Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1624 E. 2022/1398 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1624
KARAR NO : 2022/1398
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2020
NUMARASI : 2019/314 E. – 2020/146 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/07/2020 tarih ve 2019/314 E. – 2020/146 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin… şirketler grubuna dahil bir şirket olduğunu, 1982 yılında ticaret tesciline tescil edildiğini, “…” ibareli tanınmış markalarının bulunduğunu, davalı şirketin … nolu “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itiraz üzerine marka kapsamından 35. sınıf 5. alt grupta bulunan emtiaların çıkartıldığını, başvurudan çıkartılmayan emtialar için yaptıkları itirazın ise davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, bu benzerliğin markaların tüketiciler tarafından karıştırılmaya sebebiyet vereceğini, başvurunun tescilinin SMK’nın 6/5 ve 6/6. maddelerine de aykırılık teşkil edeceğini, tescilin müvekkilinin markalarının sulandırılmasına sebebiyet vereceğini ileri sürerek, YİDK’nın 15/08/2019 tarih ve 2019-M-6147 sayılı kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilinin 20 yılı aşkın süredir metal işleme sektöründe faaliyet gösterdiğini, dava dışı Güney Kore ve İtalyan markalarının Türkiye temsilciğini yürütmekte olduğunu, “…” ibaresinin müvekkilinin Güney Kore ile bağlantısını göstermek için seçildiğini, ticaret unvanının çekirdek kısmı olan “…” ibaresini işbu dava konusu markadan önce, 15/06/2012 tarih ve 2012/54812 sayılı başvuru ile zaten marka olarak tescil ettirmiş olduklarını, dava konusu markanın söz konusu dava dışı markanın yenilenmesi niteliğinde olduğunu, davacının … nolu markaya sessiz kalmışken, işbu dava konusu markaya itiraz edemeyeceğini, taraf şirketlerin işletme konularının ve markalarının farklı mal/hizmet sınıflarının ilişkin olduklarını, davacının tekstil ve dokumacılık alanında faaliyet gösterdiğini ve doğrudan tüketicilere hitap ettiğini, buna karşın davalının metal malzemelerin ve madenlerin işlenmesi, şekil verilmesi için makineler, takım tezgahları ve bu amaçla endüstriyel robotların tedariki konusunda faaliyet gösterdiğini ve doğrudan üretici kesime hitap ettiğini, iddia edildiği gibi imaj transferinin söz konusu olamayacağı savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının … sayılı “…” sayılı markaları ile davalının… sayılı marka başvurusunun benzer olduğu, ancak söz konusu taraf markalarına ilişkin mal/hizmetlerin aynı ya da benzer olmadığı, taraf markalarının 35. sınıfa ilişkin kesiştiği, davacının markalarının 35.5. alt sınıfa, davalının markasının ise 35.1-4. alt sınıflara ilişkin olduğu, 35.5. alt sınıfın hangi tür malların elverişli bir şekilde görülmesi ve satın alınması için bir araya getirilme hizmeti sunuyorsa, söz konusu mallar ile benzer olacağı, dosya içeriğinde SMK’nın 6/5. maddesindeki şartların oluştuğunu ispata uygun bir veri bulunmadığı, davalının kök marka olduğunu iddia ettiği … başvuru sayılı markasının 7. sınıfa tescilli olduğu, buna karşın dava konusu markanın 35. sınıfa ilişkin olduğu, bu itibarla davalının mükerrer markanın seri markası korumasına dayanamayacağı, davacının eski tarihli ticaret unvanı ile davalının yeni tarihli marka başvurusu farklı mal/hizmetlere ilişkin olduğundan, SMK’nın 6/6. maddesi hükmünün uygulanamayacağı, kaldı ki davacının davalının benzer ticaret unvanını kullanmasına uzun süre sessiz kaldığı, YİDK kararının yerinde olduğu, davalı markasının hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, SMK’nın 6/5. maddesinin uygulanabilmesi için yeterli delillerin dosyaya sunulduğunu, müvekkilinin markasının tanınmışlığı nedeniyle benzer bulunmayan emtialar açısından da tüketiciler tarafından karıştırılacağını, davalı markası nedeniyle müvekkilinin markasının ayırt ediciliğinin zarar göreceğini, daha önce Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından onanan 2009/210 E. ve 2010/274 K. Sayılı kararında 35. sınıfın 1-5 nolu alt grupları ile aynı sınıfın 6 nolu alt grubunda bulunan emtiaların benzer bulunduğunu, davacının eski tarihli ticaret unvanı ile yeni tarihli marka başvurusunun farklı mal/hizmetlere ilişkin olduğundan SMK’nın 6/6 maddesi hükmünün uygulanamayacağı yönündeki kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, Marka ile ilgili Kurum kararının İptali ile hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde davalı şirketin “…” ibaresinin marka olarak tescili için başvurduğu, davacı şirketin “…” ibareli markalarını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, davalı Kurum Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun kısmen reddedildiği, başvurunun marka kapsamında kalan hizmetler yönünden de reddi talebiyle yapılan itirazın ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile reddedildiği anlaşılmış olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık taraf markaları arasında başvuru kapsamında kalan hizmetler yönünden SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece, dava konusu markanın kapsamında kalan “35/1: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 35/2: Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 35/3: İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. 35/4: Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” yukarıda açıklanan gerekçeyle 35/5. alt gruptaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” ile benzer bulunmayarak davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadıkları, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/ tamamlayıcı olup olmadığı gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Taraf markalarının kapsamında kalan hizmetler bu kapsamda değerlendirildiğinde davacının itiraza mesnet markaları kapsamındaki 35/5. alt gruptaki mağazacılık ve perakendecilik hizmetleri, mal satımını kapsadığı gibi davalının markası kapsamındaki 35/4. alt gruptaki açık artırma düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri de mal satımını hedefleyen hizmetlerden olduğundan her iki hizmetin birbirleriyle ilişkilendirilebilecek hizmetler olduklarının kabulü gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/02/2020 tarih ve 2019/3749 E.-2020/1907 K. sayılı ilamı da bu yöndedir. Bununla birlikte, her davanın kendi şartları içinde değerlendirilmesi ilkesi gereğince 35. sınıfın 1-5. alt grubundaki hizmetlerle 6. alt grubundaki hizmetleri benzer bulan yerel mahkeme kararını onayan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ilamı somut uyuşmazlık bakımından emsal kabul edilmemiştir. Bu itibarla, 35/4. sınıfta yer alan hizmetler bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
İlk derece mahkemesinin tanınmışlığa ilişkin değerlendirmelerinde ise bir isabetsizlik görülmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/07/2020 gün ve 2019/314 E. – 2020/146 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile YİDK’nın 15/08/2019 tarih ve 2019-M-6147 sayılı kararının 35. sınıftaki “Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” yönünden İPTALİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
3-Davalı Şirket adına tescilli… nolu “…” ibareli markanın “Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70. TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40. TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı şirket ve davalı … kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete ve davalı …na verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 165,30.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 61,00.TL tebligat ve posta gideri, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 2.174,9 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı takdiren 1/4 kabul edilerek 543,73 TL’sine 44,40.TL peşin harç, 44,40.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 632,53 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip