Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1713 E. 2022/1443 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1713
KARAR NO : 2022/1443
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI : 2018/9 E. – 2020/118 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Endüstriyel Tasarım ile ilgili Kurum Kararının İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/03/2020 tarih ve 2018/9 E. – 2020/118 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye’nin önde gelen bira üreticisi şirketi olduğunu, ürünlerini 1969’dan bu yana ülkemizde ve 80’den fazla ülkede sattığını, müvekkilinin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 32. sınıfta tescilli “…” ibareli markalarının bulunduğunu, davalının … sayılı çoklu tasarımın tescili için başvurduğunu, dava konusu tasarımın yeni ve ayırt edicilik vasfı taşımadığı, haksız rekabet teşkil ettiği, kötü niyetle yapıldığı ve başvuru tarihinden 12 ay önce piyasaya sunulduğu gerekçeleri ile itiraz ettiklerini, söz konusu itirazların davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 2017/T-836 sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu tasarımların müvekkilinin markalarını birebir içerdiğini ve tasarımlarda yer alan görsellerin her bir şehir ile özdeşleşmiş yapı, anıt vb. unsurlara ilişkin olmaları nedeniyle ayırt ediciliklerinin olmadığını, bu nedenle çoklu tasarımın 1, 4, 8, 9 ve 11 sıra nolu tasarımlarının yenilik şartının bulunmadığını, dava konusu tasarımlar ile müvekkilinin markaları arasındaki benzerliklerin sıradan benzerliklerin ötesinde olduğunu ve genel izlenim açısından müvekkilinin markaları ile neredeyse aynı etkiyi bıraktığını, dava konusu tasarımdaki 2, 3, 5, 6, 7, 10 ve 12 sıra nolu tasarımlarının ise adı geçen şehirlerle özdeşleşmiş sembolik görseller içerdiğini, bunların haricinde tasarımlarda kullanılan logo ve desenlerin davalının uzun yıllardır kullandığı logo ve desenler olduğunu, … görsellerine yer verildiğini, bu tasarımların yenilik ve ayırt edicilik şartını taşımadığını, bira cinsi alkollü içecek kutuları üzerinde çeşitli şehir isimleri kullanarak şehirler serisi oluşturma fikrinin de ilk olarak müvekkilinden çıktığını, dava konusu tasarımlar ile müvekkili aleyhine haksız rekabet yaratıldığını, davalı şirketin müvekkilinin marka ve ürünlerinin bilinirliğinden faydalanmak için müvekkilinin marka ve ticari faaliyetlerini taklit etmesi nedeniyle kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2017/T-836 sayılı kararının iptaline ve … sayılı çoklu tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, müvekkilinin 1847 yılında Kopenhag’da kurulmuş, dünyanın en büyük 5 bira şirketi arasında yer alan bir şirket olduğunu, dava konusu … sayılı çoklu tasarımın müvekkilinin kendi özgün tasarımı olduğunu, mezkûr tasarımların üzerinde bulunan “… …” ibarelerine ilişkin olarak müvekkilinin herhangi bir markasal hak talebinin bulunmadığını, müvekkilinin tescil konusunun marka değil çoklu tasarım olduğunu, tasarım tescillerinde yer alan ibare, kelime ve markalar üzerinde herhangi bir hak iddia edilemeyeceğini, edilse bile davacı yanın benzer olduğunu iddia ettiği “…” markalarının müvekkili şirketin ambalaj desenleri üzerinde yer alan ibarelerle benzerliğinin olmadığını, şehir isimlerinin davacının tekelinde bulunmadığını ve marka olarak tescil edilmesinin de mümkün olmadığını, müvekkilinin tasarımlarının yenilik ve ayırt edicilik vasıflarını taşıdığını, müvekkilinin çoklu tasarımları ile davacının markalarının farklı olduğunu, şehir isimlerinin kimsenin tekeline verilemeyeceğini ve marka tescili ile koruma altına alınamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, somut uyuşmazlığa konu tasarımların ambalaj desenine ilişkin olduğu, ambalaj/kutu tasarımında renk, desen ve çizim açısından son derece geniş seçenek özgürlüğünün bulunduğu, davacının dayanak yaptığı ve sadece sözcük unsurlarından oluşan markalarının dava konusu tasarım ile benzerliğinin bulunmadığı, gerek uyuşmazlık konusu bira ürünleri gerek başka içecek çeşitleri arasında yer alan gazoz veya alkollü içkiler gibi ürünler bakımından da tercih edilen kullanım biçimlerinden olduğu, somut olayda tasarımın tamamına ilişkin olarak ileri sürülen itiraz veya hükümsüzlük sebepleri tasarımdaki bir kısım (davalı şirketin önceki tescillerinde marka korumasına konu olmuş desen -arka yüz-) üzerinden ileri sürüldüğü, bira tüketicisi olan bilgilenmiş kullanıcıların, birden fazla bira ürün içerisinden marka algısıyla yöneleceği biraya veya bira üreticisine ilişkin sembol seçilmiş veya dikkate alınmış olacağı, markaya ilişkin olan ve tasarımın kimliği içerisinde bütünsel etkide dikkate alınması gereken bu unsurun, herhangi bir başka kişinin sınai hakkına ilişkin olmayıp davalı şirkete ait bir hak olduğu, dolayısıyla bu bakımından bir hak ihlalinin söz konusu olmadığı, dava konusu yapılan tasarımlar ile ilgili olarak YİDK kararı iptali ve hükümsüzlük talebi açısından davacının sadece sözcük unsurları içeren/hiçbir figüratif unsur barındırmayan bu nedenle de dava konusu tasarımlarla genel izlenim olarak son derece farklı olan markalarının dayanak olarak gösterildiği, davalı şirketin dava konusu yapılan çoklu tasarımlarının, bütünsel olarak itiraz ve hükümsüzlük sebebi olarak ileri sürülen önceki tarihli ve salt logosuna ilişkin olan kısım ile karşılaştırıldığında, dava konusu tasarımların her birinde ayrı bir coğrafi alana ilişkin özel görsel anlatımların olması ve bambaşka bir görsel etki oluşturan altıgen çerçeve içerisinde tasvir edilmesinin ciddi bir farklılaşma olarak değerlendirildiği, farklılaşmanın küçük ayrıntı seviyesinde olmadığı, çekişme konusu tasarımlarda fiziksel olarak önemli bir görünüm etkisinin bulunduğu ve bu durumun çekişme konusu tasarımlar bakımından yenilik ve ayırt edicilik açısından önemli bir etkiye sahip olduğu, gerek itiraz gerek dava aşamasında dava konusu tasarımların her birinde başka bir görünümü barındıran ön yüzlerin yeni veya ayırt edici nitelikte olmadığına ilişkin bir dayanak gösterilmemiş olması da dikkate alındığında, davalı şirketin tasarımlarının bütünsel olarak yenilik ve ayırt edici nitelik koşullarını sağladığı ve önceki markalarından veya markalarını içeren tasarımlarından ayırt edilebilecek nitelikte olduğunun kabul edildiği, kötü niyetin ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemenin denetime ve hüküm kurmaya elverişli ilk bilirkişi kök ve ek raporuna itibar etmediğini ve hiçbir somut gerekçe yokken ikinci bilirkişi raporunu aldığını, hatalı ve eksik olan bu rapora dayanarak hüküm kurduğunu, ilk rapora neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını, yargı kararlarının gerekçeli yazılması gerektiğini, çoklu tasarım oluşturma şeklinin konsept olarak müvekkilinin markaları ve bu markalar kapsamındaki ticari faaliyetlere benzer olmasının haksız rekabet teşkil ettiğini, tasarımların davalının önceki ambalajlarının kopyalanması suretiyle oluşturulduğunu, bu nedenle yeni olmadıklarını, dava konusu tasarımlarda önceli tarihli markaların haricinde kalan kısımlar tasarım tescili ile korunmak isteniyorsa yerleşik içtihat uyarınca önceki tarihli markaların yer aldığı kısımların kesik çizgiler veya bulanık bir şekilde işaretlenmesi gerektiğini, dava konusu tasarımların bir kısmının müvekkilinin markalarının aynısını içerdiğini, şehir isimlerinin yanı sıra bu şehirlerle ile bağlantılı kullanılan görsellerin de yenilikleri ve ayırt ediciliklerinin bulunmadığı, müvekkilinin alkollü içeceği ve davalının ürünü üzerinde aynı ibareyi gören tüketicinin bunların aynı firmadan olduğunu düşüneceğini, tasarımın kötü niyetli olduğunu, davalının 01/10/2018 tarih ve 2018/05707 sayılı çoklu tasarım başvurusuna aynı gerekçelerle itiraz etmeleri üzerine başvurunun reddedildiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf yargılaması yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, endüstriyel tasarım ile ilgili kurum kararının iptali, hükümsüzlük
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dosya arasında bulunan her iki bilirkişi raporunda coğrafi yer isimlerinin alkollü ve alkolsüz içecekler üzerinde kullanılmasının tercih edilen bir uygulama olduğunun belirtildiği, buna göre davacını markaları karşısında davalının tasarım başvurusunun haksız rekabet teşkil etmeyeceği, davacının kelime unsurundan ibaret tasarımları ile davalının üzerinde şehir isimlerinin yer alan markalarının benzer olmadığı, davacı vekili, tasarımlar üzerinde davalı şirketin eski marka logosunun kullanılması ve etiket yan bandında bulunan bilgiler nedeniyle tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığını iddia ettiği, içerisinde tasarım konusunda uzman bilirkişilerin yer aldığı heyetler tarafından düzenlenen raporlarda davaya konu çoklu tasarımların yeni ve ayırt edici oldukları belirtilmişse de raporlar arasında davalının “…” ibareli logosunun yer almasının yenilik ve ayırt ediciliği kaldırıp kaldırmayacağı yönünde görüş farklılığı bulunduğu, ancak bu kısımların yapılacak değerlendirmede dikkate alınmayacağının tabii olduğu, başvurunun kötü niyetle yapıldığının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip