Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1630 E. 2022/1397 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1630
KARAR NO : 2022/1397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI : 2019/34 E. – 2020/91 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – …

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/03/2020 tarih ve 2019/34 E. – 2020/91 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markalarını mesnet göstererek davalı şirketin… başvuru numaralı, “…” ibareli markasına yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, başvurunun müvekkilinin markaları ile aynı sınıfta kalan emtiayı kapsadığını, müvekkilinin markalarının tanınmış olması nedeniyle bütün sınıflarda yer alan mal ve hizmetleri kapsar şekilde koruma sağlanması gerektiğini, tanınmışlığın iltibas ihtimalini artırdığını, “…” ibaresinin bir anlamı bulunmadığını, ortalama tüketicilerin bu markayı müvekkili şirketin bir markası ya da işletmesi olarak algılayabileceğini, başvurunun müvekkilinin seri markalarının içine sızarak “…” markasının imajına zarar vereceğini ileri sürerek, YİDK’nın 10/122017 tarih ve 2018-M-10505 sayılı kararının iptaline ve davalı markasının tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı, taraf markalarının benzer olmadığını, faaliyet alanlarının da farklı olduğunu, davacının tekstil sektöründe faaliyetinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacı markası ile davalıya ait marka başvurusu 25. sınıf emtialar yönünden örtüştüğü, davacıya ait dava tarihi itibariyle dava dilekçesinde belirtildiği üzere 908 adet … ibareli marka bulunduğu, bunlardan ikisinin 25. sınıf tescilinin bulunduğu, davacının bu sınıfta da kullanımının ispatına yönelik dosyaya herhangi bir delil sunmadığı, çekişmeli malların aynı olması koşulunun gerçekleşmediği, taraf markalarının görsel olarak benzemediği, davalı tarafa ait “…” ibaresinin “…” şeklinde telaffuz edileceği, markanın “…” ibaresinden çok bütününe yoğunlaştığı, … ibaresinin ayrıca vurgulanmadığı, … ibaresinin ön plana çıkmadığı, “…” okunuşunun (… ibaresinin) tali unsur olarak algılanmadığı, telaffuzun ise daha çok “…” kelimesini andırdığı, davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin Hitit anlamına geldiği, davalıya ait “…” ibaresinin ise Türkçe yahut yabancı bir dilde karşılığı bulunmayıp özgün bir ibare olduğu, markaların anlamsal olarak benzemediği, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, davacının markalarının tanınmış olduğu, davacı markalarının genellikle 30. sınıf emtiaları yönünden toplumda bilindiği ve çikolata, gofret, bisküvi emtialarında tanındığı, dosyaya sunulan delillere göre davalının ürün pazarının dar olduğu, davacı tarafın ürünlerinin aksine giyim ürünlerine biraz daha yüksek fiyat biçildiği, dolayısıyla bu markayı almak isteyen ortalama tüketicinin spesifik olarak bu markanın satıldığı yere giderek belirli bir miktarın üzerinde para vererek ürünü alacağı, ürünü alırken ortama şekilde dikkat edeceği, ürünü inceleyerek, belki üstüne deneyerek, kumaş kalitesine ve dikişine bakabileceği, dolayısıyla davacı tarafın markalarının tescilli olduğu 30. sınıf emtialarına ayrılan zamandan biraz daha fazla zaman ayırabileceği, davalı markasının davacının tanınmışlığından ve reklam gücünden yararlanmasının imkansız göründüğü gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, “…” ibaresinin gıda sektörünün dışında yer alan sektörlerde kullanıldığını, pek çok mahkeme kararında müvekkilinin markasına gıda hizmetleri dışında da koruma sağlandığını, taraf markalarının benzer olduğunu, müvekkili markasının tanınmışlığın taraf markaları arasındaki iltibas ihtimalini artırdığını, dava konusu markanın tescil edilmesi halinde müvekkiline ait tanınmış markaların ayırt edici karakterine zarar vereceğini ve bu markalardan haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili YİDK kararının iptali, marka hükümsüzlüğü ile sicilden terkin istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları arasında “…” ibaresinden kaynaklı bir kısmi benzerlik bulunmakta ise de, bu benzerliğin başvurunun bütününe yansımadığı ve davalının markasının bütünsel olarak “…” olarak okunup algılanacağı, bu nedenle davacının markalarını çağrıştırmayacağı, davalı markasının 25. sınıfta yer alan “koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri; ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri; şapkalar, kasketler, bereler takkeler, kepler.” mallarını kapsadığı, davacının markalarının ise çikolata, gofret ve bisküvi gibi emtialar yönünden tanınmış olduğu, davacının tanınmış olduğu malların 25. sınıf mallara uzak olduğu, SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların oluşmadığı, kaldı ki taraf markalarının da SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer bulunmadığı, kötü niyetin ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/11/2022
Başkan

Üye

Üye

Katip