Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1683 E. 2022/1420 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1683 – 2022/1420
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1683
KARAR NO : 2022/1420
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2020
NUMARASI : 2017/728 E. – 2020/432 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak

Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21/09/2020 tarih ve 2017/728 E. – 2020/432 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında “Gönderilerin Adresten Kabulü Cihet Ayrımı ve Dağıtımı/Teslimi Hizmetlerinin 11 Bölgede Toplamda 5503 Yaya ve 538 Motosikletli İşçi ile Yürütülmesi işi/3. Grup (Ankara)” işine dair 14.05.2015 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 8. maddesinde sözleşme süresinin 01.06.2015 – 31.05.2016 tarihi olduğunun belirtildiğini, sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonra davalı tarafından 07.07.2015 tarihinde tebliğ edilen yazı ile ihalenin iptali ve yürütmenin durdurulması talepli olarak Ankara 14. İdare Mahkemesinin 2015/660 esas sayılı dosyasıyla açılan davada 27.05.2015 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar verildiği belirtilerek sözleşmeye ilişkin tüm işlemlerin 07.07.2015 günü mesai bitiminden itibaren davanın esası hakkında bir karar verilinceye kadar askıya alınmasının talep edildiğini, müvekkilinin bu süre içerisinde 7 günlük hizmet verdiğini ve bu hizmete karşılık olarak alacağa hak kazandığını, davalı şirket ile 30.06.2015 tarihli doğrudan temin esasına göre yeni bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin işe başlama tarihinin 08.07.2015, işi bitirme tarihinin ise 08.10.2015 tarihi olduğu, bu sözleşme kapsamında 31.07.2015 tarihine kadar toplam 24 günlük hizmet ifa edildiğini, ifa edilen hizmet karşılığında müvekkili tarafından 01.08.2015 tarihinde 1.535.471,59 TL’lik fatura düzenlenerek davalı şirkete teslim edilip bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın her iki hizmet alım sözleşmesinin işe başlama tarihleriyle bitiş tarihleri arasında ifa edilen hizmete karşılık ödenmesi gereken toplam hak ediş bedeli ve bu hak ediş bedeline karşılık kesilen fatura bedellerinin 65.265,15-TL eksik ödenmesinden kaynaklandığını, müvekkili şirketin muavin defter kayıtlarından 65.265,15-TL’lik eksik ödemenin dökümünün yapıldığını, davalı şirket tarafından eksik ödeme nedeninin ikinci sözleşme kapsamında 2015 yılının Temmuz ayında ifası yapılan 24 günlük hizmete karşılık düzenlenen fatura alacağının hatalı ve brüt 67.323,70-TL damga vergisi kesintisi düşüldükten sonra net 65.265,15-TL fazla şekilde hesaplanmış olması ve ifa edilen hizmetin 24 gün yerine 23 gün olarak dikkate alınması ve bu şekilde hak ediş alacağının hesaplanması gerektiğinin belirtildiğini, ilk sözleşme döneminde çalışan personel için 7 gün, ikinci sözleşme döneminde çalışan personel için ise 24 gün sigorta primi tahakkuk ettirildiğini, buna göre personelin maaş ve SGK primlerinin ödendiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilen 11.12.2015 tarihli görüş yazısında sürelerin 7/24 gün olarak tespit edildiğini, dolayısıyla hak ediş ve istihkak ödemesi ile ilgili olarak bu süreler üzerinden hesaplama yapılmasında mevzuat gereğince bir sakınca bulunmadığının bildirildiğini ileri sürerek 65.323,70-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, davacı şirket ile… ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşme kapsamında 01.06.2015 tarihi itibarıyla hizmete başlandığını, ihalede yaşanan hukuki sürecin sonunda doğrudan temin yöntemine göre davacı firma ile yeni bir sözleşme yapıldığını ve firmadan 08.07.2015 tarihi itibarıyla yeniden hizmet alınmaya başlandığını, 12.05.2010 tarih ve 25579 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Uygulama Yönetmeliği’nin 100. Maddesi dikkate alınarak, idare tarafından aylık 2.185.53-TL brüt ücret esas alınarak 31’e bölündükten sonra, gün ve işçi sayısı ile çarpılarak işlem tesis edildiğini, ancak davacı şirket tarafından bir işçinin maliyetinin 30’a bölünmesi ile işlem tesis edildiği, böylece işçi maliyetinin … A.Ş.’den farklı olarak hesaplandığını, oysa ay içinde işe giren çıkan veya eksik gün bulunan aylarda ay bütünlüğünün bozulduğu ve günlük çalışma süresine göre hesap yapılması gerektiğini, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki temel ihtilafın, sözleşme hükümleri gereğince işçi maliyetlerinin belirlenmesinde işçilere ödenmesi kararlaştırılan aylık ücretin otuza bölünüp, çalışılan gün sayısı ve işçi sayısı ile çarpılması şeklinde mi ?, yoksa aylık olarak kararlaştırılan ücretin toplam çalışma gün sayısı olarak belirlenen otuz bire bölünüp, çalışılan gün sayısı ve işçi sayısı ile çarpılması şeklinde mi ? hesaplanması gerektiği noktasında toplandığı, gerek 5510 sayılı Kanun hükümleri gerekse 4850 sayılı Kanun hükümlerinin tarafların