Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1649 E. 2022/1391 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1649
KARAR NO : 2022/1391
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : 2019/73 E. – 2020/263 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Durdurulması, Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/09/2020 tarih ve 2019/73 Esas – 2020/263 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin dünya çapında tanınan “…” markalarının sahibi olduğunu, uzun yıllardır başta A.B.D. olmak üzere dünya genelinde yüzden fazla ülkede markasını koruma altına aldığını, bu sayede müvekkili markasının tanınmış marka statüsüne eriştiğini, hem “…” sözcüğünün hem de markalarında yer alan “şekil” unsurunun tanınır olduğuna dair mahkeme kararlarının bulunduğunu, davalının işyeri adreslerinde, “www…com”, “www…com”, “www…com” adlı internet sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında, müvekkilinin … sayılı markalarının birebir aynısını, müvekkili markalarının tescilli olduğu 18. sınıfta yer alan ürünlerden “deri ürünleri” üzerinde izinsiz olarak kullandığının tespit edildiğini, bu haksız kullanımların tespiti adına ilgili işyerinden 1 adet çanta satın alındığını ve ayrıca Ankara 4. FSHHM’nin 2019/4 D.iş sayılı dosyası aracılığıyla da ilgili iş yerinde tespit gerçekleştirildiğini, yapılan tespit işlemleri sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda, tespit edilen ürünlerin iltibasa neden olabilecek düzeyde müvekkili markaları ile benzerlik gösterdiği kanaatinin bildirildiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, basiretli bir tacir sıfatıyla hareket etmediğini, müvekkili markalarının ününü bilmemesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, markaya tecavüzün durdurulmasına, önlenmesine, tecavüz teşkil eden ürünlerin toplatılmasına, haksız rekabetin menine, şimdilik 50.000,00TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, tescilli bir hakkın kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkilinin tescilli … sayılı markalarının hiçbir itiraz ile karşılaşmaksızın 18. sınıfta tescilli olduğunu, yine … sayılı markanın da itirazlara rağmen tescil edildiğini, Ankara 4. FSHHM’nin 2019/4 D.İş sayılı dosyası kapsamında müvekkili şirketin çantalarda kullandığı tüm markaların ve özellikle “… … …” markasının tescilli olduğunu, kaldı ki bu kullanımların, davacı markaları ile benzer olmadığını, değişik iş dosyasında alınan raporun sonuç bölümünde, markaların tescilli olması, tescil tarihinde yürürlükte olan mevzuat kapsamında marka ihlali ve haksız rekabetten söz edilmesinin mümkün olmadığının belirtildiğini, markaların karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, davacının … sayılı markasının “… …” şeklinde olduğunu, anılan markanın bütün itibariyle müvekkili markaları ile benzer olmadığını, … ibaresinin markalar kapsamında ortak olmasının tek başına iltibasa neden olmayacağını, davacının tanınmış markasının “…” değil “…” ibaresi olduğunu, davacının dayanak markalarının müvekkilinin tescilli markalarından sonraki tarihlerde tescil edildiklerini, davacının markasının tanınmışlığının giyim sektöründe olduğunu, tanınmışlık karar tarihinin, müvekkilinin tescilli markalarından sonraki tarihli bulunduğunu, davacının 18. sınıf emtialarda herhangi bir kullanımının bulunmadığını, davacının sunduğu deliller incelendiğinde, markanın çantalarda kullanıldığının ispatlanamadığını, davacı tarafın sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı tarafından gerçekleştirilen kullanımların, davacı adına tescilli önceki tarihli markalardan doğan hakları ihlal eder mahiyette olduğu, bu nedenle SMK’nın 7 ve 29. maddeleri uyarınca davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davalının mezkur kullanımlarının tescilli bir hakka dayalı olmasının SMK’nın 155. maddesi kapsamında sicildeki önceki hak sahibi davacıya karşı bir savunma def’i olarak ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, davacının sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığından bahsedilemeyeceği, davacı lehine 6769 sayılı SMK’nın 151/2-b maddesi uyarınca 8.773,42 TL maddi tazminata hükmedilmesinin gerektiği, tüm dosya kapsamına göre davacı lehine 10.000,00.-TL manevi tazminat takdirinin hakkaniyete uygun olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının, davacının tescilli markalarına karşı gerçekleştirilen tecavüzünün önlenmesine ve durdurulmasına, davalının “…” ibaresini taşıyan tüm ürünlerin ve tanıtım araçlarının toplatılmasına, bu ibarelerin her türlü ürün, tanıtım aracından çıkartılmasına, imkansız olması halinde imhasına, davalının davacının marka hakkını ihlali nedeniyle ortaya çıkan haksız rekabetin menine, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalının davacı haklarına tecavüz teşkil eden eylemleri nedeniyle 8.773,42 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, işbu davada 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, bu nedenle de müvekkili markalarının hükümsüzlüğüne ilişkin davanın sonuçlanmasının beklenmesinde zorunluluk olduğunu, SMK’nın Ocak 2017’de yürürlüğe girdiğini, müvekkili markalarının ise bu tarihten önce tescil edildiklerini, bu itibarla SMK’nın 155. maddesinin somut olaya uygulanamayacağını, müvekkilinin, 556 sayılı KHK kapsamında tescil olunan ve korunan ve işbu dava tarihinde halen koruma altında olan markalarını ticari faaliyetinde kullanmış olmasının marka ihlali ve haksız fiil olarak değerlendirilemeyeceğini, mahkeme kararında davacının hangi markalarından doğan haklarının ihlal edildiğinin tek tek markaların tescil numaraları bildirilmeden kararda genel ifade kullanılması usule aykırı olduğunu, ayrıca yine müvekkilinin tescilli markaları göz ardı edilerek tüm … ibaresini taşıyan ürünlerle ilgili karar verilmesinin hatalı bulunduğunu, bu şekilde genel ifadelerle karar tesisinin, kararın infazında tereddüt yaratacağını, taraf markalarının benzer olmadığını ve karıştırılmayacaklarını, davacının sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığını, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, TTK’nın haksız rekabet davalarında zamanaşımını düzenleyen 60. maddesi hükmünün gözden kaçırıldığını, manevi tazminat koşulları oluşmadığı gibi takdir olunan manevi tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karara verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin durdurulması ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava tarihi itibariyle 6769 sayılı SMK’nın yürürlükte olduğu ve bu itibarla somut uyuşmazlığın anılan Kanun hükümleri çerçevesinde çözümlenmesinin gerektiği, aksi yöndeki davalı itirazlarının ve davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğüne ilişkin davanın sonucunun beklenmesine yönelik istinaf itirazlarının yerinde bulunmadığı, davalının “…” ibaresini çanta ürünleri üzerinde kullanmasının, davacının “…” ibareli marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, her ne kadar davalı adına tescilli “…” ibareli markalar bulunmakta ise de SMK’nın 155. maddesi karşısında davalının bu markalara bir savunma defi olarak dayanmasının mümkün olmadığı, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğraması koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, maddi ve manevi tazminat koşulları oluştuğu gibi takdir edilen manevi tazminatın da somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun bulunduğu, tecavüz devam ettiği sürece zaman aşımı süresinin başlaması söz konusu olmayacağından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının da yerinde bulunmadığı, yine hükmün infazında tereddüt yaratacak bir durumun da söz konusu olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.282,41 TL nispi istinaf karar ve ilam harcı, davalı tarafça istinaf başvurusunda peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip