Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1685 E. 2022/1368 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1669 – 2022/1361
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1669
KARAR NO : 2022/1361
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2020
NUMARASI : 2019/218 E. – 2020/212 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/09/2020 tarih ve 2019/218 E. – 2020/212 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ve “…” markalı ürünleriyle uluslararası sertifikasyon kuruluşlarından sertifika aldığını, yalnızca ürünleri ile değil kurumsal kimliği ile de ön planda olduğunu, davalı gerçek kişinin müvekkili markalarının esas unsurunu ihtiva edecek şekilde “…” ibaresinin 03, 29 ve 35. Sınıf mal ve hizmetler yönünden tescili için başvuruda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet “…” ve “…” markaları arasında iltibas bulunduğunu, itirazlarına mesnet “…” ibareli markasında yer alan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda aynen yer aldığını, başvuruda yer alan “…” ibaresinin kimsenin tekeline bırakılması mümkün olmayan ve tescil konusu mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliği bulunmayan bir ibare olduğunu, dava konusu başvurunun harf dizilimi yönünden de itirazlarına mesnet “…” markası ile çok yakın bulunduğunu, “…” kelimesinin Türkçe karşılığının “yaşamsal, yaşam” olduğunu, ayırt edici gücünün yüksek bulunduğunu, “…” ibaresinin müvekkili tarafından uzun süredir kullanılması ve ticaret unvanının asıl unsuru olması nedeniyle başvurunun SMK’nın 6/3 ve 6/5 maddeleri uyarınca da reddi gerektiğini, dava konusu başvurunun “…” markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını , bu nedenle başvurunun SMK 6/5 maddesi gereğince de reddedilmesi gerektiğini, davacı ile aynı sektörde yer alan davalının “…” markalarından haberdar olmamasının mümkün olmadığını ve başvurusunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek TÜRKPATENT YİDK’nın 17/05/2019 tarih ve 2019/M-4353 sayılı kararının iptalini, 2018/31708 sayılı “…” ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili; davacıya ait “…” ve “…” markalarında “…” veya “…” ibaresinin diğer ifadelerden bağımsız olarak ön plana çıkmadığını ve tek başına markasal algı yaratmadığını, taraf markaların her ne kadar “…” ibarelerini ortak olarak ihtiva ediyor olsa da markaların diğer ibareler ile kavramsal bütün oluşturacak şekilde okunup algılandığını, “…” ibaresinin ise sektörde düşük ayırt edici niteliği haiz bulunduğunu, markaların farklılıkları göz önüne alındığında bıraktıkları bütüncül izlenimde benzer olmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacının dava konusu markayı parçalara bölerek “…” ortak kelime unsuru üzerinden markaların benzer olduğu iddiasında bulunduğunu, böyle bir değerlendirmenin kanuna ve doktrine aykırı olduğunu, taraf markaları arasında, görsel, işitsel veya kavramsal düzeyde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek bir benzerliğin bulunmadığını, dava konusu markada bulunan” …” ibaresinin davalının soyadı olan “…” kelimesinden alındığını ayrıca bu ibarenin Türkçe’de erkeklere hitap/saygı sözü olarak kullanıldığını, “…” kelimesinin ise “hayatsal, canlı, çok önemli” gibi anlamlara geldiğini ve sektörde yaygın olarak kullanılan bir ibare olduğunu, “…” ve “…” ibarelerinin ise bir anlamı bulunmadığını, bu nedenle markaların kavramsal olarak da benzerlik göstermediğini, davacının markasının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık nedeniyle zarar göreceği iddiasını somut bilgi ve belgelerle desteklemesi gerektiğini, davacının, dava konusu marka başvurusunun haksız kazanç elde etmeye yönelik veya kötü niyetli olarak yapıldığı iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2018/31708 sayılı “…” markası ile davacıya ait “…” ve “…” unsurlu markalar arasında 29 ve 35. sınıflar bakımından emtia benzerliğinin bulunduğu, ancak marka işaretlerinin benzemediği, davacının “…” ibareli markalarında ve dava konusu başvuruda “…” kelimesi ortak olarak yer alsa da anılan ibarenin ‘yaşamsal, hayati, çok önemli’ gibi anlamlara geldiği , bu ibarenin pek çok sektörde kullanılan ve ayırt edici niteliği düşük bir ibare olduğu, başvuruda yer alan diğer unsurların markaları farklılaştırdığı, bu nedenle taraf markları arasında iltibas bulunmadığı, markalar benzer olmadığından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, davacının ticaret unvanı ile başvuru arasında benzerlik bulunmadığından aynı Kanun’un 6/6 maddesine dayalı bir hakkının da bulunmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilniştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, taraf markları arasında görsel,işitsel ve anlamsal benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin zayıf ve hiç kimsenin tekeline bırakılmaması gereken bir ibare olduğunu, anılan ibarenin “…” kelimesine göre ayırt edici olduğunun kabulünün mantığa,hayatın olağan akışına ve marka hukukunun sistematiğine aykırı bulunduğunu, ayrıca “…” sözcüğünün zayıf , tanımlayıcı bir ibare olmadığını, anılan ibare “yaşamsal, yaşam” anlamına gelmekte olup gıda malları ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, ilk derece mahkemesince “…” ibaresinin pek çok sektörde yaygın kullanıldığı kabul edilemişse de bu görüşü destekler nitelikte hiçbir somut bilgi, belgenin bulunmadığını, başka bir uyuşmazlıkta alınan bilirkişi raporunda “…” ibaresi ile müvekkili markalarının benzer olduğu sonucuna varıldığını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunun kabul edilmesine rağmen SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların uygulanmasının mümkün olmadığına ilişkin gerekçenin yasaya aykırı bulunduğunu, somut olay bakımından anılan madde koşullarının da oluştuğunu ileri sürerek ilk derece mahekemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira davacının “…” asıl unsurlu markası ile dava konusu başvurunun benzer olmadığının açık olduğu, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının “…” asıl unsurlu markası ile dava konusu başvuruda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin İngilizce “yaşamsal, hayati, çok önemli” gibi anlamlara geldiği ve pek çok sektörde kullanılan ayırt ediciliği zayıf bir ibare olduğu, dolayısıyla taraf markalarının tek başına anılan ibarenin ortaklığı sebebiyle benzer kabul edilemeyeceği, dava konusu markada yer alan “…” ibaresi ile yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin düşük olduğunun da söylenemeyeceği, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının da başvurunun reddini gerektirmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.