Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1628 E. 2022/1402 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1628
KARAR NO : 2022/1402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : 2019/315 E. – 2020/260 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/09/2020 tarih ve 2019/315 E. – 2020/260 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ile …tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, ilaç sektöründe herkes tarafından bilinen saygın bir firma olan müvekkilinin davalı Kurum nezdinde tescilli birçok markanın sahibi olduğunu, davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusuna müvekkilinin “…” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının görsel ve işitsel açıdan benzer olduklarını, bu benzerliğin tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet vereceğini, seri marka izlenimi yaratacağını, başvurunun müvekkilinin markalarının koruma altında olduğu 05, 10 ve 44. sınıflarda tescil ettirilmek istendiğini, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını, davalı şirketin eylemlerinin haksız rekabet de teşkil ettiğini ileri sürerek, YİDK’nın 01/07/2019 tarih ve 2019-M-5644 sayılı kararının iptaline ve davalı şirketin …sayılı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, davacı … firmasının ilaç sektöründe faaliyetlerde bulunduğunu, müvekkilinin firmasının ise güzellik, kozmetik ürünleri ve cihazları sektöründe faaliyet gösterdiğini, taraf markalarının kapsamındaki ürünlerin karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, taraf markalarının benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, uyuşmazlık konusu markaların hem reçeteli hem de reçetesiz ilaçlar için kullanılacağı, dikkat ve bilinç düzeyi yüksek doktorlar ve eczacılar dışında ortalama tüketicinin eczane dışında medikal market ve kozmetik ürün satışı yapılan yerlerden besin desteği, vitamin, kozmetik ürün veya bir takım gıda takviyelerini satın alabileceği bu nedenle değerlendirme yapılırken ortalama tüketicinin esas alındığı, davaya konu markanın kapsamındaki malların aynısının veya benzerinin davacı markası kapsamında da yer aldığı, taraf markaları gerek kullanılan harfler, bunların dizilimi, renk ve punto seçimi, gerekse birbirinden farklı logo tasarımları gibi hususlar yönünden değerlendirildiğinde, markalar arasında olağan dışında, tüketici nezdinde ilişkilendirme veya iltibas yaratacak düzeyde bir benzerlik bulunduğu, ayırt edici ana unsur olarak değerlendirilen “…” ve “…” ifadelerinin işitsel bakımdan da benzer olduğu, taraf markaları arasında anlamsal benzerlik bulunmamakla birlikte işitsel ve görsel benzerliğin yüksek olması nedeniyle SMK’nın 6/1 maddesi anlamında tüketici nezdinde ilişkilendirme veya iltibas yaratacak düzeyde bir benzerlik bulunduğu, somut uyuşmazlıkta kötü niyet iddiasının ispatı bakımından yeterli delillerin sunulmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, YİDK’nın 01/07/2019 tarih ve 2019/M-5644 sayılı kararının 05, 10 ve 44. sınıflardaki tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler ve 03. sınıfta yer alan “Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları” malları bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline, belirtilen mal ve hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davacı firmanın ürünleri ile müvekkilin pazarlamasını yaptığı ürünlerin karışma riski kesinlikle bulunmadığını, ürünler kağıt üzerinde benzer gözükse de gerçek hayatta birbirinden tamamen farklı olduğunu, markaların görsel ve işitsel olarak da benzemediğini, görsel değerlendirmenin grafik tasarım alanında uzman, işitsel değerlendirmenin ise ses sanatları ya da fonetik inceleme alanında uzman bilirkişi tarafından yapılması gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka YİDK kararının iptali ile hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalı Şirketin “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayınlanmasından sonra davacının “…” esas unsurlu markalarını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının davalı Kurum kararı ile reddedildiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlık davalının başvurusuna konu markası ile davacının itirazına mesnet markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplanmakta olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçeyle taraf markaları SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer bulunarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı kısmi görsel ve işitsel benzerlik bulunmakta ise de bu ibarenin tanımlayıcı nitelikte bulunduğu ve sektörde bir çok firma tarafından kullanılmakta olduğu, markalarda farklı olan “…” ve “…” ibarelerinin ise SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimaline sebebiyet verecek derecede benzer kabul edilemeyecekleri, davalı markasının ilk hecesinin davacının itiraza mesnet markalarından farklılaşmayı sağladığı, zira hecedeki “e” harfinin farklı bir renk ve şekil unsuru ile vurgulandığı, davalının markası ile karşılaşan tüketicilerin derhal ve hiç düşünmeden davacınınkinden farklı bir marka olduğunu ayırt edebilecekleri, açıklanan nedenle taraf markaları arasındaki işaret benzerliği koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Her ne kadar dosya arasında bulunan bilirkişi raporunda taraf markaları kapsamındaki emtiaların kısmen benzer olduğu belirlenmiş ise de, markaları oluşturan işaretler benzer görülmediğinden, bu durumun somut uyuşmazlığa bir etkisi bulunmamaktadır.
Bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunmadığı için davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi kanaat ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davalı Kurum ve diğer davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı Kurum vekili ile diğer davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 24/09/2020 gün ve 2019/315 E. – 2020/260 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40.TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 50,00.TL tebligat ve posta masrafı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 198,60.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Davalı … …. tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı 148,60.TL olarak yatırılan yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalılar tarafından ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip