Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1711 E. 2022/1577 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1711 – 2022/1577
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1711
KARAR NO : 2022/1577
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : 2018/388 E. – 2020/257 K.

DAVACI-KARŞI DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI-KARŞI DAVACI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Fikir Ve Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Mali Haklara Tecavüzün Tespiti, Men’i, Ref’i, Telif Tazminatı, Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/09/2020 tarih ve 2018/388 E. – 2020/257 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-karşı davalı vekili, asıl davada müvekkili Türksat’ın, 406 sayılı Kanun’da belirtilen alanlarda faaliyet göstermek üzere, özel hukuk hükümlerine tabi olmak üzere kurulduğunu ve anonim şirket statüsünde faaliyette bulunduğunu, bu çerçevede, bünyesinde çalışan personelin tamamının da iş mevzuatına tabi olduğunu, 01/09/2012 tarihinde müvekkili şirkette işe başlayan davalının, İnternet ve İnteraktif Hizmetler Direktörlüğünde çalıştığını, 28/05/2018 tarihli dilekçesi ile istifa ettiğini, müvekkili şirketin ise ihbar öneli içerisinde 29/06/2018 tarihli “devir ve teslim yükümlülüğüne ilişkin bildirim” ile, İnsan Kaynakları Yönergesi’nin 28. maddesi uyarınca, görevi sona eren personelin, görevinden ayrılmadan önce muhafaza etmekle sorumlu olduğu varlıkları, sorumluluğunda olan iş ve işlemleri, belgeleri, araç ve gereçleri yazılı bir tutanak ile devir ve teslim etmesinin istendiğini, ancak davalının, teslimi istenen bilgi belge, yazılım ve kodları teslim etmeyeceğini açıkça beyan ettiğini, bunun üzerine davalının iş akdinin 23/07/2018 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini, 27/08/2018 tarihinde gönderilen ihtarname ile FSEK’in ilgili maddeleri kapsamında telif haklarını kullanma yetkisi müvekkiline ait olan yazılım ile kodlarının teslim edilmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, ancak davalının ihtarnamenin gereğini yerine getirmediğini, davalının müvekkili şirkette 31/08/2012 tarihinde uzman kadrosunda işe başladığını ve görevinin “yazılım geliştirme uzmanı” olarak belirlendiğini, bu kapsamda davalının, gerek taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesi gerekse… A.Ş. İnsan Kaynakları Yönergesi uyarınca çalıştığı birimdeki görev tanımları çerçevesinde kendisi için tanımlanmış olan işlerde yeterli tecrübe ve uzmanlığa sahip, çalıştığı birimde teknik işleri yürüten koordine eden, denetleyen ve bu işlerden yöneticisine karşı sorumluluğu bulunduğunun açık ve net olarak düzenlendiğini, müvekkili şirkette iş sözleşmesi ile çalışanın bu sıfatla şirket bünyesinde ortaya çıkardığı tüm fikri hakların sahibinin müvekkili şirket olduğunu, nitekim, davalının, işbu davaya konu yazılım ve kodların geliştirilmesi projelerinde yer alabilmesi ve yeterli yetkinlik seviyesine erişebilmesinin ancak, masrafı müvekkili şirket tarafından karşılanan eğitim, kurs ve seminerlere katılımı sonucunda gerçekleştiğini, kaldı ki davalının dava konusu yazılımları tek başına ortaya çıkarmasının mümkün olmadığını, gerek FSEK’in 18/2. maddesi gerekse Yargıtay’ın emsal kararları ışığında, davalının müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı süre boyunca ve müvekkili şirketin kendisine sunduğu tüm imkanları kullanarak gelişmesinde katkı sağladığı yazılımların ve kodların hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, davalının bunları teslim etmeyerek müvekkili şirketin mali haklarını ihlal ettiğini, davalının müvekkili şirkete teslim etmekle yükümlü olduğu yazılım ve kodların … Uygulama olduğunu, davalının, müvekkili şirketin hak sahibi olduğu kodları/yazılımları teslim etmekten kaçınmak ve bunları aynen kopyalamak suretiyle elinde bulundurmak gibi hukuka aykırı eylemlerinin ayrıca TTK’nın 54 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerini ihlal ettiğini, ticari sır niteliğinde olan müvekkili şirkete ait tüm yazılım, donanım, kod, gizli bilgi ve belgeler ile araç ve gereçlerin teslim edilmemesi sonucunda müvekkili şirketin çok ciddi zararlar ile karşılaşacağını ileri sürerek, davacının eyleminin müvekkili şirkete ait mali haklara tecavüz niteliğinde olduğunun tespitine; dava konusu kodların/yazılımların davalı tarafından muhtemel tüm kullanımlarının ve müvekkil şirketin mali haklarına yönelik muhtemel tüm tecavüzlerin önlenmesine, mali hakların ihlali dolayısıyla FSEK’in 68. maddesi uyarınca 3 kat telif tazminatı ile FSEK’in 70/2. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın ödenmesine, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata, ayrıca mahkeme kararının ulusal düzeyde yayınlanan en yüksek tiraja sahip üç gazetenin yayınlanan nüshalarında ve birer hafta ara ile en az ikişer defa ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, karşı davanın reddini savunmuştur.
Davalı-karşı davacı vekili, davacının, dilekçesinde belirtilen ihtarnameler ile müvekkillerinden dava konusu kod ve yazılımları talep ettiğini, ancak bunların mali ve manevi haklarını kullanma yetkisinin müvekkile ait olması sebebiyle bunları davacıya devir ve teslim gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, olayda FSEK’in 18/2. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığını, zira müvekkillinin davaya konu yazılımları mesai saatleri ve işyeri dışında, herhangi bir görevlendirme ya da amirlerinin talimatı olmaksızın, görev tanımı dışında meydana getirdiğini, davalı şirketin organizasyon şeması gereği müvekkilinin çalıştığı birimin ve müvekkilinin yazılım geliştirme/kod yazma gibi bir görevi olmadığı dikkate alındığında, davacının/karşı davalının bu yöndeki iddialarının reddi gerektiğini, doktrin ve Yargıtay kararları doğrultusunda, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin müvekkile hangi ödevleri yüklediğinin, görev tanımının, kapsamının ne olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, bunun yanı sıra organizasyon şeması içinde müvekkilinin çalıştığı birimin görev alanının ve özelde görev tanımının kapsamının yorumlanması, davacının/karşı davalının yazılım geliştirme ile ilgili görevlendirmeleri ve talimatları hangi usullere ve hangi birimler kanalı ile yaptığının incelenmesi, bu konudaki iç düzenleyici, açıklayıcı işlemlerin açıklığa kavuşturulması gerektiğini, davacı/karşı davalının uydu, bilişim ve kablo tv olmak üzere 3 ana faaliyet alanı bulunduğunu, müvekkilinin kablo hizmetleri ana faaliyet alanından sorumlu genel müdür yardımcılığı altında yer alan İnternet ve İnteraktif Hizmetler Direktörlüğünde çalıştığını, bu birimin temel görev alanının ve müvekkilinin görev tanımı kapsamının herhangi bir yazılım geliştirme değil, daha çok arıza süreçlerinin yönetimi/abone arızalarının giderilmesi, konfigürasyon/koordinasyon niteliğini haiz görevlerin yerine getirilmesi ile sınırlı olduğunu, müvekkilinin ihbar önelini kullanarak istifa ettiğini işverene bildirdiği Mayıs 2018 tarihinden sonra, Haziran 2018 tarihi itibariyle… Uzmanı kadrosuna geçirildiğini, ancak müvekkilinin Mayıs 2018 öncesinde yazılım geliştirme görevinin dahil olduğu herhangi bir görev tanımı kapsamında bir proje yazılımı ile yazılı olarak görevlendirilmediği gibi fiili olarak da anılan birim/görev tanımı kapsamında çalışmadığını, her ne kadar davacı/karşı davalı, müvekkilinin dava konusu yazılım ve kodları geliştirmesi projelerinde yer alabilmesi gerekli yeterliğe, masraflarını kendisinin karşıladığı eğitimler neticesinde olduğunu ileri sürmüş ise de, müvekkilinin tamamen kendi çabası çerçevesinde, hiçbir talimat/görevlendirme olmadan ve görev tanımı dahilinde olmayarak söz konusu yazılımları üreten müvekkilinin söz konusu yazılımları fikri, sınai haklar bağlamında maliki olmayacağı anlamına gelmediğini, kaldı ki bu varsayımda dahi, davacı/karşı davalı tarafından sunulan belgelerden, müvekkilin gönderildiği eğitimlerin zaten müvekkilin çalıştığı internet ve interaktif hizmetler direktörlüğündeki işi ile ilgili olduğunu; dolayısıyla, dava konusu uygulamaların/programların geliştirilmesi ile davacı-karşı davalı tarafından müvekkiline sağlanan eğitimler arasında bağlantı bulunmadığını, her ne kadar davacı/karşı davalı, dava konusu yazılımları müvekkilinin tek başına ortaya çıkarmasının