Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1639 E. 2022/1052 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1639 – 2022/1052
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1639
KARAR NO : 2022/1052
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2017
NUMARASI : 2016/412 E. – 2017/218 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka Tescil Başvurusunun Reddine Dair YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/05/2017 tarih ve 2016/412 E. – 2017/218 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, “…” ibareli 9, 36. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2010/44987; “…” ibareli 9, 36. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2010/44989; “…. BANKASI’NDAN NEYİ EKSİK” ibareli 9, 35, 36, 38, 41, 42. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2010/49800; “… PLUS” ibareli 9, 36. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2008/51514; “…” ibareli 9, 36. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2008/51511; “… BANKASI …+ŞEKİL” ibareli 36. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 173030; “…” ibareli 9, 35, 36, 38, 42. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2007/51784; “…” ibareli 9, 35, 36, 38, 42. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2009/25607; “İLK… CEP+ŞEKİL” ibareli 9, 35, 36, 38, 42. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2009/25608 sayılı markaların sahibi olan müvekkilinin 09.02.2015 tarihinde “…” ibareli 9 ve 36. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2015/10421 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteninde yayımlandığını, bunun üzerine davalının “…” ibareli, 9. Sınıf ürünleri içeren 14.07.2010/46394 sayılı markasına dayanarak başvurunun reddi istemiyle itirazda bulunduğunu, itirazın Markalar Dairesi tarafından reddedildiğini, bunun üzerine davalının başvurunun reddi istemiyle yeniden itirazda bulunduğunu, YİDK’nın 2016/M-8963 sayılı kararıyla itirazı kabul ederek müvekkilinin marka tescil başvurusunu 9. Sınıf ürünler bakımından reddettiğini, kararın haksız olduğunu, hukuka uygun bulunmadığını, zira başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında iltibasa neden olacak bir benzerlik olmadığını, görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktıkları umumi intiba olarak başvuru konusu işaret ile davalının itiraza mesnet markasının iltibasa neden olmayacağını, kaldı ki başvurunun müvekkili adına tescilli … ibareli markaların serisi niteliğinde olduğunu, davalının markasının kullanmadığını, itirazın bu sebeple nazara alınamayacağını ileri sürerek YİDK kararının iptaline ve başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, redde mesnet alınan markanın “…” ibaresinden oluştuğu, davacının başvurusunun da “…” ibareli olduğu, başvuru konusu işarette “…” ibaresinin asıl ve ayırt edici unsur olarak bulunduğu, redde mesnet “…” esas ve ayırt edici unsurlu marka ile başvuru konusu “…” ibareli işaretin “…” ibareleri itibariyle aynı veya benzer anlamsal, sescil ve görsel etkiyi bıraktıkları, bütünsel olarak bıraktıkları izlenimin bu marka ve işaretlerin birbirleriyle ilintili oldukları yönünde kanaat oluşturduğu, redde mesnet alınan markanın 9. Sınıftaki ürünleri içerdiği, başvurunun da 9. Sınıf ürünler için reddedildiği, redde mesnet markanın kullanılmamış olmasının itiraza mesnet gösterilmesine engel olmayacağı, zira 556 sayılı KHK’da kullanmamanın korumanın şartı olmadığı, davacının başvuru konusu işareti veya onun ayırt edici unsurunu, uzun yıllardan buyana kullanılmış olmasının, başvurunun nispi ret nedeninden etkilenmeksizin tescile olanak sağlamayacağı, davacının önceki markalarının “…” ibaresini içermediği, bu haliyle başvuru davacının önceki tarihli markasına değil, redde mesnet “…” ibareli markaya yanaştığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme tarafından müvekkilinin markasının “…” ibaresi ile sınırlı olarak değerlendirilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu, müvekkili adına tescili için başvurulan “…” markasının uzun süredir müvekkili tarafından kullanılan tescilli “…” markası ile “…” markasının “MATİK” uzantısı alınarak oluşturulmuş yeni bir marka olduğunu, markalar arasında yapılacak benzerlik