arasındaki işte doğrudan uygulanacak hükümler olmayıp işçilerin hak ve alacaklarını düzenleyen hükümleri ihtiva ettiği, taraflar arasında ise sözleşme ilişkisi bulunduğundan sözleşme hükümlerine öncelik tanımanın gerektiği, sözleşmelerde; istihdam edilecek işçilerin ücretlerinin ay üzerinden hesaplanarak ödeneceği hususuna yer verilmiş olup ayın kaç gün çekildiğine bakılmaksızın tam ay çalışılan dönemlerde aylık ücretin sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde 30 gün üzerinden ödenmesi ve maliyetinde aynı prensip çerçevesinde 30 gün üzerinden hesaplanması gerektiği, somut olayda 14/05/2015 tarihli sözleşmenin 8. Maddesinde işe başlama tarihi 01/06/2015 olarak gösterilmiş ve sözleşme 07/07/2017 tarihine kadar yürürlükte kaldığı, doğrudan temin yöntemi ile yapılan sözleşme ise 08/07/2015 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Temmuz ayına ilişkin ilk sözleşme kapsamında 7 gün ikinci sözleşme kapsamında ise 24 günlük çalışma bulunduğu, sözleşme hükümlerine göre belirlenen temel ücretin 30 a bölünmesi suretiyle elde edilen rakamın 7 ve 24 günlük süreler ile çarpılması suretiyle davacı alacağın hesaplanması gerektiği, düzenlenen denetime elverişli 28/02/2020 tarihli rapora itibar ile davacının 61.690,02 TL alacaklı olduğu, davacının 16/12/2015 tarihli müracaat dilekçesinde herhangi bir rakam telaffuz edilmediğinden söz konusu dilekçe ile davalı idarenin temerrüdünün oluşmayacağı bu durumda dava tarihinden itibaren faiz ödemesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 61.690,02 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı ile… ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşme kapsamında 01.06.2015 tarihi itibarıyla hizmete başlandığını, ihalede yaşanan hukuki sürecin sonunda doğrudan temin yöntemine göre davacı firma ile yeni bir sözleşme yapıldığını ve firmadan 08.07.2015 tarihi itibarıyla yeniden hizmet alınmaya başlandığını, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 77. maddesinde, İş Kanunu’nun 49. maddesinde, Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 6. maddesinde, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 27. maddesinde, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararlarında ve Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi … tarafından yayımlanan makalede ay içinde işe giren çıkan veya eksik gün bulunan aylarda ay bütünlüğünün bozulduğu ve günlük çalışma süresine göre hesap yapılması gerektiğinin belirtildiğini, davacı yüklenici tarafından düzenlenen Geçici Hak Ediş Raporuna, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 4. maddesi kapsamında itiraz edilmediğini, davacı şirket tarafından iki ayrı dönemde yapılan çalışma için 31 gün üzerinden prim yatırılmış olması karşısında ay 30 gün kabul edilerek günlük ücretin belirlenmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, Alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dosya kapsamındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında imzalanan 2 farklı sözleşme gereğince, davacı şirket işçilerine ödenmesi gereken bedelin hesaplama yöntemine ilişkin görüş ayrılığından kaynaklandığı, bunun özelde de, sözleşme hükümleri gereğince işçi maliyetlerinin belirlenmesinde işçilere ödenmesi kararlaştırılan aylık ücretin otuza bölünüp, çalışılan gün sayısı ve işçi sayısı ile çarpılması şeklinde mi ?, yoksa aylık olarak kararlaştırılan ücretin toplam çalışma gün sayısı olarak belirlenen otuz bire bölünüp, çalışılan gün sayısı ve işçi sayısı ile çarpılması şeklinde mi ? hesaplanması gerektiği noktasında toplandığı, taraflar arasında ise sözleşme ilişkisi bulunduğundan sözleşme hükümlerine göre bu hususun belirlenmesi gerektiği, sözleşmelerde istihdam edilecek işçilerin ücretlerinin ay üzerinden hesaplanarak ödeneceği hususuna yer verildiği, ayın kaç gün çekildiğine bakılmaksızın tam ay çalışılan dönemlerde aylık ücretin sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde 30 gün üzerinden ödenmesi ve maliyetinde aynı prensip çerçevesinde 30 gün üzerinden hesaplanması gerektiği, somut olayda Temmuz ayına ilişkin ilk sözleşme kapsamında 7 gün ikinci sözleşme kapsamında ise 24 günlük çalışma bulunduğu, sözleşme hükümlerine göre belirlenen temel ücretin 30’a bölünmesi suretiyle elde edilen rakamın 7 ve 24 günlük süreler ile çarpılması suretiyle davacı alacağın hesaplanmasının yerinde olduğu, zira bu sözleşmelerin farklı farklı sözleşmeler olduğu hususunun da gözönünde bulundurulması gerektiği, davalının açık zamanaşımı istinafı da olmadığı anlaşılmakla, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı şirketten alınması gereken 4.214,06 TL nispi istinaf karar ve ilam harcı, davalı şirket tarafından istinaf başvurusunda yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı şirketten tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2022 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.