piyasadan toplatılmasına ve imha edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat istemini ıslah ederek 28.971,25 TL ‘nin tahsilini istemiştir.
Davalı … vekili, davacı tarafın mali hak sahibi olduğu eserin “… … …” isimli eser olduğunu, ancak aynı eserin 26/10/2009 tarihli sözleşme ile 5 yıllığına … yayınevine devredildiğini, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, … yayınevi ile olan sözleşmenin halen devam ettiğini, bu süre devam ederken eseri güncelleyerek davacı ile yayın sözleşmesi imzaladığını ve davacı tarafça basıldığını, son olarak 2014 yılında kitabın “new let’s cope“adı ile basımına karar verildiğini, ancak davacının şikayeti üzerine eserin piyasaya sunulmadığını ve depolarında beklediğini, bu nedenle davacının zararının bulunmadığını, davacı yayınevinin edimlerini yerine getirmediğini, satış ve pazarlamada gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, telif ücretlerini ödemediğini bu nedenle de 15/08/2011 tarihli sözleşmenin Ankara …….noterliği 25/8/2014 tarih ve … yev. Nolu ihtar ile tek taraflı olarak feshedildiğini, davacının elinde halen stok varken hile ile 1000 adetlik baskı için muvafakat aldığını bunun da telif ücretini ödenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacı tarafın mali hak sahibi olduğu eserin “… … …” isimli eser olduğunu ancak aynı eserin 26/10/2009 tarihli sözleşme ile 5 yıllığına … Yayınevine devredildiğini, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, diğer davalı yazar ile aralarında sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin 7.1 maddesinde yazarın bu eser üzerinde başkalarının hak sahibi olmadığına dair taahhüdü olduğunu, müvekkilinin bu konuda özen gösterdiğini, davacı tarafından yayınlanan kitap ile müvekkilinin yayınladığı kitabın aynı olmadığını, davacının zarara uğramasının mümkün bulunmadığını,, davacının satmayan kitabı tekrar 1000 adet basmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zaten bunun telif ücretini de ödemediğini, tecavüz olmadığından tecavüzün refinin talep edilemeyeceğini, kitabın ticari dolaşıma çıkmadığını kitapların beklediğini, istenen tazminatın da fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı yazar … ile dava dışı … yayınevi arasında 26.10.2009 tarihinde yapılan sözleşme de FSEK 22, 23, 24, 25 maddesinde belirtilen hakların süresiz ve sınırsız olarak … yayınevine verildiği, bu sözleşme gereği basılmış bir kitap dosyada olmadığı gibi bu sözleşme gereği alınmış bandrol formunun da olmadığı, yine … yayın evinin bu sözleşmenin yürürlükte olduğu ve basıma devam ettiğine yönelik bir beyanının da bulunmadığı, anılan dava dışı yayınevi ile davalı … arasında düzenlenen mali hak devir sözleşmesinin ”C” maddesinde “… sözleşmenin imza tarihinden (26/10/2009), sonra 45 gün içinde yayınlamayı taahhüt eder. 45. günün sonunda eser hala yayınlanmamışsa, eser sahibinin yazılı ikazı ile kendisine 15 gün ek süre verilir. Bu süre içerisinde eser yine yayınlanmamışsa yayıncı, eser üzerinden bu sözleşmeden doğan haklarının tamamını eser sahibine devreder” düzenlemesinin bulunduğu, sözleşmenin bu maddesi kapsamında dava dışı yayınevinin sözleşme kapsamında kitabı bastığına dair herhangi bir delilin dosyada mevcut olmadığı bu durumda eserle ilgili hakların eser sahibine döndüğü ve eser sahibi …’ün davacı ile yaptığı sözleşmenin geçerli olup davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu, davacı ile davalılardan …’ün arasında imzanlanmış olan 15.09.2011 tarihli telif sözleşmesi uyarınca, “… … …” adlı eserin mali hakları, basım ve yayımının davacıya verildiği, bu sözleşme devam ederken davalı