Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1690 E. 2022/1447 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1690 – 2022/1447
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1690
KARAR NO : 2022/1447
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2020
NUMARASI : 2019/146 E. – 2020/174 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/09/2020 tarih ve 2019/146 E. – 2020/174 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı… tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,… sayılı, “…” ibareli marka başvurularının dava konusu YİDK kararıyla SMK 5/1-(b) ve (c) bentleri uyarınca nihai olarak reddine karar verildiğini, oysa işaretin ayırt ediciliğinin tescili talep edilen mal ve hizmetler açısından değerlendirilmesi gerektiğini, bazı mal ya da hizmetler için ayırt edici bulunan bir işaretin, başka mal ya da hizmetler için bu niteliğe sahip olmayabileceğini, bir marka birden fazla unsurdan meydana geliyorsa, markanın bütününün bıraktığı izlenime bakılarak değerlendirme yapılması gerektiğini, dava konusu ibarenin “…” olması ve birden fazla ibareden oluşması nedeni ile markanın tek tek kelime unsurlarının değil, bir bütün olarak değerlendirilmesinin gerektiğini, buna göre dava konusu “…” ibaresinin, teknolojik gelişmenin çok hızlı yaşandığı günümüzde tüketicilere yönelik kampanyanın slogan markası olduğunu, aldatıcı ve yanıltıcı olmayan, duygu sömürüsüne yeltenmeyen, hitap ettiği müşteri çevresini istismar etmeyen marka sloganları hakkında tescil kararı verilebileceğini ve bu durumun marka hukukuna aykırılık teşkil etmediğini, müvekkilinin marka başvurusunun da bu özelliklere sahip olduğunu, dava konusu ibarenin bütün Türkiye’de yaygın reklam kampanyaları ve kullanım ile başlı başına ayırt edicilik kazandığını, dava konusu ibarenin tanımlayıcı da bulunmadığını ileri sürerek 2019-M-6641 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, “…” ibaresinin ilgili tüketiciler tarafından belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanmayacağını, başvurunun bir bütün olarak, markanın asli işlevi olan, belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, diğer işletmelere ait benzer mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlama işlevini yerine getiremeyeceğini, anılan ibarenin kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği iddialarının da dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvurunun tescile konu edildiği; 45/1,2,3,4,5,6,7,8,9 – 42/1,2,3,4 – 41/1,2,3,4,5,6,7,8 – 38/1,2,3 – 36/1,2,3,4 – 9/1,2,3,5,6,7,10,11,12,14,16 – 12/1(Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil)), 12/11(Taşıtlar için hırsız alarmları), 12/15, 12/16(Deniz Taşıtları), 12/17(Hava Taşıtları) – 35/1,2,3,4,5[ 9/1,2,3,5,6,7,10,11,12,14,16 – 12/1(Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil)), 12/11(Taşıtlar için hırsız alarmları), 12/15, 12/16(Deniz Taşıtları), 12/17(Hava Taşıtları)] mal ve hizmetleri bakımından ayırt edici bulunmadığı, aynı zamanda 09-02, 03 / 36-01, 02, 03, 04 / 38-01, 02, 03 / 42-02 / 45-01, 02 / 35-05 [09-02, 09-03]” mal ve hizmetleri içinde tanımlayıcı olduğu, dava konusu ibarenin anılan ve hizmetler bakımından kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı iddiasıının ispatlanamadığı, sayılan mal ve hizmetler dışında kalanlar yönünden ise ayırt edici olduğu gibi tanımlayıcı da bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile “45/1,2,3,4,5,6,7,8,9 – 42/1,2,3,4 – 41/1,2,3,4,5,6,7,8 – 38/1,2,3 – 36/1,2,3,4 – 9/1,2,3,5,6,7,10,11,12,14,16 – 12/1(Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil)), 12/11(Taşıtlar için hırsız alarmları), 12/15, 12/16(Deniz Taşıtları), 12/17(Hava Taşıtları) – 35/1,2,3,4,5[ 9/1,2,3,5,6,7,10,11,12,14,16 – 12/1(Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil)), 12/11(Taşıtlar için hırsız alarmları), 12/15, 12/16(Deniz Taşıtları), 12/17(Hava Taşıtları)]” mal ve hizmetleri haricinde kalan emtialar bakımından 2019-M-6641 sayılı YİDK kararının iptaline , fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, mahkemece dava konusu ibarenin tanımlayıcı olduğu kabul edilen mal ve hizmet gruplarının hiç birisinin içerisinde “…” veya “…” ibarelerinin yer almadığını, dolayısyla dava konusu “…” sloganının tanımlayıcı bulunmadığını, dava konusu ibarenin tescili istenen tüm ve mal hizmetler bakımından ayırt edici olduğunu, anılan ibarenin slogan markası olup esnafların bu kampanya çerçevesinde … çağa ayak uydurmalarını sağlamayı amaçladığını ve aynı zamanda sosyal yönü de olan bir markayı ve kampanyayı ifade ettiğini, dava konusu ibarenin kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kısmen red kararının kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı… vekili, “…” ibaresinin ilgili tüketiciler tarafından belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanmayacağını, başvurunun bir bütün olarak, markanın asli işlevi olan, belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, diğer işletmelere ait benzer mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlama işlevini yerine getiremeyeceğini, davacının kullanım sonucu ayırt edicilik iddiasının da ispatlanmadığını, mahkemece alınan 27/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili Kurum kararının isabetli şekilde değerlendirildiğini buna rağmen hükme esas alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…” ibaresi, tescil edilmek istendiği 45/1,2,3,4,5,6,7,8,9 – 42/1,2,3,4 – 41/1,2,3,4,5,6,7,8 – 38/1,2,3 – 36/1,2,3,4 – 9/1,2,3,5,6,7,10,11,12,14,16 – 12/1(Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil)), 12/11(Taşıtlar için hırsız alarmları), 12/15, 12/16(Deniz Taşıtları), 12/17(Hava Taşıtları) – 35/1,2,3,4,5[ 9/1,2,3,5,6,7,10,11,12,14,16 – 12/1(Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil)), 12/11(Taşıtlar için hırsız alarmları), 12/15, 12/16 (Deniz Taşıtları), 12/17(Hava Taşıtları)] mal ve hizmetleri bakımından ayırt edici bulunmadığı gibi 09/02-03, 36/01- 02- 03- 04, 38/01-02-03, 42/02, 45/01-02, 35/05 (9. Sınıfın 2. ve 3. alt grubunda yer alan malların satışı hizmetleri) sınıf mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı da olduğu, “…” ibaresinin SMK’nın 5/2 anlamında kullanım sonucu ayırt edici hale getirildiğinin de ispatlanamadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalı… vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince ; 6769 sayılı SMK’nın, 5/1-b maddesinde herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ilgili mal veya hizmet için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilemeyecektir. Bir işaretin belli mal veya hizmetler açısından ayırt edici olup olmadığı ise “somut ayırt edicilik” olarak adlandırılmaktadır. Bu hüküm ile sicilde gösterilebilir olması ve soyut ayırt ediciliğe sahip olmasına karşılık, tescilinin talep edildiği mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği olmayan işaretlerin tesciline engel olunması amaçlanmıştır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava konusu başvuru, “…” ve “… ” ibarelerinin düz yazı ile yazılmasından ibaret olup başkaca bir ek kelime ya da şekil içermemektedir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince dava konusu ibarenin tescil edilmek istendiği 9. ve 12. sınıfta yer alan bir kısım mallar ile bu malların satışına özgü 35. Sınıf mağazacılık hizmetleri yönünden ayırt edici olduğu kabulüyle yazılı şekilde karar verilmişse de dava konusu “… ” ibaresinin, ilk kez duyulduğunda ya da görüldüğünde ortalama tüketiciler nezdinde … ortamda sunulan … hizmetini veya … teknoloji kullanılarak sağlanan … hizmetini çağrıştıracağı, marka algısı yaratmayacağı ve mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi dava konusu ibarenin ilgili sektörde herkes tarafından kullanılan sıradan bir ifade olduğu hususları dikkate alındığında Dairemizce dava konusu ibarenin tescili istenen tüm mal ve hizmetler yönünden somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı kanaatine varılmış olup ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki kabulü yerinde görülmemiştir.
Ayrıca mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere dava konusu ibarenin SMK’nın 5/2 maddesi anlamında kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği de ispatlanamamıştır.
Bu itibarla mahkemece; dava konusu “…” ibaresinin başvuru kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi gereğince somut ayırt ediciliği bulunmadığından marka olarak tescil edilemeyeceği, buna göre dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı… vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/09/2020 gün ve 2019/146 E. – 2020/174 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından istinaf yargılamasında yapılan 32,50-TL posta masrafı, 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 181,10-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
10-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davalıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.