mümkün olmadığını ileri sürmüş ise de, bunun gerçeği yansıtmadığını, eğer iddia edildiği gibi böyle bir ekip çalışması olsaydı, bunun … uygulaması kayıtlarında ve BGYS yükümlülükleri bağlamında varlık envanterinde yer alması gerektiğini, halbuki böyle bir kaydın bulunmadığını, davacı/karşı davalının dilekçesinde belirttiği Yargıtay kararlarının huzurdaki davada emsal olarak alınamayacağını, davalının, tekel durumundan hareketle müvekkilinin ürettiği programa bedelsiz olarak el koyma yaklaşımının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin TTK’nın 54 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümleri kapsamında bir ihlalinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin kendisine ait bir yazılım söz konusu olduğu için, davacı/karşı davalının haklarını ihlal etmediğini savunarak, asıl davanın reddini istemiş; karşı dava yönünden ise, müvekkilinin kendisine görev verilmediği ve görev tanımı kapsamında olmadığı halde, ilgisini çeken bir alan olduğu için boş zamanlarında davaya konu programları geliştirdiğini, müvekkilinin, davalının gerek mesai gerek eğitim gerekse maddi desteği olmadan müvekkili tarafından üretilen program ve uygulamaların bedelsiz olarak bugüne kadar kullanılması nedeni ile müvekkilinden dolayı harcamaktan kurtulduğu maddi külfetin yanı sıra elde edilen kâr/zaman/insan kaynaklarının reel nitelikleri itibariyle maddi karşılığının da bilirkişi marifetiyle mahallindeki incelemeler ve bilimsel tekniklerle tespitinin zorunlu olduğunu ileri sürerek, davalının haksız fiil teşkil eden eylemleri sebebiyle FSEK’in 68. maddesi uyarınca tecavüzün ref’ine, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 500 TL 3 kat telif tazminatına, tecavüzün men’ine, FSEK’in 70. maddesi uyarınca davacı/karşı davalının haksız kullanımından kaynaklanan haksız kazançlarından dolayı belirsiz alacak davası olarak şimdilik 500 TL maddi tazminata, manevi haklarına yönelik ihlalden dolayı 20.000 TL manevi tazminata, davacı/karşı davalının eyleminin TTK’nın 55. maddesi kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davaya konu yazılımların … Uygulaması olduğu, davaya konu yazılımların eser niteliğinde olduğu, bu yazılımların, davacı/karşı davalı için geliştirildiği, yazılımı geliştirenlerin kimler olduğunun, dolayısıyla eser sahiplerinin kesin olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı, yazılımı geliştirenler arasında davalı/karşı davacının da bulunduğu, davacı-karşı davalı gibi büyük firmalarda işlerin yazılım, sistem, ağ ve güvenlik ve operasyon ve işletme destek olmak üzere dört ana başlığa ayrılmasının mümkün olduğu, davalının seneler boyunca davacı şirkette aldığı rollere bakıldığında, davalının yazılım kökenli olduğu, her ne kadar davalının, davacı iş yerinden ayrılmadan önce, son olarak çalıştığı ekibin, direkt yazılım işleri ile ilgili olmadığı görülmekte ise de günümüzde tüm bu roller arasında keskin bir ayrım kalmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde de iş tanımlarının genel ifadelerle belirtildiği, davalı/karşı davacının yazdığı yazılımların, son çalıştığı direktörlük, yaptığı ve sorumlusu olduğu işler ile alakalı entegrasyon sorunlarını çözen ara yazılımlar olduğu dosya içeriğinden ve her iki tarafın da anlatımlarından anlaşıldığı, davalı/karşı davacının bu işleri kendi kendine ve boş zamanlarında yapıp yapmadığının kesin olarak tespiti mümkün olmadığı, davaya konu yazılımların, sadece davalı/karşı davacı tarafından, tamamen mesai saatleri dışında ve davacı/karşı davalının kaynakları hiç kullanılmadan ve işin yerine getirilmesi kapsamında olmadan geliştirildiğinin kabulünün mümkün görülmediği, ancak söz konusu yazılımlara olan ihtiyacının ortaya çıkarılması, test edilmesi, devreye alınması esnasında davacı şirket kaynaklarının kullanılmamış olmasının mümkün olmadığı, davaya konu yazılımların kaynak kodlarının davalı/karşı davacıda bulunmasının ise, hak ihlali niteliğinde olmadığı, zira davanın konusu yazılımların eser sahipliği ve hak sahipliğine ilişkin olup davalı/karşı davacının yazılımların geliştirilmesi sürecinde yer aldığının tarafların kabulünde olduğu, süreçte yer alan bir kişinin bu yazılımların kaynak kodlarını kopyalamış olmasının, FSEK kapsamında çoğaltma hakkının ihlali niteliğinde değerlendirilemeyeceği, davalının/karşı davacının yazılımları kullanmasının söz konusu olmadığı da dikkate alındığında, TTK kapsamında haksız rekabet oluşturan bir fiilin bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, davalı-karşı davacı elinde bulunan … uygulaması kaynak kodlarının ve bunlara ait tüm her türlü ek uygulama ve yazılımların davacıya verilmesine, davacının sair taleplerinin reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-karşı davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde davalı-karşı davacının iş aktinin bitmesine rağmen dava konusu yazılımları izinsiz bir şekilde kopyaladığını, çoğaltma hakkının kanunda yayma hakkından bağımsız bir hak olarak düzenlendiğini, dava konusu bilgisayar programlarının eser sahibinin FSEK’in 18/2. maddesi uyarınca müvekkili şirket olduğunu, davalının iş aktinin bitmesine rağmen elindeki kopyaları iade etmediğini, böylece müvekkilinin mali haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek, asıl dava yönünden verilen kısmen ret kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili tarafından geliştirilen program ve ara ara yüz yazılımların tamamının mülkiyet, kullanma ve yararlanma haklarının müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin kendi özgün emeği ve mesai dışı çalışmaları ile bu programları geliştirdiğini, görev tanımında program geliştirmenin yer almadığını, davacı-karşı davalının işlerini kolaylaştırmak üzere programları kurumun hizmetine sunduğunu, müvekkilinin bu programların mülkiyetini ya da kullanımını davacıya devrettiğine dair açık ya da örtülü bir iradesinin bulunmadığını, asıl davanın kısmen kabulünün hatalı olduğunu, mahkemenin yerinde inceleme ile davacının müvekkili tarafından üretilen programları kullanıp kullanmadığını araştırmadığını, program yazmanın müvekkilinin iş tanımında yer alıp almadığını incelemediğini, eksik rapora dayalı olarak hüküm kurulduğunu, FSEK’in 18/2. maddesinin uygulanabilmesinin ön koşulunun çalışanların söz konusu eseri görev tanımı gereği yapması gereken işi yaparken meydana getirmesi olduğunu, yine eser ile görev tanımı kapsamındaki iş arasında bir illiyet bağı bulunması gerektiğini, somut olayda bu şartların gerçekleşmediğini, müvekkilinin hobi olarak uğraşıp kendini geliştirerek ürettiği programların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu, davacı-karşı davalı ile müvekkili arasındaki iş sözleşmesinin müvekkiline hangi ödevleri yüklediğinin söz konusu programların üretilmesi için bir görevlendirme yapılıp yapılmadığının netleştirilmesi gerektiğini, müvekkili bu programları ürettiğinde yazılım geliştirme konusunda bir görevlendirmesi bulunmazken ihbar önelinde bu programlar üzerinde hak iddia etmek isteyen davacı-karşı davalının kötü niyetli olarak görev değişimine gittiğini, davacı-karşı davacı tarafından sağlanan eğitimlerin yazılım ve kodlama ile ilgili olmadığını, karşı dava yönünden verilen ret kararının dayanaksız olduğunu, müvekkilinin dava konusu programları görev tanımı ve iş saatlerinin dışında, kendi çabalarıyla bu teknolojileri öğrenerek geliştirdiğini, yerel mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Asıl ve karşı dava fikir ve sanat eseri sahipliğinden kaynaklanan mali haklara tecavüzün tespiti, men’i, ref’i, telif tazminatı, haksız rekabetin tespiti, men’i, maddi ve manevi tazminat, ilan istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı-karşı davacının bilgisayar sistemleri öğretmenliği bölümünden mezun olduğu, dosya arasında bulunan şahsi sicil dosyası ve organizasyon şemalarına göre ilk olarak 18/12/2007 tarihinde hisseleri davacı-karşı davalı tarafından devralınan … Şirketinde “Proje Yönetim ve Yazılım Geliştirme Direktörlüğü”nde çalışmaya başladığı, burada 31/08/2012 tarihine kadar çalıştığı, daha sonra 01/09/2012 tarihinde davacı şirketin “İnternet ve İnteraktif Hizmetler Direktörlüğü”nde uzman olarak çalışmasına devam ettiği, bu bölümde 2014 ve 2015 yıllarında “internet TV grubu” bölümünde görev yaptığı, bu bölümün görev tanımının teknik proje hazırlanması ve uygulanmasını da kapsadığı, 2016-2017 yıllarında satın alma bölümünde çalıştığı, istifa etmeden kısa süre önce 01/05/2018 tarihinde ise yazılım geliştirme uzmanı olarak görevlendirildiği, davalı-karşı davacının davacı şirketteki çalışmalarının seyrine göre yazılım geliştirme konusundaki uzmanlığı nedeniyle işe alındığı ve çalıştırıldığı, çalıştığı süre zarfında dava konusu … uygulamalarının geliştirilmesi faaliyetlerinde yer aldığı, her ne kadar davalı-karşı davacı dava konusu yazılımları mesai saatleri dışında ve hobi olarak geliştirdiğini savunmuş/ileri sürmüş ise de, içerisinde bilgisayar mühendisi bilirkişilerin bulunduğu heyet tarafından düzenlenen rapora göre, söz konusu yazılımların davalının yaptığı ve sorumlusu olduğu işler ile alakalı entegrasyon sorunlarını çözen ara yazılımlar olması, davalının bu yazılımların ortaya çıkarılması, test edilmesi ve devreye alınmasında davacı şirket kaynaklarını kullanmasının gerekmesi, davalı-karşı davacının bu çalışmaları boş zamanlarında yaptığının da ispatlanamayacak olması karşısında davalının programları hobi olarak yaptığı savunma ve iddiasına itibar edilemeyeceği, nitekim davacı tarafça dosyaya sunulan ve davalı-karşı davacının İnternet ve İnteraktif Hizmetler Direktörüne hitaben yazdığı 19/07/2016 ve 26/07/2016 tarihli maillerde davalının yürüttüğü yazılım projelerine ilişkin bilgi verdiği, buna göre davalı-karşı davacının dava konusu yazılımların FSEK’in 18/2. maddesi kapsamında kalmadığını ispatlayamadığı, davalı dava konusu yazılımların geliştirilme sürecinde yer aldığından kaynak kodlarını kopyalamış olmasının çoğaltma hakkını ihlal etmeyeceği, yerel mahkeme tarafından asıl ve karşı dava yönünden verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraf vekillerince istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.