yazar ile davalı … (… …) arasında imzalanan sözleşme ile aynı kitabın mali haklarının davalı …’ devredildiği, kitabın 27.02.2014 tarihinde davalı … (… …) tarafından basımı yapılıp piyasaya sürüldüğü, davalılar arasındaki mali hak devri sözleşmesinin geçersiz bulunduğu, davalıların eyleminin davacının mali haklarına tecavüz niteliğinde olduğu, davcaının FSEK 70/2 maddesine göre maddi tazminat isteminde bulunduğu, ıslah dilekçesiyle de, stoğunda bulunan tüm kitaplar yönünden tespit edilen miktarı maddi tazminat olarak talep ettiği, oysa stoktaki kitapların satışına devam ettiğinin yargılama sırasında defterler üzerindeki incelemeden ve stok sayımından anlaşıldığıu, bu durumda davalıların yayımı nedeniyle elindeki stok sayısı da göz önünde bulundurularak mevcut kar kaybı hesaplanması gerektiği, zira stokta bulunan kitapların satışına devam ettiği ve kendi stoğunda bulunan kitapların satışının engellenmediği, buna göre talep edebileceği kar kaybının 4.744,52-TL olduğu, diğer taraftan davacı vekili ıslah dilekçesini sunduktan sonraki aşamalarda beyan dilekçesi vererek 5846 sayılı Yasanın 68. Maddesi kapsamında 3 kat telif tazminatına karar verilmesini istemiş ise de ilk talebin 70/2 maddesi gereğince olması ve 70/2 maddesine dayalı ıslah yapmış olması da göz önünde bulundurularak yargılama sırasında ıslah bir kez daha yapılabileceğinden davacı vekilinin 68. maddeye göre 3 kat telif tazminatı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 4.744,52-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren değişir oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine, davalıların tecavüzünün men ve refine, davalı yayınevi tarafından basılan ve çoğaltılan … isimli kitabın üretiminin durdurulmasına, toplanmasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece hükmedilen maddi tazminat hesabında sadece satış bedeli üzerinden % 25 kar hesaplanarak karar verildiğini, müvekkilinin söz konusu eser için yapmış olduğu basım maliyeti, depo etme bedeli vb. diğer giderlerin hesaplanmadığını, FSEK’ın 70/II maddesi uyarınca talep edilen maddi tazminatın TBK’nın öngörmüş olduğu tazminat kalemlerine göre hesaplanması gerektiğini, ilk derece mahkemesi tarafından talep tarihine kadarki süreçte ortaya çıkan maddi zararın hesaplanması gerekirken maddi hataya düşülerek dava sırasındaki maddi zararın hesaplanması yoluna gidildiğini, müvekkilinin satıştan elde edebileceği kar %25 gibi matbu bir orana indirgenerek elde edilebilecek maddi kazanç gereği gibi araştırılmadan ilk derece mahkemesi tarafından karar verildiğini, bu nedenle fazla miktarda vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, davacı tarafın mali haklarına sahip olduğu eserin izinsiz biçimde çoğaltılıp satıldığı iddiasına dayalı eser sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüzün refi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve FSEK’in 70/II. maddesi uyarınca tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 5846 sayılı FSEK’in 70. Maddesinin ikinci fıkrasına göre mali hakları saldırıya uğrayan kimse, zarara uğraması ve zarar verenin kusurlu olması halinde haksız fiillere ilişkin hükümler dairesinde tazminat talep edebileceği, somut olayda mali hakları davalılarca ihlal edildiği tespit edilen davacı tarafça anılan maddeye dayalı olarak tazminat talebinde bulunulduğu ve mahkemece de bu madde çerçevesinde tazminat hesabı yapan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karat verildiği, istinaf edenin sıfatına göre tazminatın hesaplanma yönteminin Dairemizce inceleme konusu yapılamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2022
….