Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1676 E. 2022/1127 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1676 – 2022/1127
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1676
KARAR NO : 2022/1127
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2016
NUMARASI : 2016/10 E. – 2016/304 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/09/2016 tarih ve 2016/10 E. – 2016/304 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” bareli tanınmış markların sahibi olduğunu, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusuna anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kabul edilerek başvurunun reddine karar verildiğini, bu karara karşı davalı Şirketin yaptığı itirazın da YİDK’ın 2015-M-11117 sayılı kararıyla kısmen kabul edilerek 3.sınıftaki “Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap için).” malları ile 5. Sınıftaki “İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular.” mallarının başvuruya iadesine karar verildiğini, oysa taraf markaları arasında iltibas bulunduğunu, müvekkili markasının tanınmış olup dava konusu markanın müvekkili marklarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, davalı Şirketin önceki markası nedeniyle müktesep hakkı bulunmadığını, bu markanın kullanılmaması nedeniyle hükümsüzlüğü istemiyle İstanbul 1. FSHHM’nin Mahkemesi’nin 2016/7 esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, ayrıca uyuşmazlık konusu malların davalı Şirketin önceki markası kapsamında yer alan mallarından farklı olduğunu ileri sürerek 2015-M-1117 sayılı YİDK kararının iptali ile dava konusu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davalı Şirketin önceki markası nedeniyle müktesep hakkı bulunduğunu, her ne kadar davac tarafça bu marka hakkında dava açıldığı belirtmekte ise de dava konusu YİDK karar tarihinden sonra açılan bir dava nedeniyle markanın uzun süredir çekişmesiz olarak kullanıldığı yönündeki kriteri sağlamadığına kanaat getirelemeyeceğini, kullanmama iddialarının ispatlanmadığını müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “…” ibareli 84312 sayılı markası nedeniyle müktesep hakkı bulunduğunu, anılan markanın hükümsüzlüğü istemiyle İstanbul 1. FSHHM’nin Mahkemesi’nin 2016/7 esas sayılı dosyasında sundukları cevaplarında belirtikleri üzere anılan markanın uzun süresidr ilaç mallarında kullanıldığını, öte yandan markalar arasında iltibas da bulunmadığını, dava konusu başvuru tescil edilmediğinden davanın konusuz kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının markalarının davalı başvurusunu kapsamında yer alan 3 ve 5.sınıf ürünleri içerdiği, ancak davacının “…” ibareli markalarıyla davalının “…” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde, “…” ibare ve biçimli işareti gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun “…” ibareli davacı markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, bunun sonucunda “…” markalı ürünleri satın almak isterken “…” ibare ve biçimli başvuru konusu işareti taşıyan ürünleri satın alma yahut hizmetlerden yararlanma biçiminde bir yanılgıya düşmeyeceği, aksinin kabulünün hayatın olağan akışına ve normal hayat tecrübelerine de aykırı bulunduğu, zira özellikle 3 ve 5.sınıf ürünlerin hitap ettiği tüketici kesiminin sahip olduğu nitelik ve bu ürünlerin satın alınması için ayırılacak zaman ile dikkat ve özen gözetildiğinde bu iki işareti karıştıracak olan kişilerin ortalama tüketici olarak nazara alınmasının olanaksız olduğu, davacı markasının belli bir tanınmışlığı olmasının da markalar benzer bulunmadığından varılan sonucu değiştirmeyeceği, öte yandan davalının … ibareli markasının 3 ve 5.sınıf ürünler için 1984 yılından buyana aynı tür ürünler bakımından zaten tescilli olduğu, anılan markanın kısmen de olsa bazı ürünler için kullanıldığı, eş zamanlı tescil ve kullanım sırasında doğmayan iltibasın şu anda nasıl olup da doğacağının piyasa davranışlarına dayalı bilgilerle somut biçimde ispat edilmesinin gerektiği, anılan markanın kullanılmaması iddiasıyla hükümsüzlük davası açılmış olmasının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, zira marka işaretleri arasında iltibasa neden olacak derecede benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markaları arasında, uyuşmazlık konusu mallar bakımından iltibas koşullarının oluştuğunu, müvekkilinin “…” ibareli markaları ile “…” ibareli dava konusu başvurunun ayırt edilemeyecek derece benzer bulunduğunu, uyuşmazlık konusu malların müvekkili markalarının kapsamında aynen yer aldığını, bu durumun karıştırılma ihtimali dahil iltibasa neden olacağını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak YİDK kararının iptaline marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi yönünden karar verilmesine yer olmdığına karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğu, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, uyuşmazlık konusu mallar bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu ibarenin bir anlamı olmadığı, davacı marklarının ise herkesçe bilinen bir anlamı bulunduğu, markalar arasındaki bu anlamsal ve baskın işitsel farklılığın rahatlıkla algılanabileceği ve karıştırılma ihtimalini ortadan kaldıracağı , nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/15158 E.- 2015/4621 K sayılı ilamında da “…” ibaresinin davacının “…” ibareli markalarıyla benzer olmadığının kabul edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.