Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1629 E. 2022/1394 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1629 – 2022/1394
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1629
KARAR NO : 2022/1394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2020
NUMARASI : 2019/205 E. – 2020/230 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/09/2020 tarih ve 2019/205 E. – 2020/230 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin … başvuru numaralı “… + şekil” ibareli markanın tescili için yaptığı başvurunun davalı şirketin … nolu “… + şekil” ibareli markayı mesnet göstererek yaptığı itiraz üzerine davalı …Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile 39. sınıfta yer alan bir kısım hizmetler yönünden nihai olarak reddedildiğini, oysa marka başvuruları ile davalı şirketin markasının benzer olmadığını, müvekkilinin “…” ibareli… nolu markası da bulunup bu markadaki logoda değişiklik yapılmak suretiyle dava konusu başvurunun yapıldığını, tüketiciler nezdinde taraf markalarının karıştırılma ihtimali olmadığını, markalar kapsamındaki hizmetlerin de benzemediğini ileri sürerek, YİDK’nın 25/03/2019 tarih ve 2019-M-1912 sayılı kararının iptaline ve başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı …vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilinin 2008 yılından bu yana turizm alanında faaliyet gösterdiğini, “…” olarak TÜRSAB’a kayıtlı olduğunu, 1618 sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu’nun 5. maddesinde “Mevcut bir seyahat acentasının herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş ünvanı başka bir seyahat acentası tarafından alınamaz. Bu ünvan, başka bir seyahat acentası tarafından iltibasa yol açacak nitelik belirten kelimeler veya yeni bir isim katılarak benzetme yapmak suretiyle dahi kullanılamaz.” hükmünün yer aldığını, başvuru ile müvekkilinin markasının birebir aynı olduğunu, her iki tarafın turizm alanında hizmet verdiğini, davacının önceki markasına karşı hükümsüzlük davası açtıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka başvurusunun kapsamında olup reddedilen 39. sınıftaki “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri”nin, itiraza mesnet marka kapsamında ise 43. sınıftaki “Geçici konaklama hizmetleri” nin yer aldığı, taraf markalarında “…” kelimesi dışında kalan ibarelerin markalar kapsamındaki hizmetler yönünden ayırt edici olmayan, herkesin kullanımına açık kelimeler olduğu, ayrıca söz konusu kelimelerin markaların bütününde göz ardı edilebilecek kullanıma sahip ve asıl unsur olarak kabul edilemeyecek konum ve büyüklükte oldukları, dolayısıyla, taraf markalarında kelime olarak asıl unsurların sadece ortak olan … ibaresi olduğu, dava konusu marka ile red gerekçesi markanın genel izlenim yönünden dikkat çekici düzeyde benzediği, bunun şekil unsurlarının kullanılan kelimenin şekli olmasından kaynaklandığı ve başvurunun belirgin bir farklılık yaratamadığı, marka işaretlerinin yüksek düzeyde benzemesi, hizmetlerin ise yakın ilişkili olması nedeniyle taraf markaları arasında karıştırılma olasılığının bulunduğu gerekçesiyle, davanı reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/06/2016 tarih ve 2014/696 E. 2016/778 sayılı ilke kararına göre markalar arasında karıştırılma ihtimali değerlendirmesinin hukuki bir konu olduğunu, bu hususta bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulamayacağını, taraf markalarının benzer olmadığını, markalarda yer alan logoların karıştırılma ihtimali olmadığını, markaların kapsamındaki hizmetler yönünden de benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin halihazırda “…” ibareli markasının bulunduğunu, hukuken korunan bir hakka sahip olduğundan müvekkilinin sonraki marka başvurusunda bu durumdan faydalanabileceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her iki taraf markasının, esas unsurlarını … ibaresinin oluşturması ve şekil unsurlarının da tek boynuzlu at figüründen ibaret olması nedeniyle yüksek düzeyde benzedikleri, davalının başvurusuyla karşılaşan tüketicilerin başvuruyu derhal ve hiç düşünmeden davacının markasından ayırt edemeyeceği, başvuru kapsamında olup reddedilen hizmetlerle davalının emtia listesindeki geçici konaklama hizmetlerinin de benzer/ilişkili olması nedeniyle SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacının… nolu eski tarihli markasının YİDK karar tarihi itibariyle … nolu başvuru yönünden müktesep hak teşkil etmeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/11/2022
Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.