incelemesinde, markaların ayırt edici ve baskın unsurları gibi münferit unsurlardan ziyade markaların bütünü itibariyle karşılaştırma yapılması gerektiği hususu göz ardı edilerek hüküm kurulduğunu, … markası ile önceki tarihli 2007/51784 tescil numaralı … markası arasında yenilenmiş bir marka imajı yaratılmış olması dolayısıyla seri marka ilişkisi bulunmakta olup, müvekkili Bankaya ait tescilli olan “…”, “…+”, “…”gibi MATİK uzantılı markaların devamı niteliğinde oluşturulan “…” ibaresinin de bu markalar ile benzer nitelikte ve seri marka imajı yarattığını, markaların ne görsel ne de işitsel olarak hiçbir şekilde benzeşmediğini, tescilli olan “…”, “…+”, “…” gibi MATİK uzantılı markaların devamı niteliğinde oluşturulan “…” ibaresi de bu markalar ile benzer nitelikte ve seri marka imajı yaratmak amacıyla oluşturulduğunu, müvekkilinin müktesep hakkının bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka tescil başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden, davacı tarafından “…” ibaresinin tescili için başvuruda bulunulduğu, davalı tarafından başvurunun ilanına itiraza mesnet marka ile iltibas yarattığı gerekçe gösterilerek itiraz edildiği, davalının itirazının kabulü ile davacının marka başvurusunun reddine karar verildiği, YİDK kararının iptaline dair davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı tarafın “…” ibareli başvurusunun, davalının itirazına mesnet “…” esas ibareli markası karşısında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi bağlamında tescil engeli ile karşılaşıp karşılaşmayacağı, tarafların markaları arasında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, iltibas tehlikesinin değerlendirmesinde markaların baskın unsurları da gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınmasının gerekli bulunduğu, bu hususlar dikkate alınarak yapılan değerlendirmede davalı markasında bulunan “…” ibaresi zayıf marka niteliğinde olduğu, davacı başvurusunda bu ibarenin yanında davacının “İş” ibaresine de yer verilmiş olmakla davacı başvurusuna davalı markası karşısında yeterince ayırt edicilik kazandırıldığı, diğer bir ifade ile, davacı başvurusundan çıkarılan 9. sınıf hizmetlerin alıcıları olan ortalama tüketicilerin davalının “…” ibareli ürün ve hizmetlerini satın almak isterken markaları karıştırarak davacının “…” ibareli ürün ve hizmetlerini satın almasının mümkün bulunmadığı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 11/11/2019 Tarih, 2018/5860 Esas ve 2019/7003 Karar), bu itibarla 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi uyarınca dava konusu davacı başvuru markasının davalı markası ile ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzer olmadığı ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı anlaşılmış, tarafların markaların arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi bağlamında iltibas bulunduğu yönündeki mahkeme kararının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.3.2017 tarih, 2017/78-521 E.,K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere 556 sayılı KHK kapsamında mahkemelere tescil isteminin kabulü ya da reddi yönünde tanınmış bir yetkinin olmadığı, tescil işleminin idari nitelikte bir işlem olup, Kurul kararının kabulüne bağlı doğal bir sonuç olduğu, dolayısıyla tescil isteminin ayrı bir dava olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla bu talebin de reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/05/2017 tarih ve 2016/412 E. – 2017/218 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile,… 2016-M-8963 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Davacının tescil talebinin reddine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 29,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50.TL’nin davalı … ve davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalı … ve davalı … alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.200,00.TL bilirkişi ücreti, 154,00.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 91,60.TL tebligat ve posta giderleri toplamı 245,6‬0‬.TL yargılama gideri, 29,20.TL peşin harç, 29,20.TL başvurma harcı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.652,6‬0.TL’nin davalı … ve davalı … tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.