Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1717 E. 2022/1457 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1717 – 2022/1457
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1717
KARAR NO : 2022/1457
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2019
NUMARASI : 2018/199 E. – 2019/555 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/12/2019 tarih ve 2018/199 E. – 2019/555 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin İngiltere’de kurulmuş ve dünya çapında “…” markaları ile bilinen bir şirket olduğunu, müvekkilinin Türkiye’de … tescil sayılı markaların sahibi bulunduğunu, dava konusu… sayılı “…” ibareli markanın da 03. sınıf emtialar da tescili için başvuru konusu edildiğini, davalı Şirketin …sayılı “…” ibareli markalarına dayalı itirazları neticesinde müvekkil başvurusunun reddedildiğini, müvekkilinin anılan marka üzerindeki öncelikli haklarının davalı Kurum tarafından dikkate alınmadığını, halbuki müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde kazanılmış hakkının bulunduğunu, müvekkili markalarının ünlü İngiliz moda tasarımcısı … …’in soyadından geldiğini, dolayısıyla müvekkilinin markalarının asli unsurunun bir bütün olarak “…” olduğunu, … sayılı müvekkili markası ile işbu dava konusu başvuru kapsamının birebir aynı bulunduğunu, müvekkilinin halihazırda 03. sınıfta tescilli markası varken yine aynı sınıflar bakımından yapılan dava konusu marka hakkında verilen kararın yerinde olmadığını, … sayılı marka incelendiğinde “c” harfinin “q” harfinin içine yerleştirilmesinin anılan ibareyi “…” olmaktan çıkarmadığı gibi bu markada dizayn itibariyle “…” ibaresi ön plana çıktığı halde herhangi bir itiraz ile karşılaşmaksızın tescil edildiğini, dava konusu markanın müvekkilinin önceki markalarının bir serisi niteliğinde olduğunu, önceki markaların işbu dava konusu markaya müktesep hak sağladığını, müvekkilinin “…” markalarının 23.01.2002 tarihinden beri koruma altında olduğunu, müvekkili başvurusu ile redde mesnet markaların genel görünüm itibariyle aynı ya da benzer olmadıklarını, redde gerekçe markanın sadece “…” ibaresinden oluştuğunu, anılan ibarenin zayıf bir marka olduğunu, markaların başlangıç seslerinin birbirlerinden tamamen farklı bulunduğunu, markalar işitsel olarak incelendiğinde; müvekkilinin markasının “…” olarak davalı markalarının ise “…” olarak telaffuz edileceğini, ortak tek unsurun zayıf ayırt ediciliğinin bulunduğunu, benzerlik incelemesinin yalnızca bu ibareye dayandırılarak yapılmasının doğru olmayacağını, anılan ibarenin ayırt ediciliği düşük olmasının yanı sıra sulanmış olması nedeniyle de kimsenin tekeline bırakılamayacağını, Kurum nezdinde bu ibareyi içerir çok sayıda tescilin bulunduğunu, davalının markasının tuvalet kağıtları emtialarında kullandığını, müvekkilinin markalarının ise yüksek kaliteye sahip ürünlerde kullanıldığını ve… gibi mağazalarda satıldığını, dolayısıyla tarafların farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketler olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-2489 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacı yanın kazanılmış hak iddiasının yerinde olmadığını, davacı adına kayıtlı … sayılı markanın ve … sayılı markanın davacı lehine herhangi bir hak sağlamayacağını, … sayılı markanın tescil kapsamında ise 03. sınıf yer almazken,… sayılı markaların ise esas unsurlarının farklı olduğunu, bu nedenle davacının dayanak markalarının hiçbirisinin davacı lehine bir korumaya sağlamayacağını, markaların SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca benzer olduklarını, “…” ibaresinin ayırt edici niteliğinin düşük ya da sulanmış olduğu ve tek kişinin tekeline bırakılamayacağı iddiasının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu… sayılı marka başvurusu ile davalı yana ait ret gerekçesi markalar arasında, reddedilen tüm emtialar bakımından, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, davacı yanın, önceki tarihli tescilli markalarının, işbu dava konusu marka açısından kendisine müktesep hak sağlamayacağı, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu ve iptali koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili adına tescilli önceki markalar nedeniyle “…” ibaresi üzerinde müvekkilinin müktesep hakkının bulunduğunu, müvekkili adına tescilli markaların, redde mesnet markalardan daha önce tescil edildiklerini, önceki markalarla dava konusu başvurunun asli unsurlarının da aynı olduklarını, kazanılmış hak koşullarının gerçekleştiğini, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin de bulunmadığını, redde mesnet markanın asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet … sayılı “…” ibareli markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira “…” ibaresinin taraf markalarında asli unsur olarak kullanıldığı, “…” ibaresinin, başvuru kapsamında yer alan 3. sınıf mallar yönünden ayırt edici bir ibare olduğu, aksi yöndeki davacı iddialarının yerinde bulunmadığı, öte yandan davacının 2015 tarihli markalarının süre yönünden müktesep hak sağlamaya elverişli olmadığı, 2002 ve 2005 tarihli markalarının asli unsurlarının ise dava konusu başvurudan farklı bulundukları, dolayısıyla dava konusu başvuru yönünden davacının müktesep hakkının olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.