Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1667 E. 2022/1343 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1667 – 2022/1343
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1667
KARAR NO : 2022/1343
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2020
NUMARASI : 2019/260 E. – 2020/292 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali ve
Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/10/2020 tarih ve 2019/260 E. – 2020/292 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ve davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının “…” ibaresi ile marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markalarını mesnet göstererek itiraz ettiğini, MDB ve YİDK birimlerinin bu itirazlarını reddettiğini, oysa 1920 yılından bu yana faaliyette bulunan müvekkilinin toplumda ciddi biçimde bilindiğini, davalının “…” adı altında müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, taraflar arasında hali hazırda süren “…” ibareli başvuruya yönelik dava mevcutken aynı ibareleri içeren yeni bir başvuru yapmalarının kötüniyetin göstergesi olduğunu, dava konusu markada 44. Sınıfın müvekkilinin markasının tescili kapsamında bulunduğunu, 35. Sınıfın ise özellikle 03 ve 10. Sayılı alt sınıflarında müvekkili ile ilişkili ürünlerin satışını hedeflediğini, bu markanın kendilerine ait “…” ibareli seri markalar ile iltibas doğuracak düzeyde benzer olduğunu, mahkeme kararları ile tanınmışlıklarının kesinleştiğini, 6769 sayılı SMK m. 6/6. uyarınca da hükümsüzlük talepleri bulunduğunu, taraflar arasında derdest olan davalarda aynı ibareler yönünden aleyhe sonuçlar almasına karşın yeni tescil başvuruları yapmasının kötüniyet göstergesi olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 16/05/2019 tarih ve 2019/M-4211 sayılı kararının iptaline, 2017/120217 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu markanın bütünü itibarı ve genel izlenim olarak davacı markaları ile ilişkilendirilme veya karıştırılma ihtimali olmadığını, davalı markası ile davacı markalarının font, şekil, renk olarak benzemediğini, davacının markalarında esas unsurun “…” ibaresi olarak kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markanın, davacı markalarında da olduğu gibi, ABD bayrağındaki renkler olan mavi, kırmızı ve beyaz renklerden oluştuğu, markanın ana unsurunun “…” kelimesi olduğu, markaların baş kısmındaki, ortak “…” ibaresi, soldan sağa okuma kuralı gereğince ilk telaffuz edilen ve vurgunun üzerindeki kelime olduğu, bu durumun da aralarındaki fonetik yakınlaşmayı arttırdığı, dava konusu “…” ibareli marka için 35 ve 44. Sınıflarda tescil başvurusu yapıldığı, başvuru kapsamının davacının itirazına mesnet markaları ile benzer bulunduğu, davacının markasının bilinirliğinin kanıtladığı, davalının “…” ibareli tabelası ile iş yeri görsellerinde “…” ibaresini ana unsur olarak diğer kelimelerden daha büyük puntolar ile kullandığı, Ankara 4. FSHHM 2018/170K. ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 2019/779K. ile bu kullanımlarının marka haklarına tecavüz olarak tespit edildiği, Ankara 2. FSHHM 2019/95K. kararı ile davalıya ait “…” ibareli markanın da hükümsüz kılındığı, taraflar arasında bu uyuşmazlıkların olmasına rağmen davalının yeniden başvuruda bulunulmasının, kötüniyeti gösterdiği gerekçesi ile YİDK’nın 2019/M-4211 sayılı kararının iptaline, davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı şirketin tescilli markasında gerek “…” ibaresinin gerek “…” ibaresinin kendi başına ayırt edici özellik katmasının mümkün olmadığını, ilk bilirkişi raporunun da bu görüşte bulunduğunu, sonradan verilen raporların yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu markalardaki … ibaresinin ayırt ediciliğinin yüksek olmadığını, bütün olarak incelendiğinde markaların birbirinden farklı algılandığını, benzerlik bulunmadığını, YİDK kararının yerinde olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, davalının başvuru konusu yaptığı “…” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet gösterdiği “…” markası arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik ve iltibas olduğu, başvuru kapsamının da davacının itirazına mesnet markaları ile kısmen benzer bulunduğu, davacının markasının bilinirliğinin dosya kapsamına göre kanıtladığı, ayrıca tarafların markalarının benzer olduğu da belirlenmiş olup, dava konusu markanın davalı tarafından tesadüfen seçilip tescil başvurusu yapılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, zira davacı ile aynı sektörde bulunan davalının davacının iş bu tanınmış markasından haberdar olmamasının da hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığı, davalının da bu markayı hangi saik ile seçerek başvuru konusu ettiği konusunda ikna edici bir açıklamasının bulunmadığı gibi davalının iş yeri görsellerinde “…” ibaresini ana unsur olarak diğer kelimelerden daha büyük puntolar ile kullanmasının davacının marka haklarına tecavüz olarak tespit edildiği, ayrıca davalıya ait başka bir “…” ibareli markanın hükümsüz kılınmış olduğu, bu hususların da davalının kötüniyetini gösterdiği, esasen kötüniyetli başvuru durumu mal ve hizmetlerle ilgili olmayıp, markanın tamamı ile ilgili olabileceğinden, kötüniyetli başvuru iddiası ile açılan davada, marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığı kanaatine varıldığında, kötüniyet tescilin tamamını kapsayacağı ve bölünemeyeceği (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.953) anlaşılmakla, davalı … ve davalı … vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …’dan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı …ndan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalı …ndan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davalı … ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.